RöportajSayı: 324<strong>Yürüyüş</strong>5 Ağustos2012nek olarak Çorum katliamı konusundayapacaklarımızı kendi içimizde dernekçalışanlarıyla ve bazen de yaptığımızetkinliklerde gündeme taşıyarak,Çorum katliamı “Bir Alevikatliamı mı” yoksa farklı bir şekildetarif edilebilir mi? Nedenleri nelerdi,sonuçları nelerdi ve nasıl gerçekleştigibi sorulara cevap bulmaya çalıştık.Bu konuda bir bilinç yaratmak istedik.Çevremizde bulunan o günleri yaşamış,çatışmalarda bizzat bulunmuşinsanların anlatımlarını dinledik.Örneğin; dernek çalışanlarımızdanDursun Turna’nın babası, bu katliamdahayatını kaybettiği için onun bilgilerindenfaydalandık. Belirtmekte yararvar: Dursun Turna şu an bizimlebirlikte tutukludur. ‘80’li yıllardaÇorum’da o dönem politik etkinlikiçinde olan insanlarla görüştük. HüseyinAğabey (Teke) yine o dönemleriyaşamış bir insan. Onun anlatımlarınıdinledik. Kendisi de şimdi bizimlebirlikte tutuklanmıştır. O dönemleriaktif olarak yaşamış ve yıllarca hapisyatmış, bugün de dönemi anlatanaraştırmalarını bir kitapta toplayanGazi Eke’nin de görüşlerini dinledik.Bu aşamalardan sonra kafamızdakidüşünce katliamın yaşandığı 29 Mayıs’tan4 Temmuz’a kadar yayılacakçeşitli eylemler yapmayı programlıyorduk.Ancak sürekli devletin baskısı,saldırısı ve kuşatması altında kaldıkki malum sonuçta da tutuklandık. Düşüncelerimizihayata geçiremedik.Yaptığımız araştırma sonunda katliam,devrimcilerle faşistler arasındakiçatışmanın seyrini ve niteliğini değiştirmekamaçlı yapılmıştır. Kullanılanargümanlar “Kızılbaşlar camibombaladı” ve benzeri propagandaüzerinden hayata geçirildiği ve katledileninsanların neredeyse tümününAlevi olması (içlerinde Alevi dedesi,vahşice öldürülen çocuklar, hamilekadınlara dahi tecavüz, öldürme) itibariylebu katliam bir Alevi katliamıolarak, Çorum’da, örgütlü, birleşik,devrimci irade öncülüğünde oluşturulanve halkımızın katıldığı büyükbir halk direnişi var. Kurulan barikatlar,cezalandırmalar, nöbet sistemleri,erzak dağıtımının organizasyonutümüyle bu birleşik devrimciiradenin bir eseridir. Tüm bunlar biraraya konduğunda, Çorum’da yaşanandurum, en doğru şekilde telaffuzetmek gerekirse bu “Çorum katliamıve Çorum Halk Direnişi” şeklindeolmalıdır. Bu nedenle de bu halk direnişininözellikle unutturulmaya çalışıldığınıdüşünüyorum.Biz bu konuda ilk önce katliamınbaşladığı tarih olan 29 Mayıs tarihineyakın bir zamanda, Çorum katliamıve direnişi temalı bir konser yapmayıplanlıyorduk, konserde katliamdakaybettiğimiz insanların mezarlarınıyaptırmak için, bildiri, afiş, son günpanel yapacaktık. 4 Temmuz yanibitiş günü veya ona yakın, uygun birgünde de, bütün kurumlarla birlikteyapılacak bir yürüyüş düşünüyorduk.Bu yıl bunları yapmayı planlıyorduk.Ancak faşizm izin vermedi.İnanç özgürlüğüne gelince; bukonuda özel bir çalışma yapılmadıysada, genelde yaptığımız bütün eylemve etkinliklerimizde bu konuyu sürekliişledik, el ilanlarımızı, kitapçıklarımızıdağıttık.Zorunlu din derslerinin kaldırılmasıiçin eylemler yaptık. Bu eylemlerinhazırlık aşaması ve yapılmasısırasında saldırıya uğradık, gözaltınaalındık. Ben de daha eylem için elilanı dağıtırken bir arkadaşımla birliktegözaltına alındım. Eylem günüpolisin saldırısıyla gözaltına alındık.Memur olmamdan kaynaklı millieğitim müdürlüğü ve valilik yetkilileritarafından defalarca uyarıldım.Bir ilköğretim okulunun 3 tane 6.sınıf şubesi yani (6/a–6/b–6/c) şeklindeyaklaşık 100’den fazla öğrencinin,üstelik tüm öğrencilerin Alevi olduğubir okulda “Uygulamalı Eğitim Gezisi”adı altında çocukların toplucanamaza götürüleceğini bir velininbize başvurmasıyla