31.08.2013 Views

Begmyrat Gerey - Turuz.info

Begmyrat Gerey - Turuz.info

Begmyrat Gerey - Turuz.info

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Tanrı Kara Han, yalnızlığını gidersin, kendisiyle sularda yüzsün, boşlukta kendisiyle uçsun<br />

diye, kendine benzer “Kişi”yi yarattı. Tanrı da yaratma isteğini uyandıran bir kadındı, Ak Ana’ydı.<br />

Yaratanla yaratılan, biri ak biri kara, birlikte uçuyor, birlikte yüzüyorlardı. Kişi, Tanrı’dan daha<br />

yükseklerde uçmak istiyordu. Tanrı, Kişi’nin içinden geçenleri biliyor, kızıyordu buna. Kişi’nin uçma<br />

yeteneğini aldı. Sularda boğulmak üzereyken yalvardı Kişi: “Tanrım, bana üstünde durabileceğim bir<br />

yer yarat!” Tanrı Kara Han, “Yüksel!” diye buyurdu; Kişi’yi suların derinliklerinden yükselterek, bir<br />

yıldızın üstünde oturtarak boğulmaktan kurtardı. Tanrı Kara Han, uçmak kudretini kaybeden Kişi’nin<br />

yaşaması için yer yüzünü yaratmaya karar verdi. Suların ortasında sivri bir kaya yarattı.<br />

Kişi, bu sivri kaya üstünde otururken sıkılıyor, derin sulara bakarken gözleri kararıyor, sulara<br />

düşüp boğulmaktan korkuyor ürperiyordu. Tekrar Tanrı Kara Han’a yalvardı.: “Üzerinde rahat<br />

yaşayabileceğim daha geniş bir toprak yarat!” Tanrı, o zaman yeryüzünü yaratmaya karar verdi.<br />

“Suyun dibine dal, toprak çıkar” dedi. Kişi daldı; suların derinliğinden bir avuç toprak çıkardı. Tanrı<br />

Kara Han: “Saç toprağı suya!” dedi. Kişi, çıkardığı toprağı suyun yüzüne serpti. Tanrı: “Büyü!” dedi<br />

toprağa. Karalar, dümdüz, inişsiz, yokuşsuz ovalar büyüdükçe büyüdü. Kişi, kendisi için gizli bir<br />

dünya yapmak üzere bir parça toprağı ağzında saklıyordu. Tanrı Kara Han, bunu gördü: “Tükür!” diye<br />

emretmeseydi, Kişi boğulacaktı.<br />

Kişi’nin ağzından saçılan topraklar yeryüzünü çukurlarla, bataklıklarla, dereler, tepeler,<br />

dağlar, inişler, yokuşlarla sardı. Tanrı Kara Han, dünyayı böyle bırakamazdı; bitkilerle hayvanları da<br />

yarattı. Neler yapmaları, neler yapmamaları gerektiğini bildirdi. Kişi’ye ağzındaki toprak yüzünden<br />

kızmıştı; onu o “ışık evreni”nden kovdu: “Senin adın bundan sonra erlik (şeytan) olsun!” dedi. Kişi’yi<br />

yer altındaki karanlıklara sürdü; sonra bağışladı. Erlik yalnız mı kalsındı. Tanrı Kara Han, dokuz dallı<br />

bir ağacın her dalından dokuz cins insan yarattı. Erlik’e dedi ki: “Ben insanlara buyruğumu bildirdim.<br />

Neleri yapmaları, neleri yapmamaları gerektiğini biliyorlar. Git onları kendine çağır. Benim<br />

buyruklarımı dinleyenler benden, senin buyruklarını dinleyenler senden olsun!...” Şeytan, insanları<br />

kendisine çekmesini, kötülüklere sürüklemesini, Tanrı Kara Han aleyhine kışkırtmasını biliyor, onları<br />

Tanrı buyruğundan çıkarıyordu. Tanrı Kara Han buna kızdı, Erlik’i tekrar toprak altındaki karanlıklar<br />

dünyasının üçüncü katına sürdü; kendisi de göğün on yedinci katındaki nur âlemine çekildi.<br />

Yarattıklarını başıboş bırakmamak, onları doğru yola döndürmek, insanları Erlik’ten kurtarmak için<br />

bir meleğini gönderiyordu.<br />

Tanrı Kara Han’ın oturduğu nurlu âlemi gören Erlik, birçok yakarışlarla gökle yer arasında<br />

Tanrı katına benzer bir dünya yaratmayı başardı. Bu dünyanın kötülüklere saptığını gören Tanrı Kara<br />

Han, Erlik’in dünyasını yıkmak için “Mandişire”yi yeyüzüne musallat etti. Mandişire, korkunç gök<br />

gürültüleri, depremlerle kudretli mızrağıyla dünyayı darmadağın etti bıraktı. Tanrı Kara Han, Erlik’i<br />

dünyanın en alt katında, ışıktan, güneşten, ay ve yıldızlardan yoksun<br />

bıraktı.” [69]<br />

Bu konu ile ilgili pekçok mitoloji kitabında ve edebiyat tarihlerinde farklı örnekler de<br />

bulunabilir.<br />

İnsanın Tufan'dan sonra yaratılması konusunda eski şamanlığı muhafaza etmekte olan<br />

Altaylılar arasındaki bir mitte de şöyle denilmektedir: “Tufan'dan sonra ÜLKEN insanı yeniden<br />

yaratmaya karar verdi. Bir kırmızı fincanın içine bir gök renkli gül koydu. Kardeşi ERLİK bu gülün<br />

bir parçasını çaldı ve ondan bir insan yarattı. ÜLKEN bu işten incindi ve ona şöyle dedi: “Senin<br />

yarattıkların kara kayış kuşaklı ve kara olsunlar.” Sonra tekrar “benim yarattıklarım Doğu'ya senin<br />

yarattıkları Batıya gitsin.” dedi. ERLİK'in yarattığı insanlar deriden bir büyük davul yaptılar ve<br />

yeryüzünde ilk olarak şaman törenini kurdular.” [70]<br />

İşte dünyanın yaratılışı konusundaki mitlerde Türkistan'daki atalarımızın ve Mezopotamya'da<br />

Sümerlerin arasındaki varyantlarını gördük. Bunları karşılaştırdığımızda aralarında çok ilginç<br />

benzerlikler görüyoruz. Örneğin, onların ikisinde de başta dünyada sudan başka bir şey yok. Başka<br />

şeylerin hepsi sudan yaratılıyor. Tanrılar ile dev ya da şeytanların (iyi ile kötünün) aralarında devamlı<br />

bir mücadele sürüyor. Ve nihayet tanrıların galibiyeti ile sonuçlanıyor. İki varyantta da yaratılanların<br />

tanrıların cennetinden kovulmasının sebebi benzerdir. Yani, onların gururundan, tanrılar ile yarışmak<br />

istemelerinden kendilerine özel dünya yaratmak için yaptığı girişimlerden dolayıdır. İki varyantta da<br />

Tanrılar henüz insanlardan çok farklılaşmamış, insana benzer ancak insanüstü güçlerdir.<br />

Günümüzde tarihçiler için genellikle dinlerin, bu cümleden olarak, kutsal kitapların, Kitab-ı<br />

Mukaddes'in tahminen 3500 yıl önce yazılmaya başlanması, Hristiyan dininin de kökünün Doğuda<br />

olması kabul görünmektedir. Bu konuda NewYork uluslar arası Kitab-ı Mukaddes’i Öğretme Cemiyeti

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!