kütüb-i sitte'deki mehdi hadislerinin dinler tarihi - Süleyman Demirel ...
kütüb-i sitte'deki mehdi hadislerinin dinler tarihi - Süleyman Demirel ...
kütüb-i sitte'deki mehdi hadislerinin dinler tarihi - Süleyman Demirel ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
“Muhdi” diye okunması gerekirdi. Fethalı olunca ise hem geçişli hem geçişsiz olarak<br />
kullanılabilir. İkincisi Heda ( يﺪه)’dan ismi mefuldur. يوﺪﻬﻣ Mehdiviyun şeklinde<br />
gelerek bir takım ilâllerden sonra Mehdiyyun halini almıştır. Üçüncüsü Hz. İsa’nın<br />
(as) beşikte konuşmasına işaretle beşiğe nisbet anlamındadır. 16 Kanaatimizce de<br />
ikincisi daha doğru ve tutarlıdır.<br />
Aynı kökten türeyen hadi ve <strong>mehdi</strong> kelimelerinin her ikisi de Hz. Peygamber<br />
için kullanıldığı bilinmektedir.<br />
Daha sonraları bu kelimeye, ismi mefûl yerine ismi fail mânâsı verilerek<br />
Allah karşısında “<strong>mehdi</strong>”, (hidayete ulaştırılmış); insanlar karşısında “hadi” (onları<br />
hidayete ulaştıran) olarak yorumlanmıştır. İlahi hidayete ulaşmış bir kişinin, söz<br />
davranış ve her türlü tutumu ile insanlara örnek ve onların hidayetine vesile olacağı<br />
düşünülerek, bu durumdaki kişileri hadi olarak isimlendirmek yanlış görülmeyebilir.<br />
Farezdak ile Cerir bu kelimeyi bir şeref unvanı olarak kullanırlar. Ömer b.<br />
Abdulaziz için herkes tarafından kullanılırken galiba bir şeref unvanından daha fazla<br />
bir mânâ ifade ediyordu. Gerçekte Ömer tam bir müceddid olarak bilhassa Allah’ın<br />
rehberliğine mahzar olmuş kişi olarak telakki ediliyordu. 17<br />
kullanılır. 18<br />
Mehdi tabirinin karşılığı olarak Fransızca da “Messianisme” deyimi<br />
Almanca da Mehdi kelimesi “rechtgeleited” (spezrelg) kelimesiyle ifade<br />
edilir. Mehdilik tabiri yerine de “Mahdismus” kelimesi kullanılır. 19<br />
Osmanlı Türkçesinde <strong>mehdi</strong>, “doğru yola sâlik olan, tarik’i müstakimde<br />
bulunan, hidayete mahzar olan kimse” için kullanılmıştır. Bundan başka<br />
Osmanlıca’da din değiştirip Müslüman olanlara “Muhtedi” “doğru yolu tutan” 20<br />
denmiştir.<br />
Bütün bu kullanımlar sözlük anlamındadır ve Mehdi kavramının ihtiva ettiği<br />
anlamlardan kıyametle, ahir zamanla ilgili değildir. 21 Bu mânâyı yani doğru yolu<br />
16<br />
ez-Zebidi, age, s.409.<br />
17<br />
Macdonald, “Mehdi”, İ.A., VII/475.<br />
18<br />
Hançerlioğlu Orhan, Felsefe Ansiklopedisi, İstanbul 1993, IV/116.<br />
19<br />
Kayayerli Müjdat, Cilacı Osman, (Almanca Türkçe, Türkçe Almanca) Dini Terimler Sözlüğü,<br />
Konya 1989, s.166.<br />
20<br />
Şemseddin Sami, Kamus-ı Türki, İstanbul 1317, s. 1436; Develioğlu Ferit, Osmanlıca Türkçe<br />
Ansiklopedik Lugat, Ankara, 1970, s.748; İ.A., “Mehdi”, VII/475; Diyaneti.<br />
21<br />
Hançerlioğlu Orhan, İslam İnançları Sözlüğü, İstanbul 2000, s.308; Macdonald, “Mehdi”, İ.A.,<br />
VII/475.<br />
5