Dosya 17: mimarlık ve mekan algısı - Mimarlar Odası Ankara Şubesi
Dosya 17: mimarlık ve mekan algısı - Mimarlar Odası Ankara Şubesi
Dosya 17: mimarlık ve mekan algısı - Mimarlar Odası Ankara Şubesi
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
görme biçiminin <strong>ve</strong> mekân anlayışının mekân deneyimiyle<br />
temsiliyet biçimlerini kaynaştırdığı noktadır.<br />
Perspektifte estetik <strong>ve</strong> teorik mekân birleşir<br />
<strong>ve</strong> algılanan mekânı yeniden biçimlendirir. 10 Yani<br />
sanattaki görme <strong>ve</strong> nesnelerin temsil edilme biçimi,<br />
felsefi dünya görüşüyle koşuttur. Söz konusu<br />
olan çizgisel perspektifte ampirik dünyanın bir soyutlaması<br />
matematiksel bir sisteme göre yeniden<br />
organizasyonudur. Öznel deneyim bir anlamda<br />
bir modele adapte olur. 11<br />
Martin Jay perspektifi aynı zamanda matematiksel<br />
bir sistemin dünya üzerine hakim olacak biçimde<br />
uygulanması olduğunu söyler. Burada bahsi geçen<br />
Kartezyen aklın <strong>ve</strong> perspektifin birleşmesidir.<br />
Öznenin deneyimi matematiksel bir modele bağlanarak<br />
nesneleşir; daha doğrusu deneyim aşkın<br />
özneye bağlanır. Kartezyen akılcılık perspektifle<br />
birleştiğinde matematiksel modelin dünya üzerinde<br />
bir egemenlik aracına dönüşür. Bakan gözü<br />
ayrıcalıklı, tarihten bağımsız, bedenden ayrılmış,<br />
dünyayı uzaktan gözleyen bir özne konumuna dönüştürür.<br />
12 Jay’e göre birbiriyle yarışan <strong>ve</strong> çelişen<br />
sistemlerin varlığı, Kartezyen perspektifçiliğinin<br />
modernliğin baskın görme rejimi olma özelliğini<br />
değiştirmez. 13 Oysa bu yazıda vurgulanmak istenen<br />
alternatif görselliklerin olduğu <strong>ve</strong> bunların<br />
potansiyelinin yeterince tüketilmediğidir. Örneğin,<br />
Alberti’nin görme konisinden sonra ortaya<br />
çıkan çalışmalar Rönesans perspektifinin sanıldığı<br />
gibi tutarlı <strong>ve</strong> homojen bir bilgiye dönüşmediğini<br />
gösterir. Varchi <strong>ve</strong>ya Della Porta’nın yazdıklarına<br />
bakılırsa baskın olan teori 15. yüzyıl İtalyası’ndaki<br />
Aristoculuk çerçe<strong>ve</strong>sinde oluşan intromission yani<br />
görüntünün içeri alınmasıyla oluştuğu bilgisiyken;<br />
extramission <strong>ve</strong> atomism aynı ölçüde etkinliğini<br />
sürdürmüştür. 14<br />
Görselliğin önemli bir özelliği de oluşturduğu<br />
bilgi kuramsal modeldir. Crary, Kepler’in retina<br />
üzerinde oluşan imgeler teorisinin etkisiyle oluşan<br />
camera obscura modelinin nesnel dünyanın<br />
doğru imgesinin, iki boyutlu yüzeyde temsilinin<br />
aracı, aynı zamanda paradigmatik bir ifadesi olduğundan<br />
bahseder. 15 Düşünen <strong>ve</strong> dış dünyayı<br />
algılayan öznenin içerisini de tarif eden karanlık<br />
oda görgülcü olan için dış dünyanın imgeleriyle<br />
aydınlanan iç dünyayı, akılcı olan içinse algılanan<br />
gerçekliğin aklın <strong>ve</strong> mantığın süzgecinden geçmesini<br />
