28.03.2017 Views

Hikayeler_Designed

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Beklenmeyen bir misafir olduğum için, durumumu açıklamak<br />

ihtiyacını duymuştum. Onlara, buralara ilk defa geldiğimi<br />

ve arabamın bozulduğunu söyleyecektim.<br />

Selâm verdikten sonra:<br />

‐ Uzaklardan geliyorum, dedim. Arabam da...<br />

Sözümü henüz tamamlamamıştım ki, yataktaki kadın<br />

binbir güçlükle doğrularak:<br />

‐ Sensin, dedi. Sensin değil mi? Biliyordum geleceğini, çok<br />

iyi biliyordum.<br />

Kadının söylediklerinden hiçbir şey anlamamış ve şaşırıp<br />

kalmıştım. Başucundaki adamlardan biri yanıma sokularak:<br />

‐ Seni, Almanya’daki oğluna benzetmiş olmalı, dedi. Orada<br />

bir Alman kadınla evlendikten sonra, yıllardır mektup bile<br />

yazmadı. Kadıncağız, şu son anlarında bile onu sayıklıyor.<br />

Bulunduğum yerden yatağa doğru ilerlerken, ihtiyar<br />

kadın:<br />

‐ Evet sensin, diye tekrarlıyordu. Nihayet geldin demek.<br />

Yanına giderek elini öptüm. Yemenisinin içindeki nurlu<br />

yüzü, perde indiği belli olan gözlerinden akan yaşlarla ıslanmış<br />

ve pırıl pırıl olmuştu.<br />

Titreyen ellerini yüzümde dolaştırırken:<br />

‐ Evet, dedim, benim. Geldim tabiî.<br />

O küçük evde kaldığım iki gün boyunca, ona Almanya’‐<br />

daki hayalî işlerimden, gelininden ve torunlarından bahsettim.<br />

Arada bir dalıp gidiyor ve şuuru yerine gelince, yine konuşmamı<br />

istiyordu.<br />

İhtiyar kadın, üçüncü günün sabahında vefat etti. Onu<br />

biraz ilerideki köyün kabristanına defnettik.<br />

Mezarlıktan ayrılırken, bin kilometre ötelerden bu dağ<br />

başına sevk ediliş sebebimi artık bilebiliyordum.<br />

BAYRAMLIK ELBİSE<br />

Yaşlı adam, bir konfeksiyon mağazasına ait vitrine uzun<br />

uzun baktıktan sonra, ilerideki yeşillikte oynayan çocukların<br />

en zayıfına dönerek :<br />

‐ Küçüüük!... diye seslendi. Bana biraz yardımcı olur<br />

musun?<br />

Çocuk, hafta sonlarında yaptıkları misket oyununu ilk<br />

defa kazanmış olmasına rağmen arkadaşlarını bırakıp geldi. 7‐<br />

8 yaşlarındaydı ve üzerindeki elbiseler, ʺtek kelimeyleʺ<br />

dökülüyordu. Yaşlı adam, çocuğun saçlarını okşadıktan sonra :<br />

‐ Vitrindeki elbiseyi giymeni istemiştim, dedi.<br />

‐ Bakalım üzerine uyacak mı?<br />

Çocuk, bu teklifi ilk önce şaka sandı. Ama adam son derece<br />

ciddiydi. Onunla birlikte mağazaya girerken, ilk önce<br />

rüyâda olup olmadığını, daha sonra da şimdiye kadar yeni bir<br />

elbise giyip giymediğini düşündü. Genellikle ailedeki büyük<br />

çocuğa alınan veya komşular tarafından verilen giyecekler,<br />

elbiselerin ona dar gelmesiyle birlikte ortanca kardeşe kalır,<br />

birkaç sene sonra da dizleri aşınmış veya delinmiş vaziyette<br />

kendisine yamanırdı.<br />

Ama ʺher zaman hastaʺ dedikleri babasının ne kadar zor<br />

para kazandığını bildiğinden, bu ise bir kere bile itiraz<br />

etmemişti. simdi ise, ilk defa yeni bir elbisesi olacaktı. Üstelik<br />

de bayrama üç gün kala...<br />

Çocuk, yaşlı adamın gösterdiği elbiseleri giydiğinde,<br />

büyümüş olduğunu ilk defa fark etti. Çizgili kadifeden yapılmış<br />

pantolon, bacaklarının ne kadar uzun olduğunu ortaya koyarken,<br />

yeni ceketi de omuzlarını iyice geniş göstermişti. Fakat<br />

hepsinin üzerine giydiği kaban bir başkaydı ve artık üşüme‐<br />

69<br />

70

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!