Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Hayatın<br />
Öğrettikleri<br />
Kampanyalarımızı Daha Çok İnsanımıza Ulaştırmak İçin<br />
Daha Çok Çalışmak, Daha Çok Emek!<br />
"Amerika Defol Bu Vatan Bizim" kampanyası çerçevesinde,<br />
başta Amerika'nın askeri üsleri olmak üzere,<br />
birçok emperyalist şirket teşhir edildi, basın açıklamalarının<br />
yapıldığı geniş ve kitlesel bir eylemlilik süreci<br />
yaşandı.<br />
Bu kampanya dahilinde "İncirlik Üssü Kapatılsın"<br />
sloganıyla bir imza kampanyası da başlatıldı ve İncirlik<br />
üssü önünde yapılacak eylem için birçok şehre de uğranacak<br />
şekilde yola çıkıldı. İstanbul'dan başlayan yolculuğumuz<br />
önce Kocaeli, sonra Bursa, oradan Eskişehir,<br />
Ankara ve en son olarak da Adana'ya kadar devam etti.<br />
Böyle bir yolculuktu ve oldukça coşkulu, öğretici<br />
geçmişti. Gittiğimiz her ilde İncirlik Üssü'nü teşhir eden<br />
bildiriler dağıtılıyor, halka bu konu hakkında bilgiler<br />
veriyorduk.<br />
O illerden biri de Eskişehir'di. Eskişehir'e sabah<br />
erken saatlerde indik... Görevli arkadaşlar ve avukatlar,<br />
şehir içinde yapacağımız yürüyüşe engel olmak isteyen<br />
polislerle sert geçen bir tartışmaya girmişlerdi. Haliyle<br />
zaferle ayrılan yine biz olduk. Kortej oluşturuldu,<br />
yürüyüş başlamıştı. Ben görevli olduğum için kortejin<br />
yanında yürüyordum. Şehir merkezi içindeki yürüyüşümüz<br />
coşkuyla atılan sloganlar, yapılan kuşlamalar ve dağıtılan<br />
bildirilerle de halka orada olma nedenimizi anlatıyorduk.<br />
Yanımdan geçen 45-50 yaşlarındaki bir abla, bana bu<br />
yürüyüşün neden yapıldığını sordu. Ben de "İncirlik<br />
Üssü'nün kapatılması için, Amerika'nın ülkemizden<br />
defolması için" dedim; abla İncirlik Üssü’nü protesto<br />
ettiğimizi söyleyince bizi taktir eden sözler söyledi.<br />
Ancak şu da bir gerçekti ki, bizimle karşılaşmasaydı bu<br />
kampanyadan haberi olmayacaktı. Bizim bu kampanyayla<br />
milyonlara ulaşma hedefimiz vardı. Sonuç itibariyle<br />
örnek bir kampanyaydı. Yüzlerce eylem, yüz binlerce<br />
bildiri, milyonlarca kuşlama yapıldı. Anadolu’nun birçok<br />
yerinde onlarca imza masaları açmış, kapı kapı dolaşmış,<br />
yüz binlerce imza toplamıştık. Yine de buna rağmen<br />
ulaşamadığımız milyonlarca insan vardı.<br />
Demekki, ne kadar çok çalışma yaparsak yapalım,<br />
daha çok insanımıza ulaşmak için yaptığımız hiçbir işi<br />
yeterli görmemeliyiz. Daha çok eylem, daha çok imza,<br />
daha çok kapı çalmak... daha çok çalışmak...<br />
saygı gösterir. Ömer, iktidarının üzerinden<br />
10 yıl geçtikten sonra bir suikastçı<br />
tarafından namaz kılarken öldürülür.<br />
Hilafet yine sorun olur. Ali'ye<br />
karşı olanlar Osman'ı aday gösterirler.<br />
Bu kez seçimlerde bir takım oyunlar<br />
çevrildiği iddia edilmektedir. Çevrilen<br />
oyunlar, ortaya çıkar ve iş savaşa<br />
dökülür. Ancak Ali, yine araya girer<br />
ve savaşı önler. Osman'a karşı herhangi<br />
bir soğukluk göstermez. Osman'ın<br />
halifeliği 12 yıl sürer ve o da<br />
Ebubekir'in oğlu tarafından öldürülür.<br />
