Kay bet tik le ri miz - TED Ankara Koleji Mezunları Derneği
Kay bet tik le ri miz - TED Ankara Koleji Mezunları Derneği
Kay bet tik le ri miz - TED Ankara Koleji Mezunları Derneği
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
kişisel gelişim<br />
40<br />
Ergen ana-babası olmanın<br />
dayanılmaz ağırlığı!<br />
Eski resim<strong>le</strong>re baktıkça zamanın bu kadar hızlı aktığına<br />
inanamıyorum. Oğlumun resim<strong>le</strong><strong>ri</strong>ne bakmayı<br />
seviyorum ve ilk adımları sanki daha dün gibi geliyor<br />
bana. He<strong>le</strong> kendi çocukluğumdan kalma siyah<br />
beyaz resim<strong>le</strong>r... Annem, babam ne kadar gençmiş<br />
bir zamanlar, ben ne küçükmüşüm, babaannem ne<br />
güzel sarılmış bana, ergenliğimde ne komik görünüyormuşum,<br />
giysi<strong>le</strong><strong>ri</strong><strong>miz</strong> ne komikmiş, moda da bir ga<strong>ri</strong>pmiş... Hey<br />
gidi gün<strong>le</strong>r hey!<br />
Büyüyünce sanki hiç çocuk olmadık, sanki hiç genç olmadık<br />
gibi geliyor; hem bize hem de çocuklarımıza. Sadece<br />
resim<strong>le</strong>rde kalmış gibi o güzel gün<strong>le</strong>r, anıları ise belki silinmemiş<br />
ama çok de<strong>ri</strong>n<strong>le</strong>re itilmiş. Oysa ne tasasız, ne korunaklı,<br />
ne güzel gün<strong>le</strong>rdi!<br />
Dün, <strong>Ankara</strong> Üniversitesi Kampüsü’nde kısa bir süre<br />
bulunmak durumundaydım. Hava güzeldi, öğrenci<strong>le</strong>r dışarılarda,<br />
çayları el<strong>le</strong><strong>ri</strong>nde, soh<strong>bet</strong> koyu... Kendi üniversite öğrenciliği<strong>miz</strong>i<br />
hatırladım. Tek sorumluluğumuz ders çalışmaktı, ama<br />
hep son birkaç gün kala tutuşur, gece gündüz çalışırdık. Hava<br />
güzelse çaylarımızı alır, çim<strong>le</strong>re yayılır, dersi bek<strong>le</strong>rdik. Ders<br />
saati geldiğinde de bazen öy<strong>le</strong> canımız istemezdi ki, saat<strong>le</strong>rce<br />
bek<strong>le</strong>diği<strong>miz</strong> halde derse girmeyive<strong>ri</strong>rdik. Anne babalarımız<br />
bizi bize emanet ederdi, destek olurlardı ama sıkı takip altında<br />
değildik. Kendi özeli<strong>miz</strong>, kendi giz<strong>le</strong><strong>ri</strong><strong>miz</strong>, kendi acılarımız,<br />
kendi hatalarımız oldu. Büyüdük, yetişkin olduk, iyi yetişkin<strong>le</strong>r<br />
de olduk. İşi<strong>miz</strong>, çocuklarımız, rol<strong>le</strong><strong>ri</strong><strong>miz</strong>, statümüz var. Sorumluluklarımızın<br />
farkında, takipçi, iş<strong>le</strong><strong>ri</strong><strong>miz</strong>i aksatmayan, belki<br />
biraz da mükemmeliyetçi bir nesil olduk. Biz çok hızlı bir değişim<br />
yaşadık çocukluğumuzdan yetişkinliği<strong>miz</strong>e geçerken.<br />
Siyah-beyaz günde birkaç saat yayın yapan te<strong>le</strong>vizyondan,<br />
500 kanallı dijital sisteme geçildi hızla, şehir<strong>le</strong>rarası te<strong>le</strong>fon<br />