temsil ediyordu. 16 Akılcılığın dünyanın zihindeki<br />
temsilleri üzerinden anlaşılması, bir içerisi <strong>ve</strong><br />
dışarısı tanımlamak, Kartezyen düşüncenin retinaya<br />
düşen imgelerin akıl tarafından tespit edilmesine<br />
dayanması modern bilgi kuramının temelini<br />
oluşturacaktı. <strong>17</strong> Flynn modernliğin egemen bilgi<br />
Rönesans perspektifindeki bütünsellik<br />
<strong>ve</strong> uyum, görme biçiminin<br />
<strong>ve</strong> mekân anlayışının mekân deneyimiyle<br />
temsiliyet biçimlerini<br />
kaynaştırdığı noktadır. Perspektifte<br />
estetik <strong>ve</strong> teorik mekân birleşir<br />
<strong>ve</strong> algılanan mekânı yeniden biçimlendirir.<br />
10 Yani sanattaki görme<br />
<strong>ve</strong> nesnelerin temsil edilme<br />
biçimi, felsefi dünya görüşüyle<br />
koşuttur.<br />
kuramının üç özelliğini listeler: birincisi temellerini<br />
Antik Yunan’da gözlem nesnesine müdahale<br />
etmeden tefekküre dalmak anlamındaki theoria<br />
kavramından alan bağımsız <strong>ve</strong> tarafsız bir gözlemcidir.<br />
18 İkincisi egemen bakışın, nesnenin açık seçikliğine<br />
<strong>ve</strong> şeffaflığına dayanmasıdır. 19 Son olarak<br />
da aydınlanmanın ideali olan öz-bilince <strong>ve</strong> aklın<br />
egemenliğine olan vurgudur. 20<br />
MİMARİDE GÖRSELLİĞİN KRİZİ<br />
Deneyimin görselliğe indirgenmesi hatta bizzat<br />
görsellik, mekân üzerine düşünen birçok kent <strong>ve</strong><br />
<strong>mimarlık</strong> kuramcısının eleştirisine hedef olmuştur.<br />
Tensellik, bedensel mimari, zamansallık, bakış açılarının<br />
çokluğu gibi sorunlar kökenini doğrudan<br />
mekânsal pratikten alır. Bu eleştirilerin en önemli<br />
çıkış noktasını fenomenoloji oluşturur. Bir diğeri,<br />
mimarinin şeyleşmesi <strong>ve</strong> metalaşması diyebileceğimiz<br />
objeye dönüşmesidir. Pérez-Gómez <strong>ve</strong> Pelletier<br />
perspektif tarihinin iç içe geçen, birbiriyle<br />
örtüşen <strong>ve</strong> tekrar eden temalarını araştırdıkları kitaplarında<br />
algılanabilir dünyayı nesnel temsillere<br />
indirgeyen akılcı optik bilgi kuramını eleştirirler.<br />
Mimarinin tahayyülü <strong>ve</strong> gerçekleşmesi, en temel<br />
aracının gelişmesini takip eder: bilgi kuramsal sistemlerin<br />
tarihsel değişimine koşut bir dönüşüm<br />
sergileyen mimari çizimi. Perspektif, tarihi fikirlerin<br />
<strong>ve</strong> kavramların rekabetine; çeviriler, anlam<br />
kaymaları <strong>ve</strong> etimolojik değişimlere sahne olan<br />
epizodik anlardan oluşur. Buna rağmen Pérez-Gómez<br />
için deneyimi hiçe sayan homojen, geometrik<br />
<strong>ve</strong> statik bir mekân anlayışı, uzun <strong>ve</strong> karmaşık<br />
perspektif tarihi boyunca ortaya çıkan alternatifler,<br />
uyumsuzluklar <strong>ve</strong> çatışmalara rağmen süre giden<br />
bir krizin işaretidir. 21 Mitosun dışlanması <strong>ve</strong> lo-<br />
dosya <strong>mimarlık</strong> <strong>ve</strong> mekân <strong>algısı</strong>