30.04.2013 Views

DİRENEN BÜTÜN İŞÇİLER - Yürüyüş

DİRENEN BÜTÜN İŞÇİLER - Yürüyüş

DİRENEN BÜTÜN İŞÇİLER - Yürüyüş

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Süresiz ve Dönüşümsüz Açlık Grevi<br />

diye açıkladığı direnişi Ölüm Orucuna<br />

çevirdiğini açıklamadı.<br />

Çeşitli zamanlarda başlayan 66<br />

hapishanede 683 tutuklunun Süresiz<br />

Dönüşümsüz Açlık Grevini sürdürürken<br />

destek açlık grevinde olan<br />

300 tutsağın direnişe ara verdiği<br />

açıklandı. İki tutsağın da kendi insiyatifiyle<br />

Açlık Grevini Ölüm Orucuna<br />

dönüştürdüğü söyleniyor.<br />

Durum böyle iken dışarda bütün<br />

tutsakların Ölüm Orucunda olduğu<br />

söyleniyor. Ve tutsakların Ölüm Orucunda<br />

olduğu propagandası yapılıyor.<br />

Kitleler Ölüm Orucu propagandası<br />

üzerinden harekete geçirilmeye çalışılıyor.<br />

Yine devlet aynı şekilde<br />

Ölüm Orucu yaptıldığı söylemiyle<br />

sıkıştırılmaya çalışılıyor.<br />

Bu gerçek olmayan bir propagandadır.<br />

Büyük Ölüm Orucu Direnişinin<br />

yarattığı inandırıcılığı, kararlılığı,<br />

duyarlılığı kullanmaktır. Ancak<br />

gerçek olmayan, abartılar vb. her<br />

şey sonuçta dönüp kendini vurur.<br />

Kürt Milliyetçi hareket de çok<br />

iyi bilmektedir ki, Ölüm Orucu ile<br />

- 26 Eylül 1999 Ulucanlar Katliamında<br />

PKK tutsaklarının tavrı: Devlet, F Tiplerine<br />

geçişin hazırlığı yapmak için Ulucanlar’da 10 devrimci<br />

tutsağı katletti. Devrimci tutsaklar 8 saat boyunca direnirken<br />

PKK tutsakları “Biz Yokuz Binbaşım...” diyerek<br />

elleri havada koğuşlarını boşaltıp teslim oldular. Düşman<br />

onların boşalttığı koğuştan saldırdı.<br />

- 19 Aralık Katliamı ve sonrasında söyledikleri:<br />

“Cezaevindeki olaylar tutarlı devrimci<br />

dire niş değildir... Bir F tipi için bu kadar insan yakılmasının<br />

etik değerlerle, vicdanla, insanlıkla alakası<br />

yoktur.” (Özgür Halk Dergisi, Abdullah Öcalan)<br />

- “Farkımızı cezaevlerinde ortaya koyduk. İyi oldu,<br />

Cezaevlerindeki olaylar tutarlı devrimci direniş değildir.”<br />

(Abdullah Öcalan)<br />

PKK katliam sonrası yaptığı değerlendirmelerle devrimcilerin<br />

yok edildiğini öngörü yordu. “Eğer içeridekiler<br />

dağıtılırsa, bu örgütler bü yük oranda tamamen tasfiye<br />

olacaklar”... “Böyle bir operasyon, böyle bir tecrit,<br />

dağıtılma ortamında bu örgütler kolay kolay toparla -<br />

namazlar, kendine gelemezler.” “Örgütlerin tasfiyesi<br />

Süresiz Açlık Grevi arasında çok büyük<br />

farklılıklar vardır.<br />

Ölüm Orucu Direnişi politik bir<br />

direniştir. İdeolojik, politik netlik gerektirir.<br />

Sonuca ancak ölümler pahasına<br />

varılacağı tespitinden hareketle<br />

alınan politik bir karardır. Açlık Grevleri<br />

ise bir sorunu gündeme getirmek<br />

için yapılan protesto eylemidir.<br />

“Ölüm Orucu” yapmanız İçin<br />

Önce 122 Şehit verilen Büyük Direnişe<br />

saldırılarınızın, özeleştirisini<br />

vermelisiniz.<br />

Devrimci eylemi tarif eden tanımların,<br />

kavramların ve devrimci<br />

mücadele yöntemlerinin yerli yerinde<br />