görüşmesi için santra<strong>le</strong> numara söy<strong>le</strong>nip saat<strong>le</strong>rce bek<strong>le</strong>nmesinin<br />
(Konya, çık aradan lafını hatırlarız hepi<strong>miz</strong>) ardından herkesi<br />
her yerde 24 saat ulaşılabilir kılan cep te<strong>le</strong>fonları çıktı.<br />
Bayramlarda kartpostal yazmanın ye<strong>ri</strong>ni, e-posta mesajları<br />
aldı. Mahal<strong>le</strong> arkadaşlarının ye<strong>ri</strong>ni MSN, Skype vb. aracılığıyla<br />
kurulan uluslararası ama kısa süreli arkadaşlıklar doldurdu.<br />
Şimdi zaman sıkışıklığı var, eskisi gibi “müsaitseniz annem<strong>le</strong>r<br />
ko<strong>le</strong>jli<strong>le</strong>r MAYIS2009<br />
Uzm. Psk. Hülya ÜSTEL KÖKDEMİR<br />
<strong>TED</strong> <strong>Ankara</strong> Ko<strong>le</strong>ji PDRM<br />
akşam oturmaya ge<strong>le</strong>cek” desin diye çocuğumuzu kimsenin<br />
evine göndermiyoruz. Seyrek ağırlamayı kabul ettiği<strong>miz</strong><br />
konuklarımız için, çünkü sık olmasına enerji<strong>miz</strong> izin vermiyor,<br />
yiyecek<strong>le</strong><strong>ri</strong>n en azından bir bölümünü dışarıdan alıyoruz. Yetişememe<br />
kaygısı ve yorgunlukla gün<strong>le</strong><strong>ri</strong><strong>miz</strong>i geçi<strong>ri</strong>yoruz.<br />
Bu tempoda çocuk yetiştirmek için de oldukça kontrollü<br />
olma ihtiyacındayız. Planlı olsunlar, hemen öğrensin<strong>le</strong>r, bizi<br />
çok uğraştırmasınlar istiyoruz. Hem yorgunuz ve zamanımız<br />
az, hem de çocuklarımızı mükemmel yetişkin<strong>le</strong>r olarak hayata<br />
hazırlamak istiyoruz. Biz kıymet bi<strong>le</strong>n bir nesil olarak yetiş<strong>tik</strong>,<br />
çünkü çok şey hayatımıza sonradan girdi. Para bi<strong>ri</strong>kti<strong>ri</strong>p bir<br />
şey<strong>le</strong><strong>ri</strong> aldık, bir süre hayalini kurup sahip olduk. Komşunun<br />
çocuğunda olan oyuncak için onun evinde, bizde olan oyuncak<br />
için bizim evi<strong>miz</strong>de buluşup oynadık arkadaşlarımızla.<br />
Biten ispirtolu boyalarımıza kolonya damlatıp biraz daha kullandık.<br />
Bu bizim çocukluğumuzun doğalıydı. Şimdi ise çok<br />
daha faklı bir ortamda çocuk yetişti<strong>ri</strong>yoruz. Onlara küçüklük<strong>le</strong><strong>ri</strong>nde<br />
öy<strong>le</strong> çok oyuncak alıyoruz ki; nesi var nesi yok bi<strong>le</strong>mediğinden<br />
oyuncakla oynama zevkini kaybediyorlar, en güzel<br />
okullarda okutuyoruz ve “elindekinin değe<strong>ri</strong>ni bilmiyorsun”<br />
diye kızıyoruz, hayal kurmalarına, öz<strong>le</strong>m çekme<strong>le</strong><strong>ri</strong>ne izin vermeden<br />
istedik<strong>le</strong><strong>ri</strong> her şeyi almaya çalışıyoruz, yoksunluk çekmesin,<br />
buruk hissetmesin istiyoruz. Ama bir taraftan da kıymet<br />
bilmez, sorumsuz, plansız olmalarına kızıyoruz. Sanırım bu