Kay bet tik le ri miz - TED Ankara Koleji Mezunları Derneği
Kay bet tik le ri miz - TED Ankara Koleji Mezunları Derneği
Kay bet tik le ri miz - TED Ankara Koleji Mezunları Derneği
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
izim dünyamız<br />
SİZ <strong>TED</strong> ANKARA KOLEJLİLER!<br />
Küçükkumla Gemlik ilçesinin sahilde mesire ye<strong>ri</strong>dir.<br />
İske<strong>le</strong>si yanında asırlık çınarlar altında devamlı gölgelik<br />
Çınaraltı Kahvesi adeta oranın sembolüdür. Genellik<strong>le</strong><br />
sabah çayımı orada içer, günlük gazete<strong>le</strong><strong>ri</strong> okurum.<br />
Yine öy<strong>le</strong> bir gün evime dönerken iske<strong>le</strong> yanındaki otoparkta<br />
burunları denize dönük park etmiş arabalardan bi<strong>ri</strong>nin<br />
arka camına yaslanmış bir <strong>le</strong>vha dikkatimi çekti; Uzunlamasına<br />
dikdörtgen, sarı şe<strong>ri</strong>t<strong>le</strong> çev<strong>ri</strong>lmiş, lacivert zemin<br />
üze<strong>ri</strong>nde, sarı renk<strong>le</strong> T.C.FENERBAHÇE CUMHURİYETİ 34<br />
FB 1907 yazılmış. Vay canına bir Cumhu<strong>ri</strong>yeti<strong>miz</strong> daha varmış,<br />
diyerek gülümsedim. Ayrılırken arabanın yan arka<br />
camında <strong>TED</strong> ANKARA KOLEJİ amb<strong>le</strong>mini gördüm.<br />
Mese<strong>le</strong> anlaşılmıştı. Ben <strong>Ankara</strong> Gazi Lisesi mezunuyum.<br />
Ezeli rakibi<strong>miz</strong>in bir uzantısı i<strong>le</strong> karşı karşıya idim. Demek<br />
bunlar hala böy<strong>le</strong>ydi. Kahveye döndüm büyükçe bir kağıda<br />
büyük harf<strong>le</strong>r<strong>le</strong><br />
“ SİZ ANKARA KOLEJLİLER HEPİNİZ BÖYLE SİVRİ<br />
AKILLI MI OLUYORSUNUZ?”<br />
UĞUR FEHMİ ERKUT<br />
Y.MÜH.<br />
Kumla 538 15 95<br />
<strong>Ankara</strong> 312 440 47 85<br />
yazarak, sürücünün göreceği şekilde si<strong>le</strong>ceğe sıkıştırdım.<br />
Eve döndükten bir müddet sonra te<strong>le</strong>fonda genç bir<br />
bayan sesi “Arabama not bırakmışsınız, önce ceza sandım.”<br />
dedi. Gülümsedim o ceza değil methiye dedim.<br />
Kendi<strong>miz</strong>i tanıttık. Çocuklarım yaşındaydı. <strong>Ankara</strong> Ko<strong>le</strong>ji<br />
mezunu imiş, şimdi Bursa’da yaşıyormuş. Evli, dört çocuğu<br />
var, ideali mimarlıkmış hatta o maksatla Ame<strong>ri</strong>ka’ya gitmiş.<br />
Hayatın sosyal yanı muhteme<strong>le</strong>n yuva kurma ağır<br />
basınca olmamış, dönmüş. Bu yüzden biraz<br />
buruk.“Üzülme” dedim. Sen çocuklarının mimarı olmuşsun<br />
bundan büyük mutluluk olamaz. Pek hoşuna gitti,<br />
teselli buldu. Aramızda bir baba-kız soh<strong>bet</strong>i başladı. “Sanki<br />
onunla kırk yıllık bir dost gibiydik. Oysa aramızda bir göz<br />
aşinalığı bi<strong>le</strong> yoktu.”<br />
Anlatıyordu. Okulumu, öğretmen<strong>le</strong><strong>ri</strong>mi, arkadaşlarımı<br />
çok öz<strong>le</strong>dim, çok arıyorum. Güzelim <strong>Ankara</strong> baharları tatilin<br />
yaklaştığı neşeli gün<strong>le</strong>r, okulun güzel yemek<strong>le</strong><strong>ri</strong>ni bırakıp<br />
Kızılay’da sandviç yiyip tur attığımız gün<strong>le</strong>r. <strong>Ankara</strong>’nın<br />
ekim sonuna kadar süren, öğ<strong>le</strong>den sonra güneşin Kızılay’ı,<br />
okulumuzu kızıl ışıklara boyadığı doyulmaz sonbahar gün<strong>le</strong><strong>ri</strong>.<br />
Bir ara, hay söy<strong>le</strong>mez olaydım da ağzımdan yel alsaydı.<br />
“Eda” dedim. “Artık okulun başka yerde, orada değil.”<br />
Ağlamaklı oldu, neden dedi. Artık büyük okulların şehir<br />
dışına taşındığını, şimdi okulunun şehre uzak yerde olduğunu;<br />
ama ko<strong>le</strong>jli kardeş<strong>le</strong><strong>ri</strong>nin modern binalarda eğitim<br />
gördüğünü anlattım. “Olsun ben eski okulumu da yenisini<br />