kullanılması devrimci zorunluluktur.<br />

Gerek burjuvazinin, gerek oportünizmin<br />

ve revizyonizmin devrimci<br />

eylemin tanımını, niteliğini ve etki<br />

gücünü zayıflatma saldırılarına karşı<br />

durmak devrimci görevimizdir.<br />

Bu nedenledir ki; yüzlerce şehit<br />

verdiğimiz “Ölüm Orucu” eyleminin<br />

istismarı ve içinin boşatılması kabul<br />

edilemez. Bu sıradanlaştırma ve çarpıtma<br />

öz olarak ideolojik çürüme ve<br />

bozulmadır. Devrimci mücadele yön-<br />

temlerinin ve eylemlerin militan, politik<br />

muhtevasının ve değerlerimizin<br />

bilinçli bir şekilde sıradanlaştırılması,<br />

çarpıtılmasıdır.<br />

PKK tutsakları daha önce de, 15<br />

Şubat 2012 tarihinden itibaren bugünküne<br />

benzer taleplerle “süresiz<br />

ve dönüşümsüz açlık grevine” başladıklarını<br />

açıklamışlardı.<br />

Yapılan açıklamaların kiminde<br />

Süresiz Açlık Grevi dediler, kiminde<br />

Ölüm Orucu dediler, kiminde ise<br />

Süresiz Dönüşümsüz Açlık Grevi<br />

dediler... Bu tutarsız ve ciddiyetsizliğe<br />

dikkat çekerek o zaman “ölüm orucu<br />

eylemi sadece ölümü göze alma eylemi<br />

değildir. Militan bir mücadeledir<br />

ölüm orucu. Politik bir eylemdir.<br />

İdeolojide ve politikada netlik ve<br />

cüret gerektirir. Sıradan bir cüret<br />

ve fedakarlık değil” demiştik. (<strong>Yürüyüş</strong>,<br />

11 Mart 2012, Sayı 307)<br />

Ve devamla “Yarın, bir kazanım<br />

olmadan veya Öcalan’ın “Bırakın”<br />

talimatları ile direnişi sonlandırdıklarında,<br />

“biz zaten protesto açlık<br />

grevi yapıyorduk” ya da “Kürt sorununa<br />

duyarlılığı sağlamak için<br />

Kürt Milliyetçi Hareket Ulucanlar ve 19 Aralık Katliamı<br />

Sonrasında Söylediklerinin Özeleştirisini Vermelidir!<br />

başarıldı denilebilir...”<br />

-“İlkel bir yaklaşımdır... Sol kendine gelmeli, devrimciler<br />

akıllı olmalı. Biz körce adam öldürmeyiz.<br />

Bunlarınki ilkel dönemde ucube insanların yaptıkları<br />

gibi şeylerdir.” (Abdullah Öcalan)<br />

- "Evet, devletin yaptığı yasadışıdır, insanlık dışıdır.<br />

... Ama bu duruma solun da kendini abartması, taktiksizliği,<br />

plansızlığı zemin sundu. Sadece bir tarafın<br />

suçunu görüp diğer tarafın suçunu, hatasını görmemek<br />

olmaz." (Özgür Halk Dergisi, 15 Ocak 2001)<br />

- “Bu zaten Adalet Bakanlığı’nın değil, devletin<br />

politikasıydı”... “Biz zaten ölüm orucuna katılmıyorduk”...<br />

“zaten DHKP-C bi ze teslimiyetçi diyordu”<br />

- “DHKP-C’nin tavrı son derece provokasyo na,<br />

saldırıya çanak tutan bir pozisyondaydı...”<br />

- “DHKP-C devlet içerisindeki savaş yanlılarıyla<br />

aynı zihniyet paralelinde bu politikanın mutlaka boşa<br />

çıkarılması gerektiğini söyleye rek, savaş ve devrim<br />

naraları atmaya çalıştı. Eğer gücü yetseydi PKK’nin<br />

demokrasi ve barış stratejisini kendisi zaten boşa çıkaracaktı...”<br />

(Serxwebun, Abdullah Öcalan)<br />

Sayı: 337<br />

<strong>Yürüyüş</strong><br />

BİRLEŞELİM, DİRENELİM, KAZANALIM! 41<br />

4 Kasım<br />

2012

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!