Dosya 17: mimarlık ve mekan algısı - Mimarlar Odası Ankara Şubesi
Dosya 17: mimarlık ve mekan algısı - Mimarlar Odası Ankara Şubesi
Dosya 17: mimarlık ve mekan algısı - Mimarlar Odası Ankara Şubesi
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Eskizler temsil araçları olarak ya<br />
bir soyut düşünceyi ya da bir nesneyi<br />
gösterir. Bu iki uç arasında<br />
farklı eskizler farklı soyutluk <strong>ve</strong><br />
somutluk derecesinde ya fiziksel<br />
nesnelere ya da soyut düşüncelere<br />
dairdirler; ya da soyut <strong>ve</strong> somutu<br />
beraber imlerler. Böylelikle eskiz<br />
<strong>ve</strong> eskiz yapma aslında soyut <strong>ve</strong><br />
zihinsel olanla, somut ya da bedensel<br />
<strong>ve</strong> fiziksel olan arasında diyalektik<br />
bir bağ kurar.<br />
bitleşmesine engel olur <strong>ve</strong> kolay dönüşüm tasarım<br />
fikirlerinin birbirlerine evrimleşmesinin etkinliğini<br />
açıklar. Bu üç özellik birlikte tasarım fikirlerinin<br />
yatayda çoğalmasını <strong>ve</strong> yaratıcılıkta sıçramaların<br />
mümkün olmasını sağlar. Tasarım uzamının genişletilmesinde<br />
eskizlerden yola çıkarak oluşturulan<br />
algısal ipuçları tasarımcı belleğindeki diğer örnekleri<br />
harekete geçirir. Muğlaklık yine eskizlerin algılanışında<br />
farklılıkları olanaklı kılar. Son olarak,<br />
esneklik eskizlerin kâğıt üzerinde değiştirilmesiyle<br />
gösterdiklerinin de ya da anlamlarının da değişebilmesini<br />
olanaklı kılar. Böylelikle, Goel’in çalışması<br />
eskizin nasıl bir keşfetme <strong>ve</strong> araştırma aracı<br />
olabileceğini açıklar.<br />
Goel’in tasarım sürecini açıklamak üzere önerdiği<br />
yatay <strong>ve</strong> dikey dönüşümler, daha başka araştırmacılar<br />
tarafından da kavramsal olarak kullanılmıştır.<br />
Bunlardan biri Suwa <strong>ve</strong> T<strong>ve</strong>rsky’nin çalışmasıdır. 16<br />
Suwa <strong>ve</strong> T<strong>ve</strong>rsky deneyimli tasarımcılar ile üst sınıf<br />
tasarım öğrencilerinin eskizlerini çözümlerken<br />
tasarım süreci boyunca kavramsal olarak birliktelik<br />
gösteren tasarım hamleleri ile odak sıçramalarını,<br />
gözlenen tasarımcıların eskizlerini sınıflandırarak<br />
araştırırlar. Bu sınıflandırmada kavramsal olarak<br />
süreklilik gösteren hamleler, tasarımda Goel’in<br />
önerdiği dikey dönüşümleri; odak sıçramaları ise,<br />
yatayda dönüşümleri ifade eder. İki araştırmacı çalışmanın<br />
sonucunda deneyimli tasarımcıların tasarım<br />
kararlarının daha uzun süreklilik gösterdiğini<br />
<strong>ve</strong> daha çok olduğunu vurgularlar.<br />
Suwa <strong>ve</strong> T<strong>ve</strong>rsky’nin bulguları ayrıca, odak sıçramalarının<br />
eskizlerde yeni algılanılan izlerle ilişki-<br />
lendirilebileceğini gösterir. Deneyimli tasarımcıların<br />
<strong>ve</strong>rilen kararların sonraki aşamalarda belirecek<br />
sonuçlarını daha iyi görebildiklerini savlarlar.<br />
Burada eskizde yeni olarak saptanan unsurlar<br />
