You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Hermann Müller-Karpe. Handbuch Der Vorgeschichte II, 1968 München, Tafel. 88<br />
7. Edebiyat ve Folklor Benzerlikleri<br />
Sümerlerin edebiyatı yukarıda da belirlediğimiz gibi genelde din ile sıkı sıkıya bağlıdır. Bu<br />
edebiyatın başında ise tanınmış “Gılgamış Destanı” duruyor. Ondan başka da DOMUZİ ile İN-<br />
ANNA’nın arasındaki ilişkiden ortaya çıkmış lirik şiirler, karşılıklı söylenen koşuklar ve hitap<br />
mektupları gibi usüller ve tarzları da vardır. Bu metinlerde de Türk halklarının edebiyatına, özellikle<br />
onların çok zengin folkloruna benzerlikleri, hatta aynılıkları görüyoruz. Üstelik, bilim adamlarının<br />
Sümer dilinin karakterini günümüzdeki dillerin hepsinden fazla Ural-Altay dillerine yakın ve<br />
bazılarının ise bu dile ait olduğunun altını çizmelerini dikkate alarak edebiyat bilimcilerinin bazıları<br />
“Türk Edebiyatı” tarihini Sümer edebiyatı ile başlatmayı uygun görüyorlar. Örneğin, yukarıda adı<br />
geçen “Türk Edebiyatı Tarihi” adlı ilmi eser “Gılgamış Destanı” ile başlanıyor. Türk bilim adamı<br />
Hilmi Ziya Ülken bu konuda şöyle yazıyor: “..... bazı tarihçilerin tahmin etmelerine göre eğer<br />
Sümerler bir Türk kavimi ise, o zaman dünyanın en eski destanının da bir Türk destanı olmuş olması<br />
kesin olacaktır.” [102]<br />
Şimdi Sümer edebiyatının bazı temalarının mazmununa ve onlardan birkaç parçanın<br />
tercümesine bakalım:<br />
7.1. Gılgamış Destanı ve Eski Türk Edebiyatı İle<br />
Karşılaştırılması<br />
Bilim adamları Gılgamış Destanı’nın, dünyanın en eski ve en güzel destanlarından biri<br />
olduğunun altını çiziyorlar. Bu destandan ilham alınarak ve onun güçlü etkisi altında dünyanın bir çok<br />
ülkesinde ve çeşitli ulusları arasında çeşitli destanlar yaratılmıştır. Bu konuda Kramer şunları yazıyor:<br />
“Gılgamış (Bilgamiş) “Uruk” kentinin ünlü hakanlarından birisi olmuştur. Onun hükmettiği<br />
dönem M.Ö. XXVII. yüzyıldır. Sonraları çok sayıda mitler türemiş ve onun adı ile ortaya çıkmıştır. O,<br />
yüzyıllar boyunca yalnız Mezopotamya'nın “yarım tanrısı” ve saygı gösterilmiş millî kahramanı<br />
olmayıp belki de, bütün eski dünyanın tarihi kahramanlarının arasında en büyük şahsiyetlerden<br />
birisidir. Yüzyıllar boyu onun savaşları, vahşi hayvanların ve insan üstü güçlerin karşısında<br />
sürdürdüğü mücadeleleri, bunun gibi de sonsuz yaşamın (ebedî dirilik) sırrını bulmak uğrundaki<br />
arayışları, Sümerlerin, Akkadların, Hititlerin ve Yakın Doğunun diğer kavimleri arasında destan olarak<br />
dilden dile geçip gelmiştir. Yunan kahramanı “Herakles”in türemesine de onun örnek olmuş olması<br />
mümkündür.” [103]<br />
Kramer başka bir eserinde Gılgamış'ın şahsiyetini şöyle tasvir ediyor: “Metnin bu iki<br />
bölümünde, Gılgamış bir cesaretli kahraman, savaşçı önder, korkarak bağıran çocuk, zeki danışman,<br />
adaletli hakan ve ölümden korkan fâni insan görünüşlerinde ortaya çıkıyor.” [104]<br />
Başka bir rivayete göre Gılgamış 120 yıl yaşadıktan sonra vefat belki halk arasındaki<br />
masallardan ve rivayetlerden alınarak dizilmiştir. O, poema (uzun şiir) görünüşünde olarak, her biri<br />
müstakil güzel şiirden ibaret 12 levhadan dizilmiştir.etmiştir. Gövdesinin üçte ikisi tanrı ve kalan<br />
bölümüyle insandı. Bu destan Sümerlerden sonraki dönemlerde form ve mazmun açısından değişiyor.<br />
Bu destanın kökü, belli bir dinî metin olmayıp<br />
7.2. Destanın Mazmunu<br />
Büyük Sümer destanının kahramanı Gılgamış, Uruk ülkesinin kralıydı. Anası tanrıça Ninsun'dur.<br />
Kendi vücudunun üçte ikisi tanrı, üçte biri insan etinden idi. İdaresindeki insanları çok<br />
çalıştırmış, onlara ağır vergiler koymuştu. Uruklular bundan çok bunaldı. Gılgamış'ı önleyecek,<br />
kendilerini onun elinden kurtaracak birini yaratmalarını tanrılardan yalvardılar. Tanrılar bu isteği<br />
kabullenerek tanrıça Aruru'ya; Gılgamış'a bir rakip yaratmasını emrettiler. Aruru tanrıların dediklerini<br />
yapmak için, yaratacağı rakibin nasıl olacağını epeyce düşündü. Sonra bir parça çamur aldı, tanrı En<br />
Urta'ya benzeyen bir erkek yaptı. İsmini de Enkidu koydu. Enkidu ormanlarda yaşar, hayvanlarla<br />
düşer kalkardı. Bir gün onu bir avcı gördü, korktu. Dönerek babasına anlattı. Babasının tavsiyesi<br />
üzerine, Enkidu'yu kendine bağlayacak bir kadını ormana gönderdiler. Enkidu kadını gördü, yaklaştı.<br />
Kadın onu kandırarak hayvanlardan ayırdı, şehre getirdi. Enkidu önce Uruk kahramanı Gılgamış ile<br />
kavga etti. Nihayet Gılgamış üstün geldi. Bundan sonra dost oldular.