Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Destan hakkındaki tabletlerin birincisinde Gılgamış şöyle anlatılmaktadır: Onun görmediği<br />
hiçbir şey yoktur. Dünyanın bütün bilgeliklerini bilip torunlarına bırakan bir adamdır. Sırları görüp<br />
perdesini yırtan bu adamdır. Tufan’dan önce olayın haberini getirdi. Uzun yoldan gelip yorgun düştü<br />
amma çökmedi, bütün çektiklerini bir anıt taşına kazdı.” [106]<br />
Görüldüğü gibi bu destanda bizim halk destanlarımızı, masallarımızı hatırlatan yansımalar az<br />
değildir. Başka bir ifade ile, yukarıda bahar bayramında gördüğümüz gibi Gılgamış destanının izlerini<br />
de Türk mitolojisinde açıkca görebiliriz. Bu benzetmeleri aşağıdaki tertip ile göz önünde bulundurmak<br />
mümkündür.<br />
7.3. Gılgamış Destanı ve Akpamık Masalı<br />
Destanların oluşma süreçlerindeki pastoral hayat ve onların tasvir ettikleri dönem takriben<br />
aynıdır. İkisinde de halkın doğa ile ilişkisi de birdir. Bu ise bu destanların çok eski çağlarda türemiş<br />
olmalarını ispat etmektedir. Akpamık'ta asıl rolü kadınların oynaması M.Ö. 4 bin yıllarında<br />
Türkmenistan’daki sosyal ilişkilerde Anaerkil (Matriarkal) anlayışın hâkim olduğu döneme aittir. Bu<br />
dönemi daha iyi anayabilmek için Türkmen-Sovyet Tarihi’nin birinci cildinin 38-45. sayfalarına<br />
bakalım:<br />
Yukarıda görüldüğü gibi Türkmen mitolojisindeki Akpamık masalı, Sümer mitolojisindeki<br />
“Domuzi-In-anna” ve Gılgamış destanlarının üçünün de mazmununun temelini oluşturan mesele,<br />
insanlığın en önemli sorunu olan “yaşam ve ölüm” sorunudur. Üçünde de “dirilik ilacını” bulmak için<br />
büyük çaba gösterilir. Akpamık ve Domuzi-Inanna destanlarında hemen hemen aynı şekilde dirilik<br />
ilacı bulunarak yeniden dirilme gerçekleşir, ancak Gılgamış bu ilacı bulursa da onu kullanamadan<br />
kaybeder. Gılgamış ile Enkidu’un birleşerek “Hum-baba” adındaki bir Devi öldürmesi, Akpamığın 7<br />
kardeşinin “Kara Devi” öldürmeleri ile aynı olduğu halde, başka bir taraftan ise Dede Korkut<br />
destanındaki “Besed”in “Depegöz”ü öldürmesini yansıtmaktadır.<br />
7.4. Gılgamış ve Dede Korkut Destanları<br />
Bazı bilim adamlarının fikrine göre “Bu destanın yılın 12 ayına uygun olarak 12 bölümden<br />
ibaret olması, 12 bölümden oluşan “Dede Korkut” destanını, Gılgamış'ın tanrılara boyun eğmeyerek<br />
onlara karşı mücadele vermesi ise Dede Korkut destanındaki Azrail ile savaşa giren “Dirsehan”ın<br />
şahsiyetini hatırlatmaktadır.” [107]<br />
Gılgamış'ın kendi dostu Enkidu ile beraber, tanrıların onların karşısına gökten yere<br />
gönderdikleri “boğa” ile savaşarak onu öldürmesi, Dede Korkut destanının “Boğaç ve Dirsehan<br />
Oğlunun Boyu” bölümünde, Boğaçhan'ın kendi adını bir esrik boğa ile savaşarak onu öldürmekle<br />
almasını hatırlatıyor . [108]<br />
Yukarıda görüldüğü gibi Gılgamış’ın şahsiyetinin bir yönü de onun bazen başkalarına karşı<br />
acımasız davranması ve halkın üzerinde sert hakimiyet kurmasıdır. İnsanları çok çalıştırıyor ve ağır<br />
vergiler alıyordu. Hatta Uruk kentinin çevresine büyük Kale yaptırarak kuşatmıştı. Dede Korkut<br />
destanındaki “Deli Dumrul” da hemen aynı karakteri taşır. O da bir susuz kuru ırmağın üzerine köprü<br />
yaptırarak, her geçenden 30 ve geçmeyenden 40 akçe parayı zorla alır.<br />
Gılgamış’ın arkadaşı Enkidu ilk defa ormanlarda hayvanlarla yaşar ve sonra bir kadının<br />
vesilesi ile kente getirilir. Oruz gocanın oğlu Beset de ormanlarda aslanlar ile yaşar ve nihayet Dede<br />
Korkutun öğüdü ile Oğuzların arasına gelir. Gılgamış ve Deli Dumrul ikisi de ölümden çok korkar ve<br />
ondan kurtulmak için çare ararlar.<br />
7.5. Gılgamış ve Oğuzhan<br />
Veliyev, “Sümer kahramanı Gılgamış'ın annesi “Nin-Sun” tanrıça idi. Gıgamış'ın gövdesinin<br />
üçte ikisi tanrı, üçte biri ise insan etindendi, Oğuzhan’ın annesi de “Ayhan” adında bir tanrıça<br />
sayılırdı” demektedir. [109]<br />
7.6. Gılgamış ve Köroğlu<br />
Gılgamış destanının meydana gelişi, yani Sümerlerin arasında türemesi ve sonrası yüzyıllar<br />
devamında mükemmelleşmesi ve kuşakların dehası ile süslenerek güzelleşmesi, Köroğlu destanının<br />
türeme ve mükemmelleşme süreci ile benzerlikler göstermektedir. Bu konuda Bekmırad'ın<br />
Köroğlunun İzleri adlı eseri ilginçtir ve ilham vericidir. Bu eserinde o, Köroğlu'nun, Dede Korkut'un