de göreceğim” dedi. Söz verdim zaten ağabeyi de<br />
ODTÜ’de öğretim üyesi. O da söz verdi, <strong>Ankara</strong>’ya ge<strong>le</strong>cek.<br />
Onu bi<strong>ri</strong> öğretim üyesi, diğe<strong>ri</strong> özel bir hastane sorumlusu<br />
çocuklarımla da tanıştıracağım. Hep beraber hem<br />
eski hem yeni <strong>Ankara</strong> Ko<strong>le</strong>ji’ni gezeceğiz.<br />
Ben de anlattım:<br />
“Aramızda ezeli reka<strong>bet</strong> vardı. He<strong>le</strong> spor dalında. Futbolda<br />
üstümüze yoktu. Ama baskette ko<strong>le</strong>jin Türkiye şampiyonluğuna<br />
oynayan efsane bir takımı vardı. Biz de kolay<br />
lokma değildik. Basket karşılaşmaları şimdiki Cebeci’deki<br />
Siyasal Bilgi<strong>le</strong>r Fakültesi Spor Salonu’nda yapılırdı. Seyirci<br />
t<strong>ri</strong>bün<strong>le</strong><strong>ri</strong> salonun üst katında idi. Maç gün<strong>le</strong><strong>ri</strong> salon karşılıklı<br />
tezahürattan ufak tefek karşılıklı atışmalardan yıkılırdı.<br />
Ko<strong>le</strong>j maçlarından önce Ta<strong>le</strong>be Birliği Başkanımız Barlas<br />
Küntay gelir,<br />
“Tezahürat serbest, istediğiniz kadar bağırın” der, sonra<br />
en oto<strong>ri</strong>ter tavrını takınarak<br />
“Kesinlik<strong>le</strong> küfür yok, Ko<strong>le</strong>j kızlarını da geti<strong>ri</strong>yor, onlar<br />
bizim kardeş<strong>le</strong><strong>ri</strong><strong>miz</strong> sakın ha” diye ilave ederdi.<br />
Barlas Küntay yaman başkandı, biz de onu seven talimatlarına<br />
uyan sıkı Gazi Liseli<strong>le</strong>rdik.<br />
Bir ara Eda’ya şehit pilot yüzbaşı eşi sevgili akrabam<br />
Sıdıka Saçakçı’yı sordum. Öğretmeni imiş. Nerede olduğunu<br />
sordu. Kendisini kızına adadığını, onu kıymetli bir<br />
doktor olarak yetiştirdiğini anlattım. Öğretmenini arayacak.<br />
O gün herhalde Bursa bölgesinin en uzun te<strong>le</strong>fon<br />
görüşmesini yaptık. Ben de benzer bir olay anlatayım<br />
dedi.<br />
Yine bu arabayla ai<strong>le</strong>ce Bodrum’a gidiyorlarmış. Tabii<br />
arabada <strong>TED</strong> amb<strong>le</strong>mi var. Kendi<strong>le</strong><strong>ri</strong>nin uygun yolda çok<br />
süratli olmalarına karşın yanlarından yıldırım gibi bir araba<br />
geçip onları ge<strong>ri</strong>de bırakmış. Hatta arabanın rüzgârı kendi<strong>le</strong><strong>ri</strong>ni<br />
etki<strong>le</strong>miş. İ<strong>le</strong><strong>ri</strong>de din<strong>le</strong>nme tesis<strong>le</strong><strong>ri</strong>nde mola verdik<strong>le</strong><strong>ri</strong>nde<br />
Eda arabayı tanımış, eşi ve çocuklarıyla ayrılmakta<br />
olan genç adama,<br />
“Kardeşim, derdin ne? Neredeyse iki<strong>miz</strong>in de aynaları<br />
bi<strong>le</strong> parçalanacaktı” diye sormuş.<br />
Genç adam kendisini uzun uzun süzmüş, sonra<br />
“Hiçbir <strong>Ankara</strong> Ko<strong>le</strong>jli bir Gazi Liseliyi geçemez”<br />
demiş.<br />
<strong>Ankara</strong> Ko<strong>le</strong>ji’nin sevgili öğrenci<strong>le</strong><strong>ri</strong>,<br />
Hepinize hayatın eğitim, bilim, mes<strong>le</strong>k edinme, yuva<br />
kurma hasılı tüm yarışlarında başta eli öpü<strong>le</strong>si öğretmen<strong>le</strong><strong>ri</strong>nizin,<br />
anne<strong>le</strong><strong>ri</strong>nizin, babalarınızın, büyük<strong>le</strong><strong>ri</strong>nizin gösterdiği<br />
şekilde mutlu yarışlar diliyorum.<br />
Bu yarışmalarda önde bazen <strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> Ko<strong>le</strong>jli,<br />
bazen Gazi Liseli bazen başka bir sevgili okul olmuş. Fark<br />
etmez. Hedef aynı olduktan sonra.<br />
Hepinizi sevgiy<strong>le</strong> kucaklıyorum.<br />
35<br />
Uğur Fehmi Erkut / Yüksek Mühendis<br />
MAYIS2009 ko<strong>le</strong>jli<strong>le</strong>r