öğrendik. O günvelinin yanında dernekten bir arkadaşgörevlendirdik. Arkadaş kameralı birtelefonla gitti. Alevi öğrencilere zorlanamaz kıldırılmasını kameraya çekenveli ve arkadaşım, türbanlı öğretmenve cami imamı tarafındantartaklanarak dışarı atılmışlar.Biz o hafta sonu iki ekip oluşturupo bölgeyi kapı kapı dolaştık, durumuanlattık. Velileri basın açıklaması eylemimizeçağırdık. Basın açıklamamızaöğrenci ve velilerden gelenlerve bir Alevi dedesinin katılımıyla,yaşananları halka ve basına yansıttık.Elimizdeki resimleri basına verdik.Öğrenci velileri de konuştu. Basınkonuya bir ölçüde yer verdi. Alevihalkın inançlarına bir saldırı ve asimileetme amaçlıydı. Bu konuda iktidarıteşhir edip, halkta bir duyarlılıkyaratmıştık.Devrimci Alevi Komitesi:Çalışmalarınız sırasında ne gibiengellerle ve baskılarlakarşılaştınız? Çorum halkınınyaptığınız çalışmalara yaklaşımınasıldı?Halil Top: Burada özellikle şunudemek isterim ki, derneğimiz bir temsilcilikolarak açılmıştı. Bir süre sonraşubeleşecektik kısa zaman da, sadecesemah, bağlama, tiyatro grubu gibikurslarımıza katılan öğrenci sayısı120 civarındaydı. Birçok eylem veetkinlik yaptık. Aşure, konser, piknik,panel, söyleşi, bu eylemlerimize yüzlerceinsan geldi. Hatta konserimizeo dönem PSAKD Genel başkanı vebazı yöneticilerimizde geldi. Yaklaşık1000 kişilik bir salon konseriydi.Bunun dışında Çorum özelindede, gerici ve iş birlikçi bir zihniyetinelinde olan Hacı Bektaş Vakfı enküçük bir destek ve sahiplenme göstermedi.Gözaltına alındık, işkencegördük arayıp geçmiş bile olsun demediler.Kurum olarak bir açıklamadahi yapmadılar. Yani biz sözde dostlarımızdanbüyük zorluk gördük.Diğer tarafı zaten devlet politikası…Saldırılar, gözaltılar, uyarılar,sivil polisler tarafından yapılan antipropagandalar… Her şeyi yaşadık.Ancak her şeye rağmen Çorumhalkının önemli bir kesiminin ısrarlayanımızda olmalarını da sağladı.Bu nedenle saldırıya uğradığımbu günlerde derneğimizi açabilecek,bir inisiyatif alabilecek insanlarımızınolduğunu biliyorum. Bu dostlara, bucanlara bu günlerde ihtiyacımız var.Tüm canları derneğimize ve inançlarımızasahip çıkma noktasında sorumlulukalmaya çağırıyorum.36ÖĞRETMENİMİZ, ÖNDERİMİZ, KOMUTANIMIZ
Ülkemizde GençlikGençlik Federasyonu’ndanDev-Genç'i Yaratan Halktır!Dev-Genç, tabanı aslen küçük burjuvaözellikler gösteren gençlik kitlesindenoluşur. Zamanla Dev-Genç’lilerdevrimcileşerek küçük burjuvayanlarını aşarlar.Küçük burjuva olmak ne demektir?Küçük burjuvalar, doğallığındaburjuva olmayan, burjuvaziye özenen,burjuvazinin ahlak anlayışından, giyimindenyaşam tarzından etkilenen,düzene karşı zaaflı insanlardır.Küçük burjuva yanlar nelerdir?Küsmek, alınmak, eleştiriye açıkolmamak, tüketim, tembellik ve disiplinsizlik.Ancak bu yanları yenen insanlardevrimcileşir. Küçük burjuvayanlarını ısrarla yenmeyenler devrimedeğil düzene hizmet eder. Halkın gündemini,sorunlarını bilmezler. Halktanbirisidirler, halkın içindedirler amahalktan kopuk, halka yabancı, burjuvaziyeözenti içinde yaşarlar. Dev-Genç’liler halktan kopuk olamazlar.Halkın sorunlarına çözüm üretirlerve halkı örgütleyip bilinçlendirirler.Küçük burjuva yanlar ancak eğitim vepratikle ezilir ve dönüştürülür. Dev-Genç’liler eylemlerde, işgallerde, grevlerde,yıkımlarda, direnişin ve halkınolduğu her mevzide varlardır. Dev-Genç’liler yaptıkları her şeyi halkiçin yapar halka her zaman sahip çıkarlarve bedel ödemekten korkmazlar.Boşuna dememişler Dev-Genç’lilervatanı sevmenin ustasıdırlar diye.Yıkımlarda Dev-Genç’liler halka birlikteen önde direnmişlerdir ve direneceklerdir.Dev-Genç’liler her zaman