kavramsal düzeyde yeni düzlemlerin <strong>ve</strong> karar silsilelerinin<br />
gözden geçirilmesini sağlar. Ancak beklenilenin<br />
tersine bu çalışma, deneyimli tasarımcıların<br />
tasarımın ilk aşamalarında yatayda olduğu<br />
kadar dikeyde de dönüşümlere başvurdukları <strong>ve</strong><br />
gereksiz <strong>ve</strong> hızlı fikir değiştirmediklerini gösterir.<br />
Tasarımcıların kararlarında yatayda <strong>ve</strong> dikeyde<br />
bir denge olduğu sonucuna, bir grup tasarımcının<br />
kararlarını <strong>ve</strong> hamlelerini haftalarca izleyen Mc-<br />
Gown <strong>ve</strong> Green de varmıştır. <strong>17</strong><br />
Peki eskiz yapma nasıl bir edimdir? Goldschmidt,<br />
eskiz yapmanın “olduğu gibi görme” <strong>ve</strong> “öteki gibi<br />
görme” olarak iki farklı düşünce biçimini içeren<br />
diyalektik bir süreç olduğunu vurgular. 18 “Olduğu<br />
gibi görme”, biçimsel savları ifade eder, diğer bir<br />
deyişle görsel düşünmeyi; “öteki gibi görme” ise,<br />
görsel olmayan savları işaretler, ya da sözel düşünmeyi.<br />
Goldschmidt, tasarımcıların tasarım sürecinde<br />
yaptıkları eskizlerini <strong>ve</strong> sözel anlatılarını<br />
“olduğu gibi görme” <strong>ve</strong> “öteki gibi görme” şeklinde<br />
kodlayarak yaptığı bir protokol analizde, eskiz<br />
yapmanın aslında bu iki düşünme biçimi arasında<br />
birbirini izleyerek sürdüğünü savlar. Goldschmidt<br />
bu çevrimsel süreci “eskiz yapmanın diyalektiği”<br />
olarak adlandırır. Burada sözü edilen argüman, eskiz<br />
yapmanın getirdiği bu çevrimsel sürecin “öteki<br />
gibi görme” aracılığıyla yeni çıkarımların oluşturulmasına;<br />
“olduğu gibi görme” yoluyla ise yeni<br />
yorumların oluşmasına olanak sağladığıdır. Bu sürecin<br />
çevrimsel oluşu önemlidir. Çünkü, yeni yorumlar<br />
ancak eskizlerdeki yeni çıkarımlardan yola<br />
çıkarak yapılmış yeni eskizler aracılığıyla olur.<br />
Yeni çıkarımlar da aynı şekilde yeni yorumlardan<br />
yola çıkarak yapılmış eskizler yardımıyla mümkün<br />
olur.<br />
Daha sonraki bir çalışmasında Goldschmidt, eskizi<br />
tariflerken, tasarım düşüncesinin hem görsel boyutunu,<br />
diğer bir deyişle biçimsel boyutunu, hem de<br />
tanımsal boyutunu, yani kavramsal boyutunu vurgulamak<br />
üzere E. Fishbein’ın “biçimsel kavram”<br />
fikrini kullanır. 19 Eskiz, tasarım düşüncesinin algıya<br />
dayalı görsel boyutunu <strong>ve</strong> kavramsal boyutunu bir<br />
araya getirerek “bir şeyi bir başka şey olarak” görebilmeyi<br />
olanaklı kılar. Goldschmidt bunu “etkileşimli<br />
betimleme” olarak adlandırır. Goldschmidt<br />
bir <strong>mimarlık</strong> öğrencisinin tasarım sürecine dayalı<br />
olgu çalışmasında ise, öğrencinin rasgele attığı<br />
kendi imzasından hareketle, kavramsal bir tasarım<br />
düşüncesine nasıl vardığını gösterir. Bu çalışmada<br />
dosya <strong>mimarlık</strong> <strong>ve</strong> mekân <strong>algısı</strong><br />
2