28.03.2017 Views

Hikayeler_Designed

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

NASIL BAKARSAN ÖYLE GÖRÜRSÜN<br />

Fransa’da, ağır işçilerin işleri hakkında ne düşündüklerini<br />

incelemek üzere araştırmayı yürüten bir görevli, bir inşaat<br />

alanına gönderilir. Görevli, ilk işçiye yaklaşır ve sorar:<br />

“Ne yapıyorsun?”<br />

“Nesin sen, kör mü?” diye öfkeyle bağırır işçi.<br />

“Bu parçalanması imkânsız kayaları ilkel aletlerle kırıyor<br />

ve patronun emrettiği gibi bir araya yığıyorum. Cehennem<br />

sıcağında kan ter içinde kalıyorum. Bu çok ağır bir iş, ölümden<br />

beter.”<br />

Görevli hızla oradan uzaklaşır ve çekinerek ikinci işçiye<br />

yaklaşır. Aynı soruyu sorar:<br />

“Ne yapıyorsun?” İşçi cevap verir:<br />

“Kayaları mimari plana uygun şekilde yerleştirilebilmeleri<br />

için, kullanılabilir şekle getirmeye çalışıyorum. Bu ağır ve<br />

bazen de monoton bir iş, ama karım ve çocuklarım için para<br />

gerekli sonuçta bir işim var. Daha kötü de olabilirdi.”<br />

Biraz cesaretlenen görevli üçüncü işçiye doğru ilerler.<br />

“Ya sen ne yapıyorsun?” diye sorar.<br />

“Görmüyor musun?” der işçi kollarını gökyüzüne kaldırarak.<br />

“Bir cami yapıyorum.”<br />

Bu hikâyenin enteresan tarafı her üç işçinin de aynı işi<br />

yapıyor olmaları. Görmeyi seçtiğiniz yol sizin tutumunuza<br />

bağlıdır. Bugün hava biraz bulutlu mu yoksa biraz güneşli mi?<br />

Güllerin dikeni mi vardır, dikenli dalların gülleri mi? Bardağın<br />

yarısı boş mudur, yarısı dolu mu? Yoksa bardak olması<br />

gerekenin iki katı büyüklükte midir?<br />

Seçim size ait....<br />

DOĞUMDAN SONRA HAYAT VARMI?<br />

Anne rahmine düşen ikiz kardeşler önceleri her şeyden<br />

habersizmiş. Haftalar birbirini izledikçe onlar da gelişmişler.<br />

Elleri, ayakları, iç organları oluşmaya başlamış. Bu arada,<br />

etraflarında olup biteni fark etmeye başlamışlar. Bulundukları<br />

rahat, güvenli yeri tanıdıkça mutlulukları artmış. Birbirlerine<br />

hep aynı şeyi söylüyorlarmış:<br />

“Anne rahmine düşmemiz, burada yaşamamız ne harika<br />

değil mi? Hayat ne güzel şey be kardeşim!”<br />

Büyüdükçe, içinde yaşadıkları dünyayı keşfe koyulmuşlar.<br />

Öyle ya, hayatın kaynağı neymiş? İşte bunu araştırırken,<br />

karşılarına anneleriyle onları birbirine bağlayan kordon çıkmış.<br />

Bu kordon sayesinde, hiçbir zahmet çekmeden, güven<br />

içinde beslenip büyütüldüklerini tespit etmişler.<br />

“Annemizin şefkati ne kadar büyük! Bize bu kordonla<br />

ihtiyacımız olan her şeyi gönderiyor.”<br />

Artık aylar birbiri ardınca geçiyor, ikizler hızla büyüyor,<br />

diğer bir deyişle “yolun sonu”na yaklaşıyormuş. Bu değişiklikleri<br />

hayretle gözlemlerken, bir gün gelip bu güzelim dünyayı<br />

terk edeceklerinin işaretlerini almaya başlamışlar.<br />

Dokuzuncu aya yaklaştıklarında, bu işaretleri daha kuvvetli<br />

hissetmeye başlamışlar. Durumdan telaşlanan ikizlerden<br />

birisi diğerine sormuş:<br />

“Neler oluyor? Bütün bunların anlamı nedir”<br />

Öteki daha sakin ve aklı başındaymış. Üstelik bulundukları<br />

bu dünya çoğu zaman ona yetmiyor; duyguları daha geniş<br />

bir âlemi arzuluyormuş. O cevap vermiş: “Bütün bunlar, bu<br />

dünyada daha fazla kalamayacağız anlamına geliyor.”<br />

157<br />

158

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!