31.08.2013 Views

Begmyrat Gerey - Turuz.info

Begmyrat Gerey - Turuz.info

Begmyrat Gerey - Turuz.info

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yansıtan “porhan” (Kutub) hastayı kara cinlerden kurtarmak için şaşırtıcı hareketler yaparak, özel<br />

dualar okur, hatta elindeki kamçı ile onları evden kovardı.<br />

Yukarıda izah ettiğimiz gibi eski Türkler kendi tanrılarına “han” lâkabını veriyorlardı. Aslında<br />

belki de onlar diri iken kutsallık seviyesine yükselen hürmetli “hanlar” olmuşlardır. Sümerlerde de<br />

aynı durumun oluştuğu konusunda Kramer şöyle yazıyor: “Sümerlerin diğer zikir etmeye lâyık<br />

kralları da URUK sarayında MESGİ AGGAŞER’in yolunu devam ettiriyorlar. Onlardan bazıları kendi<br />

halkının üzerinde öyle derin bir etki bırakıyor ki, öldüklerinden sonra bir tanrı derecesinde hürmet<br />

görüyorlar. Onların arasında DUMUZİ adında birisi, üretim ve bereketi açan (cömertlik eden) tanrı<br />

derecesinde Mezopotamya'nın tanrılar dünyasında en önemlilerinden sayılmıştır. Belki de onun<br />

“Kült”ü Yakın-Doğunun diğer kavimlerinin dinlerine de etki etmiştir. Örneğin, Yahudiler onu<br />

“Temmuz” adıyla tanıyorlar. İbranî takvimlerinin bir ayı günümüze kadar “Dumuzis” adını<br />

taşımaktadır ki bu Samilerin “Tammus” adıdır.” [59]<br />

Biz burada Hakanların tanrılaşmasını açıkça görüyuruz. DUMUZI’nin adına gelince,<br />

Türkmenlerde de üç ay yaz mevsimine “Tomus” denilir. Sümerlerde de Haziran-Temmuz ayları<br />

dönemine domuzi denir, yine Türkiye’de de Temmuz kelimesi ay adı olarak kullanılmaktadır. Burada<br />

en eski Türklerde de Sümerlerdeki gibi hakanların tanrılaşmasından bir örneğe dikkati çekiyoruz:<br />

“Eski Türkler’in Şamanizm öncesindeki dini “Gök-Tanrı Dini” idi. Burada göğün kendisi değil, göğün<br />

simgelediği kutsallık ön plandaydı. Yani göğün kendisine tapılmıyordu. “Ruhsal Yönetici<br />

Mekanizma”ya da bir başka ifadeyle “Kozmik Hiyerarşi” fikri “Gök-Tanrı dini”nin özünü<br />

oluştuyordu. Hunlar’da “Tengri” yani Tanrı sözcüğüne karşılık geliyordu. Birbirlerine komşu olan iki<br />

ulusun benzer sözcük kullanmaları son derece doğaldır. Yine benzer bir şekilde hem Çinliler’in<br />

İmparatorlar’ı, hem de Hunlar’ın Kağanlar’ı “Tanrı’nın Oğulları” olarak nitelendirilmekteydi. Türk<br />

Mitolojisi’ni oluşturan çeşitli ögelerden de rahatlıkla anlaşılabileceği gibi, Türk Kağanları’nın Göksel<br />

irtibatları bulunmaktaydı. Bu nedenle de gerek mitolojik Türk Kahramanları, gerekse de tarihte<br />

yaşadığı bilinen Kağanlar “Tanrı’nın Elçisi” olarak nitelendirilmekteydi.” [60]<br />

“Mao-Tun (Mete) (İ. Ö. 209-174) un başkanlığında, atlı göçebe bir uygarlığa sahip olan ve<br />

biraz tarımla uğraşan Hsiung-Nu’ların Çin’e egemen olmak istemelerinin nedeni, uyruklar arasında<br />

elden geldiği kadar fazla köylü olarak besin sorununu sürekli bir şekilde çözümleme isteğidir.<br />

Böylelikle ticaret ve yağmacılık gereksiz olacaktır. Bu yüzden, Çin’e egemen olabilmek için Hsiung-<br />

Nuların hakanı da göğün oğlu olarak görünmek zorunda kalarak Çin İmparatoru gibi Tengri Kutu<br />

(göğün oğlu) adını almıştır. Mao-Tun döneminde büyük bir güç hâline gelen Hunlar onun ölümünden<br />

sonra parçalanmışlardır. Çin kaynaklarına göre, çoğunluğu büyük bir şef çevresinde birleşmiş bir<br />

kabileler konfederasyonu şeklinde kurulmuş olan büyük step imparatorluklarının başlarına önceleri<br />

“shan-yû” denilmişti, M. Ö. 3. yüzyılda “Tengri Kut”, daha sonra da “Kagan” adı verilmiştir.” [61]<br />

“Mete Çin hakanlarına gönderdiği mektuplarda kendisini gök ile yerin doğurup ve gün ile ayın<br />

tahta çıkardığı Hunların “Büyük Tanrı Kutu” diye tanıtıyor.” [62]<br />

Krallar ile tanrıların arasındaki ilişkilerin Mezopotamya'da ve Mısır'da birbirine tam aykırı<br />

durumda olduklarını ;Geis; şöyle izah ediyor: “Mezopotamya'da krallar, kral-din adamı (EN) yerinde,<br />

tanrıların yeryüzündeki en üst derecedeki vekili ve temsilcisidir. Ancak Mısır'da bunun tersine krallar,<br />

şahsîleşmiş (maddîleşmiş) tanrılar sayılıyor.” [63]<br />

Yukarıda gördüğümüz gibi hakan ve tanrı arasındaki ilişkiler eski Türklerde Sümerlerdeki gibi<br />

olmuştur. Ancak Sümerlerin komşusu olan Mısır'da bambaşka olması çok anlamlıdır diye<br />

düşünüyorum.<br />

4.3. Yaradılış Destanı<br />

Dünyanın ve insanın yaratılması, insanın cennetten kovulması konusunda Sümerler ile eski<br />

Türklerin arasında çok benzer ve bazen mutabık denebilecek inançlar vardır. Yaratılış destanının<br />

Sümerlerdeki birkaç varyantı şöyledir:<br />

1.Varyant : “Tatlı su sembolü olan AP-SU ile tuzlu su sembolu olan TİYAMAT adlı bir kadın<br />

devden gökler ve yer oluşur ve sonra ise gök tanrısı ANU, hava tanrısı EN-LİL ve deniz tanrısı EA<br />

türer. EN-Kİ’nin yarattığı bu üç tanrının da, günü, ayı ve yıldızları yarattıkları görülüyor.” [64]<br />

2. Varyant: “Eposta izah edildiğine göre, başlangıçta yalnız su genişliği vardı. APSU (tatlı su)<br />

ile TİYAMAT (deniz, tuzlu su) beraber evreni ve tanrıları yarattılar. Sonra APSU tanrıların karşısına<br />

çıkmayı kastetti. Her şeyden haberi olan EN-Kİ onu yok etti. Öfkelenen TİYAMAT, tanrıların<br />

karşısında mücadele etmeyi kendi üstlendi. Tanrıların hiçbirisinin onun karşısında duracak gücü

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!