13.01.2021 Views

İstanbul Sanat Dergisi/ Sayı 2

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

58

PERSPEKTİF

Yazar

Dr. Dilara Dolu Köksal

Sanatçı olmak

ya da doğmak,

işte bütün mesele bu!

Amatör bir sanat izleyicisi olarak aklıma bir soru

takıldı; “Bir sanatçının ortaya koyduğu yapıtta

ne kadar yetenekli olduğunu göstermesi mi

önemlidir, yoksa duygu dünyasını mı?” Açıkça

belirtmem gerekirse, aslında sorumun çıkış noktası şuydu:

Bir izleyici olarak bazı yapıtlardan olağanüstü bir zevk

alırken, bazılarını neden hiç beğenmiyorum? Hatta kafamda

deli düşüncelerle “Ben de yapabilirim” iddialarında

bulunuyor ya da kısaca “Bu ne?” diye soruyorum kendime.

Şimdi lütfen dürüst olalım, eminim herkes düşünmüştür.

Bundan çok eminim, çünkü birkaç sene önce Jean-Michel

Basquiat sergisini gezerken, yedi göbek sanatsever İtalyan

bir arkadaşımın neredeyse yüzünü tabloya yapıştırıp, birdenbire

püsküre püsküre gülüşüne şahit oldum. O sessizlikte

kahkahası tam bir soğuk duş etkisi yaratmıştı. İtalyanlar,

neyse ki çok seviliyorsunuz.

Peki ama mesele sadece çizebilmek mi? Konuyu biraz kurcaladıktan

sonra fark ettim ki kendime sorduğum soru yanlışmış.

Çünkü duygusallık olarak tanımladığım şey aslında

yaratıcılık. Duygusallık, yaratıcılığın izleyicide uyandırdığı

şey değil midir? Botti’nin bir makalesinde okumuştum,

Csikszentmihalyi’den şöyle bir alıntı yapmıştı: “Sanat, bir

tabloda ya da bir performansta fiziksel olarak ortaya çıkan

bir şey değil, insan zihninde uyanan bir formdur.” Dolayısıyla

soruyu tekrar formüle ediyorum; “Sanatçının yaratıcılığı

mı önemlidir, yoksa yeteneği mi?”

İstanbul Sanat | Ocak / Şubat / Mart 2021 / 02

Elbette ki bir sanatçıdan, yaratım için gerekli hayal gücünü

kullanabilme yeteneğine, yani yaratıcı kabiliyete sahip

olmasını bekleriz. Ancak bizleri etkileyen asıl şey, sanatçının

yaratıcı kabiliyetini, sanatsal kabiliyete dönüştürebilme

gücü sanırım. Yani sanatsal yaratıcılığı...

Yani yaratıcılığını resim, çizim, heykel, müzik gibi sanatsal

bir çalışma ile ifade edebilmesi; bir yapı, bir form

oluşturabilmesi. Peki ama yaratıcılığa ya da yaratma

becerisine/kabiliyetine sahip her kişi, sanatsal kabiliyete

de sahip olabiliyor mu? Aslında kabiliyet

dediğimiz “şey”, doğal olarak var olabileceği gibi

çalışarak da elde edilebilir bir “şey”dir. Kabiliyet,

doğal olarak yapabildiklerimiz (doğal

yetenek) ile çalışarak yapabilmeyi becerdiklerimiz

olarak ayrı ayrı ya da bir bütün

olarak tanımlanabilir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!