Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
görebileceğimi söyledi.<br />
O akşam onu tekrar görebildim. Arkasındaki yastıklara dayanmış,<br />
neredeyse oturur gibi uzanmıştı yatağına. Toplanıp alnının üstüne doğru<br />
örülmüş saçları, onun için topladığım unutmabeni çiçekleriyle süslenmişti.<br />
Sanırım biraz ateşi vardı, çok sıkıntılı gözüküyordu. Ona uzattığım<br />
elimi, ateş gibi yanan elleri arasında sakladı. Bense yanında ayakta<br />
duruyordum.<br />
“Size bir şey itiraf etmem gerekiyor papaz efendi, çünkü bu gece<br />
öleceğimden korkuyorum. Bu sabah size yalan söyledim... Çiçek toplamak<br />
için değildi... Kendimi öldürmek istediğimi söylesem beni affedebilir<br />
misiniz?”<br />
Narin ellerini bırakmadan yatağının yanına diz çöktüm. Fakat o elini<br />
çekti ve alnımı okşamaya başladı. Göz yaşlarımı ondan saklamak ve<br />
hıçkırıklarımı bastırmak için yüzümü çarşafa gömdüm.<br />
“Bunun kötü bir şey olduğunu mu düşünüyorsunuz?” dedi tatlı bir<br />
sesle. Hiçbir şey söylemediğim için devam etti:<br />
“Dostum dostum, görüyorsunuz ki kalbinizde ve hayatınızda çok<br />
büyük bir yer kaplıyorum. Buraya geri döndüğümde ilk fark ettiğim şey bu<br />
oldu. Benim kapladığım yerin bir başkasına ait olduğunu ve o kişinin de bu<br />
yüzden çok acı çektiğini fark ettim hemen. Benim suçum bunu daha önce<br />
anlamamak ya da daha doğrusu (çünkü aslında bunu biliyordum) beni<br />
sevmenize izin vermek. Ama onun yüzünü gördüğümden, zavallı yüzündeki<br />
o derin üzüntüyü fark ettiğimden beri bu acının benim eserim olduğu<br />
düşüncesine katlanamıyorum... Hayır hayır, suçu kendinizde aramayın, ama<br />
bırakın beni gideyim ve mutluluğunu ona geri verin.”<br />
Alnımı okşayan eli durdu, bu eli tutarak öpücüklere ve gözyaşlarına<br />
boğdum. O ise sabırsızlıkla çekti elini. Yeni bir sıkıntı kaplamıştı içini.<br />
“Hayır, demek istediğim bu değildi. Hayır, bu değil söylemek<br />
istediğim.” diye tekrar etti. Alnının terden ıslandığını gördüm. Sonra göz<br />
kapaklarını indirdi, düşüncelerini toparlamak ya da göremediği zamanlardaki<br />
halini hatırlamak için bir süre kapalı tuttu gözlerini. Önce kederli ve bitkin,<br />
gözlerini açmasıyla canlanan ve sonuna doğru hırçınlaşacak kadar yükselen<br />
bir sesle konuşmaya başladı:<br />
“Bana görme imkânını kazandırdığınız zaman, gözlerim hayal<br />
ettiğimden çok daha güzel bir dünyaya açıldı. Evet gerçekten, gündüzün bu<br />
kadar aydınlık, havanın bu kadar parlak, gökyüzünün bu kadar uçsuz<br />
bucaksız olduğunu tahmin etmiyordum. Ayrıca insanların bu kadar kemikli