Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
etmekteydi. Yukarıda adı geçen yurtlarda tarımcılar yerleşip ilk köyleri meydana getiriyorlardı. Bu<br />
köylerde her aile bağımsız bir birim olup bir odalı evlerde yaşıyor, M.Ö. 5000 yılının sonlarında<br />
Türkmenistan'ın sınırında insanlar bakır, altın, M.Ö 3000 yılları başlarında pirinci kullanıyorlardı.<br />
Bakır ile pirincin bulunması çok daha gelişmiş iş aletlerinin (saban, dokuma aletleri vb.) yayılmasına<br />
yardım etmiştir.<br />
O dönemde yaşayan ve dünya uygarlığının temelini atan insanlardan olan bu kavimler ile<br />
günümüzdeki Türkmenler arasındaki etnik ilişki konusunda Rus tarihçisi Rusliyakof<br />
kendisinin Türkmen Halkının Gelip Çıkışı (oluşumu) adlı kitabında şöyle yazıyor. "Biz bugün o eski<br />
kavimlerin adlarını bilmiyoruz. Türkmenlerin en eski ataları da onlar olmalıdır. Anû'nun eski<br />
obalarından bilim adamlarının kazı çalışmaları sonucunda buldukları brekosefallerin şu günkü<br />
Türkmenlerinkine benzerliği çok ilginçtir." [10]<br />
N. Gulla bu konuda şöyle yazıyor: "M.Ö. 6-7 bin yılları arasında Köpet dağının eteğinde<br />
şimdiki Aşkabat ve Göktepe bölgesinde ortaya çıkan en eski atalarımız sonra M.Ö. 6000-2000 yılları<br />
aralığının sonlarında Türkmenistan sınırlarında Ceytun ve Anû uygarlığı adıyla dünya tarihine geçen,<br />
o dönemlere göre uygarlığın en gelişmiş ve yüksek seviyesi sayılan kültürü türetmişlerdir.” [11]<br />
Anû uygarlığı Türkiye ve İran bilim adamlarının da dikkatini çekmiştir. Türk bilim adamı<br />
Anıl Çeçen şöyle yazıyor: "Proto-Türk kültürünü temsil ettiği benimsenen Anav bugünkü<br />
Türkmenistan'ın başkenti Aşkabat çevresinde ilk kültür tabakasına yaklaşık olarak altı bin yıllık bir<br />
geçmişi simgelemektedir. Anav kültürünün dördüncü katı ise milât yıllarına rastlamaktadır. Tarihçiler<br />
genel olarak Orta Asya kavimlerinin kültürlerini Anav uygarlığı tabakalarına göre tarihlendirmeye ve<br />
iki binlerde bu tabakalarla karşılaştrmaga çalışırlar /.../ Bu dönemde dünyanın altın merkezi<br />
Altaylar’da görünmekte ve bu endüstriyi Proto-Türkler yürütmektedir." [12]<br />
Genel Türk Tarihi adlı eserde bu konuda şu satırlar vardır: “Anau’da bulunan kalıntılar,<br />
insanların ilk uygarlık aşamaları hakkında fikir edinebilmesi bakımından çok önemlidir. Gerçi burada<br />
yakılmış cesetleri kapsayan alt tabakanın üstünde bulunan yuvarlak, brakisefal kafatasları ile Türkmen<br />
el işlerinde görülen motiflere benzeyen keramik motifleriyle Anau kültürünü yapan halkın saf Türk<br />
olduğunu ispatlamak olasılığı yoktur. Ama bu kültürü bir Aryan eseri olarak değerlendirmeye de bu<br />
ögeler engel olmaktadır.” [13]<br />
Bu medeniyet hakkında elimizde olan en son bilgiler şöyledir: “13/05/2001 tarihli New York<br />
Times gazetesinde yer alan bir makaleye göre, Rus ve Amerikan arkeologları bugünkü Türkmenistan<br />
ve Özbekistan’da, zamanımızdan 4.000 yıl önce yaşamış bir medeniyetin kalıntılarını bulmuşlardır.<br />
Aşağıdaki bilgiler bu makaleden alınmıştır. Araştırmayı yürüten arkeologlara göre, bu bölgedeki<br />
insanlar, bir Tatlıgöl (oasis) çevresinde kerpiçten yapılmış binalardan oluşan yerleşim merkezleri<br />
kurmuşlardır. Bu medeniyetin insanları koyun ve keçi beslemişler, kanallarla sulamalı ziraat<br />
yapmışlar, tarlalarda buğday ve arpa yetiştirmişlerdir. Onların bronz baltaları, mükemmel seramikleri,<br />
mermer ve kemik oymaları, altın ve değerli taşlardan süs eşyaları varmış. Elit sınıfa mensup insanların<br />
mezarlarına lüks eşyalar bırakmışlardır.<br />
Pensilvanya Üniversitesi Eski Asya Dilleri uzmanı Mair’e göre bölgede yeni keşfedilen bu<br />
yüksek medeniyet; Eski Çağ Asyası’nın kültür ve ticaret yolu üzerindeki çok büyük bir boşluğu tam<br />
olarak doldurmuştur. Bu buluşla eskiden sanıldığı gibi, Asya halkının M. Ö. 4000 yıllarında<br />
birbirlerinden ve dünyanın diğer yerlerinden kopuk, ayrışık (izole) halklar olmadığı ortaya çıkmıştır.<br />
Yeni keşfedilmiş olan bu medeniyete ait, batıda Annau’dan (Anav, Anau) doğuda Özbekistan’a, hatta<br />
Afganistan’ın kuzeyine kadar uzanan Kara Kum gölü boyunca, düzinelerce yerleşim harabeleri<br />
bulunmuştur. Bu saha 300-400 mil uzunluğunda ve 50 mil kadar genişliğindedir. Bu insanların kim<br />
oldukları, nereden ve kendilerine ne isim verdikleri henüz bilinmemektedir. Bu nedenle arkeologlar bu<br />
medeniyete bulunduğu bölgeleri dıkkate alarak Bacteria Margiana Archaeology Complex; ismini<br />
vermişler ve kısa olarak BMAC ismini vermişlerdir” [14]<br />
Bugüne kadar gün yüzüne çıkan gerçeklere göre, Türkmen toprağı dünya uygarlığının en eski<br />
kaynaklarındandır. Bu ilginç medeniyeti türetenlerin ise Türkmenlerin ataları olduğunu gösteren ve<br />
gün geçtikçe artan bilimsel çalışmalar ortaya çıkmaktadır.<br />
III. Türkmenlerin Ataları ile Sümerler<br />
ve<br />
Eski Türkmenistan ile Mezopotamya İlişkileri