Ondan sonra herhangi bir aday çıkmaz<br />
ve Ali halife seçilir.<br />
Bunca olay ve ayak oyunları doğal<br />
ki, toplumda da yankısını bulur. Üst<br />
düzeyde yaşanan tartışmalar topluma<br />
yayılır. Yalan, riya ve dedikoduların<br />
sonu gelmez. Osman'ın halifeliği döneminde<br />
Suriye Valisi olan Muaviye,<br />
Osman'ın öldürülmesinden Ali'yi sorumlu<br />
tutarak ona karşı savaş ilan<br />
eder. Ali, çatışmalara son vermek<br />
için çalışsa da başarılı olamaz. Sonunda<br />
o da, namaz kıldığı bir gün<br />
camide suikastle öldürülür. Bu olay<br />
arkasından Muaviye, halifelik makamına<br />
oturur.<br />
Kendisinden sonra halifeliğe<br />
Ali'nin oğlu Hasan'ın gelmesi konusunda<br />
anlaşma yapar ancak sözünde<br />
durmaz ve onu zehirleterek öldürür.<br />
Oğlu Yezid'i aday gösterir. Ve bu süreçten<br />
sonra halifelik babadan oğula<br />
geçen bir kurum haline getirilir. Ali'nin<br />
taraftarları buna karşı çıkarlar. Ali'nin<br />
oğullarından Hüseyin'i çağırtarak halife<br />
seçeceklerini belirtirler. Ancak,<br />
Hüseyin ve yakınları Kerbela'da kuşatılır,<br />
günlerce susuz bırakılır ve<br />
toplam 72 kişi tümüyle kılıçtan geçirilip<br />
öldürülür. Bir tek Zeynel Abidin<br />
sağ kalır. O günden sonra işte bu<br />
olay tarihi bir önem kazanır.<br />
Aleviliğin de inanç olarak kökeni<br />
Hz. Ali felsefesi ve Kerbela’daki<br />
Oniki İmamlar’ın muduriyetini ve<br />
direnişini sahiplenmeye dayanır. Bu<br />
sahiplenmenin dışında Anadolu<br />
Aleviliğinin yine 12 İmamlar’ı sahiplenme<br />
üzerine kurulan Şii meshebi<br />
dahil İslamiyetteki diğer hiçbir mesheple<br />
benzerliği yoktur. İnanç, ibadet<br />
ve yaşam biçimlerinde belirleyici<br />
olan İslamiyet’in kuralları değil,<br />
Türkler’in İslamiyeti kabul etmeden<br />
önceki inanç, ibadet, gelenek ve göreneklerinin<br />
belirleyiciliği hakimdir.<br />
Onun için Alevi halkımız Müslüman<br />
olduklarını söylemekle birlikte,<br />
müslümanlığı da kapsayan farklı bir<br />
inanç olarak tanımlarlar Aleviliği.<br />
Bugün AKP iktidarı Alevi halkın<br />
müslüman olduklarını söylemelerini<br />
kullanarak “Müslümanlar’ın ibadet<br />
yeri cami!”dir diyerek Alevi halkı<br />
zorla camiye sokmaya çalışıyorlar.<br />
Osmanlı’dan bugüne her türlü zulme<br />
maruz kalan Alevi halkımızın inançlarını<br />
küstahça, saygısızca “Müslümanım<br />
diyorsan ibadetini gidip camide<br />
yapacaksın!” diyerek yok sayıyor.<br />
AKP zihniyeti onyıllardır<br />
zaten Alevi halkımıza “zındık”, “kafir”,<br />
“Kızılbaş” diyerek “katli vacip”<br />
ilan etmiştir. Bugün de açıktan<br />
Sunni inancını dayatıyor. Onyıllardır<br />
Alevi köylerine zorla cami yapılıyor.<br />
Okullarda seçmeli ders diye din derslerini<br />
dayatıyor. Eğitim sistemi Sünni<br />
din anlayışına göre gericileştiriyor<br />
ve İmam Hatiplere dönüştürüyor. Sadece<br />
Alevi halkımıza değil, tüm halkımıza<br />
dini, gerici bir eğitim sistemi<br />
dayatılıyor.<br />
<strong>MÜCADELEYİ</strong> <strong>BÜYÜTELİM</strong>!<br />
Sayı: 22 / 15 Temmuz 2012 33