22.11.2012 Views

peyami safa kitabi

peyami safa kitabi

peyami safa kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Celal Bayar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü<br />

kahramanı olan Nihat’ı, romanın sonuna kadar ezik, perişan, başkalarının<br />

yardımına muhtaç ve sosyal hayatta aciz olarak tanır. Burada yazarın, bu<br />

özelliklere sahip olan Nihat’ın gördükleri karşısında tepki vermeyip içinden<br />

isyan etmesi veya okuyucuda daha büyük bir tepki oluşturması için böyle bir<br />

karakteri seçmiş olduğu söylenebilir. Yine romanın sonuna doğru Nihat’ın yol<br />

kenarında tesadüfen rastladığı ve sanki ölmeye yatmış olan başka bir ihtiyat<br />

zabitine yardım etmesi ve onun da kendisine verilen bir yarım ekmekle tekrar<br />

hayata dönmesi de ancak böyle yorumlanırsa bir anlam kazanır. Aksi halde<br />

ortaya konan tabloyu aşırı abartılı olarak yorumlamak gerekir.<br />

Burada Nihat’ın gözüyle işlenen konu, harpte yaralanıp memleketine<br />

dönen bütün askerlerin psikolojisini yansıtması açısından da önemlidir. Bugün<br />

yurdumuzun terörle silahlı mücadele edilen bölgelerinde askerlik yaparken<br />

yaralanıp memleketine dönen askerlerde de bu psikolojiyi görmek mümkündür.<br />

Savaş sendromu da denilen bu hastalığın psikolojik bir rahatsızlık olduğu<br />

rahatlıkla söylenebilir. Bundan birkaç yıl önce gösterime giren Uğur Yücel’in<br />

yönettiği “Yazı Tura” isimli film de bizde bu konuyu işleyen tek film olması<br />

bakımından önemlidir.<br />

İsyan, Peyami Safa’nın romanlarının birçoğunda vazgeçemediği bir<br />

yaklaşım tarzıdır. Onun: “Yüz elli seneden beri roman, dizginini liberal nizamın<br />

kopardığı bu beşeri hayvanın (ya lnızlığa terk edilen ferdiyetin), seyisi olan<br />

cemiyete karşı isyanın mücadelelerini aksettirmektedir.” Biçiminde söylediği<br />

sözleri romanlarının genel yapısı hakkında bir fikir vermektedir. Bu noktadan<br />

bakılınca Mahşer romanı için yazarın cemiyete olan isyanının romanıdır demek<br />

herhalde abartı sayılmaz.<br />

Mahşer romanı, Çanakkale Savaşı’nda gazi olan Nihat’ın, vatanı uğruna<br />

verdiği mücadeleden sonra, İstanbul’a dönüşünde yaşadığı dramı anlatır. Nihat,<br />

umutla geldiği İstanbul’dan beklediğini bulamaz, bunun ardından yaşayacağı<br />

hayal kırıklığı, hayatta kalma çabası büyük bir isyana dönüşür ve Mahşer<br />

çizgisinde anlamlanır. Zaten yazarın amacı da okuyucuya sıcak gelen bir<br />

kahramana toplumun en olumsuz yanlarını gösterip, okuyucuyu isyan<br />

ettirmektir (Uslu 2009: 124).<br />

Nihat, Çanakkale Savaşı’nda gazi olmuştur, uzun yıllar cephede kalmış,<br />

vatanı için mücadele etmiştir. Bu açıdan bakıldığında, Nihat, Türk ruhunun<br />

temsilcisidir. Cephedeyken hayalini kurduğu tek yer İstanbul’dur, buraya<br />

geldiğinde bambaşka bir hayat yaşayacağını düşünür; çünkü o, gazidir; onlar<br />

için çarpışmıştır; bu yüzden fark edilip saygı görmelidir. Herkes onu anlayarak,<br />

Nihat’ın istikbali için yol açacaktır. Fakat Nihat, bunların hiçbirini bulamaz.<br />

İstanbul onun “gazi” oluşunu umursamaz.<br />

Nihat’ın asıl trajedisi buradan sonra başlayacaktır. Romanın ilk<br />

sayfasında, cephede hasretle beklediği İstanbul, kavuşulduktan sonra cefaya<br />

dönüşeceği sevgiliye benzeyecektir. “Nihat, vapurun İstanbul’a girişini görmek<br />

62

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!