halkı örgütlemişve yönlendirmiştir. Coşkularıyla,devrime inancıyla, vatanlarınaolan sevgileriyle halka örnek olmuşlardırve olmaya devam edeceklerdir.Dev- Genç’li olmak bağımsız bir vataniçin mücadele etmektir. Yeni bir düzenhalktan kopuk değil halkla birliktekurulacaktır. Dev-Genç’liler buyüzden oldukları her yerde halkın sorunlarınıdinler ve sorunlara yönelik çözümüretir. Halka yaşam tarzlarıyla, değeranlayışlarıyla örneklerdir. Halkıhiçbir zaman hor görmezler. Her şeyinihalka borçludur. Bu bakış açısıylahareket eder.Dev-Genç'li olmak halkla bütünleşmekdemektir. Hiçbir zaman unutulmamalıdırki Dev-Genç'i yaratanhalktır.Uyuşturucu Satıcılarını, ÇeteleriMahallelerde Barındırmayacağız!Liselilerin Yozlaştırılmasına İzinVermeyeceğiz!Okulların tatile girmesiyle birlikte liselilerin çoğununhayatında bir boşluk oluştu. AKP bu boşluğu doldurmakiçin mahallelerde uyuşturucuyu, çeteleşmeyi ve hertürlü pisliği yaygınlaştırıyor. Amaçları düşünmeyen, sorgulamayan,boş şeylerle uğraşan, hakkını aramayan, muhalifolmayan bir liseli gençlik yaratmak. Uyuşturucu veyozlaştırma bir devlet politikasıdır. Polis özellikle uyuşturucupazarlayan satıcılarla işbirliği içindedir ve çetelerimahallelerde yaygınlaştırma çabası içindedir. Özelliklefeodal ilişkilerin, komşu ilişkilerinin iyi olduğu, Anadoludeğerlerini kaybetmeyen mahalle halkına azgıncasaldırmaktadır. Özellikle düzenin pisliğinden etkilenmeyenmahallelerde bu politikaları yaygınlaştırma çabasıiçindedirler. Liseliler boş zamanlarında mahallelerde gezerkençete ve uyuşturucu gerçeğiyle karşı karşıyadır. Liseligençlerin yozlaştırılmasına ve Anadolu kültüründenuzaklaştırılmalarına izin vermemeliyiz. Bizler liselilerekendi değerlerimizi, bu düzenin pisliğini, eğitim sitemindeadaletsizliği, anlatıp hakkını arayan bir liseli gençlik yaratmalıyız.Mahallelerde yozlaştırmaya karşı liselileri örgütleyipLiseli Dev-Genç çatısı altında toplayıp liselilerin kendimahallerini sahiplenmesini sağlamalıyız. Uyuşturucu satıcılarını,çeteleri mahallelerde barındırmayacağız. Liselilerinyozlaştırılmasına izin vermeyeceğiz.Vatanın Bağımsızlığını İstemekSuç DeğildirKocaeli’de “Füze Kalkanı Değil Demokratik Liselerİstiyoruz” pankartı açtıkları için 3 Aralık 2011 tarihindetutuklanan Gülşah Işıklı ve Meral Dönmez'in duruşması30 Temmuz'da görüldü. 8 aydır hukuksuz bir şekildetutuklu bulunan Işıklı ve Dönmez’in duruşmasının görüldüğüÇağlayan Adliyesi'nin önünde Dev-Genç’liler tarafındaneylem yapıldı. Arkadaşlarının serbest bırakılmasınıisteyen Dev-Genç'liler, yaşanan hukuksuzluğu teşhirettiler.Eylemde yapılan açıklamada; Gülşah ve Meral’in tutuklanmalarınınsebebinin ülkemizde Amerikan üsleri kurulmasına,paralı eğitime karşı mücadele etmeleri olduğuifade edildi.Yapılan açıklamanın ardından “Parasız Eğitim İstiyoruzAlacağız", "Füze Kalkanı Değil Tam Bağımsız Türkiyeİstiyoruz", "Gülşah ve Meral Serbest Bırakılsın","Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz", "Yaşasın Dev-Genç Yaşasın Dev-Genç’liler" sloganlarının atılmasıyla25 kişinin katıldığı eylem sona erdi.Dev-Genç’liler, Adliye önünde yaptıkları eylemin ardındanduruşmaya katıldılar. İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'ndegörülen duruşmada Meral Dönmez ile GülşahIşıklı’nın “Üzerlerine atılı suçları işledikleri hususundakuvvetli suç şüphesini gösteren olgular bulunması nedeniyle”tutukluluk hallerinin devamına karar verildi veduruşma 15 Ekim 2012 tarihine ertelendi.Sayı: 324<strong>Yürüyüş</strong>5 Ağustos2012<strong>ÖĞRETTİKLERİNLE</strong> <strong>KAVGAYI</strong> <strong>BÜYÜTÜYORUZ</strong>!37