12.07.2015 Views

19. Sayı; TURAN-SAM YAZ Sayısı, 2013

19. Sayı; TURAN-SAM YAZ Sayısı, 2013

19. Sayı; TURAN-SAM YAZ Sayısı, 2013

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

http://www.turansam.org*****<strong>TURAN</strong> Stratejik Araştirmalar Merkezi<strong>TURAN</strong> Center for Strategic Researches<strong>TURAN</strong>-<strong>SAM</strong> Uluslararası Bilimsel Hakemli Dergisi; p-ISSN: 1308-8041, e-ISSN: 1309-4033; Eylül <strong>2013</strong>, Cilt: 5/Yaz, Sayı: 19,<strong>TURAN</strong>-CSR International Scientific Peer-Reviewed Journal; p-ISSN: 1308-8041, e-ISSN: 1309-4033; September <strong>2013</strong>, Volume: 5/Summer,Issue: 19uşaú: 1. Ufak, küçük. 2. Çocuk. (M, TS),örnek: Òıredliàumda yaèni uşaķlıàumzamÀnında zÿr-ı ser-pençem var idi. (s. 267)utangan/ utanàan: Çok utangaç, sıkılgan. (M, TS), örnek: Òacil ãıfat-ı müşebbehe-dür,èilm bÀbıbından utangan yaèni şerm-sÀr dimekdür. (s. 51)uvaú devek/ tevek: Ufak tefek. (M, TS), örnek: Òurd òÀ-i muècemenüñ øammı verÀ’nuñ sükÿnıyla uvaú ve devek dimekdür. (s. 42)uvaú: Ufak, küçük, kırıntı. (M, TS), örnek: ZìrÀ uvaú ùaşdan ulu ùÀà gördüm. (s. 221)uyan, (oyan): Dizgin, gem, yular. (M, TS) örnek: èİnÀn èayn’uñ kesriyle uyandizgininedirler. (s. 44)uyundı, (uyundu): 1. Kendi başına hareket edemeyip başkasının reyine uyan. 2.Tufeyli, asalak. (TS), örne: Ùufeyl ùÀ’nuñ fetói ile kendi müstaúil daèvet olınmaúsuzınkimesneye tebeèiyyetle bir yere varana dirler, uyundı maènÀsına. (s. 50)üşmek: Üşmek, üşüşmek, toplanmak, delgiç ile delmek. (M, DLT), örnek: YÀnınamüşteri gelse yüzine bu úadar siñek üşmezdi diyen maènÀya siñeg üşürmiş. (s. 399)virmek: Göndermek. (M, TS), örnek: Bu meclis-i esrÀr-ı İlÀhìde bir nevè kimseye èaşķşarÀbı sÀàarını iósÀn ve ièùÀ iderler ki aña dÀrÿ-yı hÿşber ve devÀ-yı bì-hÿşi vireler. (s. 33)yaàır: 1. Hayvanların sırtında hâsıl olan yara. 2. Sırtı yaralı (hayvan). (M, TS), örnek:Püşt-rì˘ş vaãf-ı terkìbìdür arúası yaralı yaèni yaàırlı. (s. 223)yaban, (yeban): 1. Issız kır, ova, insandan hali yer. 2. Yabancı, yadırga. 3. Dışarı,başka memleket. (TS), örnek: Dìv şeyùÀn ve yaban Àdemi. (s. 502)yabana atmaú: Dikkate almamak, itibar etmemek, hiçe saymak, değer vermemek.(TS), örnek: Çıúarup yabana at şol köki kim diken getürür yaèni diken bitürür. (s. 496)yalabımaú: Parlamak, parıldamak, lemean etmek. (M, TS), örnek: Bi-tÀbet fièl-i muøÀriè-imüfred-i muòÀtab yaldırar ve yalabır dimekdür. (s. 573)yalañuz/yalıñız, (yalavuz, yalguz, yaluñuz): Yalnız. (M, TS), örnek: ÙÀhÀ ÚuréÀn’dayalañuz ùÀ ile yazılur ÙÀhÀ şeklinde. (s. 52)yaldıramaú, (yalabımaú): Parlamaú. (M, TS), örnek: Ve görünişde òÿr gibi ve güneşgibi çihresinden ve yüzinden nÿr yaldırardı. (s. 154)yalıñ yüzli: Saúalsız. Örnek: SÀde-rÿy vaãf-ı terkìbìdür, yalıñ yüzli maènÀsına yaèniãaúalsız. (s. 142)yalıñlandırmak: Alevlendirmek. (M, TS), örnek: Bir çerÀàı ki ùul èavrat yalıñlandurdıyaèni bir Àh Àteşini ki ol çekdi ve peydÀ eyledi çoú görmişsin òìùÀb-ı èÀmm ùarìúiyle ki olçerÀà bir şehri yaúdı ve yandurdı. (s. 75)yalınlanmak: Parlamak, ışıldamak, ışık saçmak, alevlenmek. (M, TS), örnek:Yalıñlandırmış olsun dimekdür yaèni rÿşen eylesün. (s. 75)yanbaşı, (yanbaşı aàrısı): 1. Kalça kemiğinin üst başı, uca. 2. Siyatik. (M, TS), örnek:49

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!