15.02.2021 Views

BEDAAT

Trabzon Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Klinikleri Kulübü öğrencilerinin çıkardığı Trabzon Üniversitesi Hukuk Fakültesini'nin ilk dergisi.

Trabzon Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Klinikleri Kulübü öğrencilerinin çıkardığı Trabzon Üniversitesi Hukuk Fakültesini'nin ilk dergisi.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Prof. Dr. Talat

CANBOLAT,Gölcük’te

başladığı lise eğitimini

Mersin Dumlupınar Lisesinde

tamamlamıştır.

1985 yılında başladığı

İstanbul Üniversitesi

Hukuk Fakültesinden

1989 yılında mezun

olmuştur. Aynı yıl

Marmara Üniversitesi

Hukuk Fakültesinde İş

ve Sosyal Güvenlik Hukuku

Anabilim Dalında

Araştırma Görevlisi olarak

çalışmaya başlamıştır.

Marmara Üniversitesi

Hukuk Fakültesinde

2000 yılında yardımcı

doçent kadrosuna

atanmıştır. 2008 yılında

doçent, 2013 yılında da

profesör kadrosuna

atanmıştır.

2013 yılından itibaren

İş ve Sosyal Güvenlik

Hukuku Anabilim

Dalı Başkanlığını yapmaktadır.

KORONAVİRÜS (COVID-19) SALGIN DÖNEMİNDEÜCRETSİZ İZNE

ÇIKARILAN İŞÇİLERİN HAKLARI

İş Hukukunun kendine özgü yapısı ve kuralları nedeniyle uzun yıllar önce Borçla Hukukundan

ayrılarak bağımsız ayrı bir hukuk dalı olarak kabul edilmiştir. İş Hukukunun

bu özelliği yargılamaya ilişkin de ayrı kuralları gerektirmiş ve bu nedenle İş Mahkemeleri

Kanunu adı altında ayrı bir yargılama kanununu olan tek alandır. Bu kurallar

yüzyılı aşkın bir süredir uygulamadaki ihtiyaçlara göre şekillenmiş ve belirli bir dengeye

oturmuştur. Bu dengelerin bozulması son derece tehlikeli ve beklenmedik sonuçlara

neden olabilir. Nitekim böyle bir dengenin olmadığı 18. yüzyılda, arz talep dengesinin

bozulmasıyla büyük toplumsal huzursuzluklar ve ardından ayaklanmalar sonucu

birçok devletlerin yıkılması ve yeniden yapılanması sonucunu doğurmuştur.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin ortaya çıkmasının temel nedenlerinden biri de

işçi hakları ya da işçinin korunması hukuku olarak da adlandırılan İş Hukukunun olmamasıydı.

Beyannamenin 23. maddesi, herkesin adaletli ve elverişli koşullarda çalışma

ve işsizliğe karşı korunma hakkı olduğunu belirttikten sonra, herhangi bir ayırım

gözetmeksizin eşit iş için eşit ücret hakkı olduğunu ve daha da önemlisi “Herkesin

kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır ve gerekirse her türlü sosyal koruma

önlemleriyle desteklenmiş bir yaşam sağlayacak adil ve elverişli bir ücrete hakkı

vardır” der. Yani ücretin sadece işçi için değil, ailesi için de önemli olduğunu, bunun

aynı zamanda insan onuruyla ilgili bir konu olduğunu açıkça belirtmeye gerek duyulmuştur.

Beyanname bununla da yetinmemiş, herkesin dinlenmeye ve belirli dönemlerde ücretli

izne çıkma hakkı olduğunu (m.24), herkesin kendisi ve ailesinin sağlığı için beslenme

ve tıbbi bakım hakkı olduğunu, işsizlik daha da önemlisi “kendi iradesi dışındaki koşullardan

doğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahip” olduğu belirtilmiştir

İş Hukukundaki düzenlemeler sadece taraflardan birisi için değil devlet ve toplum için

de önemlidir. Bu nedenle işçi-işveren-devlet arasında oturmuş olan bir dengeden söz

edilir. Nitekim İş Kanunun 114. maddesinde bu amaçla üçlü danışma kurulu oluşturulmuştur.

Buna göre çalışma barışının ve endüstri ilişkilerinin geliştirilmesinde, çalışma

hayatıyla ilgili mevzuat çalışmalarının ve uygulamalarının izlenmesi amacıyla; Hükümet

ile işveren, kamu görevlileri ve işçi sendikaları konfederasyonları arasında etkin

danışmayı sağlamak üzere, üçlü temsile dayalı istişari mahiyette bir danışma kurulu

oluşturulur.İşçinin çalışması karşılığında almış olduğu ücret sadece kendisi için değil,

ailesi için de önemlidir. Bu nedenle ücretten feragat geçersiz olduğu gibi, haciz işlemleri

dahi ancak ücretin ¼’ü üzerinde mümkün olup bundan fazlası haciz ve temlik edilemez.

Bu zamana kadar, işverenlerin işçiyi tek taraflı olarak ücretsiz izne gönderme hakları

yoktu. Geçmiş dönemlerde de ekonomik krizler yaşanmış ancak böyle bir düzenleme

getirilme ihtiyacı hissedilmemiştir. İş Kanununun 22.maddesi çerçevesinde ancak işçinin

yazılı rızası alınmak suretiyle ücretsiz izin uygulamasının mümkün olduğu kabul

edilmekteydi. Yargıtay da birçok kararında işverenin tek taraflı olarak işçiyi ücretsiz

izne gönderemeyeceği, bunun iş sözleşmesini fesih anlamına geleceği, işçinin işe iade

davası açabileceği gibi ücretsiz izinde geçen sürelerde işlemiş ücretlerini de talep edebileceği

yönünde kararlar vermiştir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!