31.08.2013 Views

Begmyrat Gerey - Turuz.info

Begmyrat Gerey - Turuz.info

Begmyrat Gerey - Turuz.info

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

5.1. Sümerlerde Bahar Bayramı (yeniden doğuş)<br />

“Mezopotamya’nın büyük kentlerinde hemen hemen her gün tanrılara kurban sunma töreni<br />

yapılıyordu. Et, tarım ürünleri, su, şarap vb. ziyafeti veriliyordu. Çeşitli kokular kullanılıyordu. Bu<br />

törenler sadece ruhanîler tarafından yönetiliyordu, ancak gündelik törenlere sade insanlar ya<br />

katılamıyor, ya da çok az katılabiliyordu. Ancak bunun aksine her yılda ya da belli aylarda kutlanan<br />

bayramlara tüm sade insanlar da büyük coşku ile katılarak dinî törenlerini de yapıyorlardı. Bu<br />

bayramların en önemlisi ise ilkbaharın başında kutlanan bahar bayramı idi. Şenlikler gün boyunca<br />

devam ediyordu. Onun en önemli ve ilginç fırsatları kutsal düğün idi Bu düğün Kitab-ı Mukaddes’te<br />

TAMMUZ diye adı geçen Uruk kentinin hakanlarından olan Domuzi’nin rolünü oynayan hakan ile<br />

İN-ANNA’nın rolunü yerine getiren yüce ruhanî kadının beraberce ortaya çıkmasıyla sahneleştiriyor.<br />

Gerçekte bu düğün töreninde yani DOMUZİ ile Uruk kentinin koruyucu tanrıçası İN-ANNA’nın<br />

kutsal düğünlerinin yıllık tekrarında iki temenni vardı. Birincisi, yurtta bolluk ve bereketin temin<br />

olmasından, ikincisi ise kentin hakanına tanrıçanın kocası makamında uzun ömür verilmesinden emin<br />

olmaktı.” [81]<br />

Ünlü Türk Sümerolog’u Çığ’ın çok değerli eserlerinde bu konuda etraflı bilgiler<br />

bulunmaktadır. Bu eserlerden alınan, Ludingirra adlı bir Sümer şair ve öğretmeninin bu konuda<br />

yazdığı öyküsünün parçalarına göz atalım: “Çocukluğuma ait ilk anımsadığım olay, korkunç bir<br />

kalabalık ile Tapınağa koştuğumuz. Herkes büyük bir sevinç içinde Tanrıçamız ile Tanrımız evlenecek<br />

diye birbirini kutluyordu. Bunun ne demek olduğunu bir türlü anlayamıyordum... Neler göreceğimi<br />

merakla bekliyordum. Nihayet büyük bir alana geldik. Karşıda, göğe kavuşacakmış gibi yükselen<br />

“zigguratı”(basamaklı kule) ile yeni yapılmış gibi pırıl pırıl parlayan E-KUR Tapınağı göründü.<br />

Yaptığım araştırmaya göre bu bayramın başlangıcı, biz Sümerlere dayanıyormuş. Öyküsü şöyle:<br />

Sevgili Tanrıçamız Inanna bilbad (venüs) yıldızından gelmiş veya onunla bir ilişkisi varmış.<br />

Biz o yıldızı çok çok sıcak olarak biliyoruz.. İnancımıza, yıldızın Tanrıçamıza büyük bir ateşlilik ve<br />

cinsel güç veriyormuş. Bu yüzden ona “Aşk Tanrıçası” adı verilmiş.<br />

Tanrıçamız günlerden bir gün yeraltı kraliçesi olan kız kardeşi Ereşkigal’ı görmek için yeraltına<br />

gitmeye kalkar. Galiba asıl amacı yeraltı kraliçeliğini de ele geçirmekti. O, yeraltına gidenin bir daha<br />

çıkmayacağını biliyor, ama kendisi bir Tanrıça, kardeşi de oranın kraliçesi olduğuna göre<br />

çıkabileceğini umut ediyor. Fakat yine de veziri Tanrıça Ninşubur’a, “Eğer üç gün içinde yeraltından<br />

çıkmazsam, Tanrılarımızın toplantısına git ve beni kurtarmaları için rica et!” diyor...<br />

Kardeşi onu görünce büyük bir kızgınlıkla, “Niçin geldin buraya? Bilmiyor musun buraya<br />

gelen bir daha çıkamaz” diye acı bir bakışla bakar bakmaz Tanrıçamız, çiviye asılı ceset gibi kaskatı<br />

oluveriyor. Aradan üç gün üç gece geçiyor; veziri bekleyedursun, ne gelen var ne giden! O hemen<br />

Tanrılar Meclisine koşar, Tanrılara birer birer yalvarır; hiçbiri aldırış etmez. Hatta babamız Enlil, onun<br />

büyükbabası olduğu halde “Gitmese idi, ne işi vardı orada?” der, yardım etmeye hiç yanaşmaz. İyi ki,<br />

bizim bilgelik Tanrımız Enki var. O hemen Kurgarra ve Kalaturra adlı iki cini yaratır, ellerine yaşam<br />

suyunu, yaşam yiyeceğini vererek yeraltına gönderir. Onlar Tanrıçanın üzerine ellerindekini serper<br />

serpmez, Tanrıça dirilir ve hemen yeraltından çıkmak için davranır. “Dur hele, buradan böyle kolay<br />

çıkılmaz, yerine birini bırakman gerek” der oradakiler. Hemen kimi bırakacak Tanrıça! “Ancak<br />

yeryüzüne gidince birini gönderebilirim” der. Tanrıça, yanında korkunç görünüşlü yeraltı cinleriyle<br />

yeryüzüne çıkar ve yerine gönderecek birini aramak için kent kent dolaşmaya başlar. Her gittiği kentte<br />

Tanrıları, Tanrıçalarının yok oluşuna üzülmüş, çuval giysiler içinde bulur ve hiç birini vermeye<br />

kıymaz.<br />

En sonunda kocası Dumuzi’nin oturduğu Kullab kentine gelir. Bir de ne görün, kocası en<br />

güzel ve görkemli elbiselerini giymiş, başına tacını koymuş, tahtına kurulmuş oturuyor; umurunda<br />

değil karısının yok oluşu! Tanrıçamız, onu öyle görünce o kadar kızar ve sinirlenir ki, hırsından “Alın<br />

bunu, benim yerime yeraltına götürün” der. Onlar da Dumuzi’yi yaka paça sürükleyerek yeraltına<br />

götürürler...<br />

Buna çok üzülen (Dumuzi’nin) kız kardeşi Tanrıçamız Geştinanna, Tanrılar meclisine<br />

başvurarak “Ne olur kardeşimin yerine beni göndersin yeraltına” diye yakarmış. Fakat Tanrıçamız<br />

Inanna, kocasının yaptığı saygısızlığın ve acımasızlığın cezasız kalmasına gönlü razı olmadığından<br />

hemen ona karşı çıkmış. Onun üzerine Geştinanna, “Öyle ise yılın yarısını ben yeraltında geçireyim,<br />

diger yarısını da kardeşim geçirsin” demiş. Çok kızgın olmasına karşın kocasının bütün bir yıl<br />

boyunca yeraltında kalmasını istemeyen Tanrıçamız bu öneriyi uygun görüp Tanrılar Meclisine kabul<br />

ettirmiş. O olaydan sonra Tanrımız Dumuzi, kış aylarını yeraltında geçirdikten sonra, yaz

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!