Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm MücadelesindeYitirdiklerimiz11 Ağustos 17 AğustosSelami Kurnaz, 1964, Arsin-Trabzondoğumludur. Devrimci düşüncelerle 12Eylül öncesinde 14 yaşında tanıştı, 17yaşında mücadeleye katıldı. Cunta yıllarındatutsak düştü.1990’lı yıllardan itibaren mücadelesinidevrimci hareket saflarında sürdürdü.Selami KURNAZTrabzon ve İstanbul’da görevler üstlendi. 2001’de tutsakdüştü. Mücadele içinde son görevini bedenini ölümeyatırarak yerine getirdi.2000-2007 Ölüm Orucu direnişinin Gültekin KoçÖlüm Orucu Ekibi’nde görev üstlendi. 12 Ağustos2004’te bir Ölüm Orucu direnişçisi olarak ölümsüzleşti.Anıları MirasımızVehbi Melek’i bir yoldaşı anlatıyor:“Yoldaşlarımın GüveniniKazandıysam Ne Mutlu Bana”“Zaferden hiç kuşku duymadım. Çünkü zaferParti-Cephe geleneğidir. Doğru, haklı ve meşru olanbiziz. Bu yüzdendir ki daha direnişimize başlarkenKAZANMIŞTIK.”Osman OSMANAĞAOĞLU1972’de, Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesindedoğdu. Mücadeleye ilgisi lise yıllarındabaşladı, gençlik mücadelesi içinde birDev-Genç’li olarak yer aldı. 1993’te tutsakdüştü. 1996 Ölüm Orucu direnişinin birinciekibinde yer aldı. Direnişte kalıcı sağlık sorunlarıoluştu. 1999’da sağlık durumununİbrahim ERDOĞANağırlaşması nedeniyle tahliye edildi. Tedavisi için yurtdışınaçıkarıldı. 11 Ağustos 2001’de Atina’da tedavi gördüğühastanede elleri arkadan bağlı öldürülmüş olarak bulundu.Erdoğan ŞAKARKAYIPPERPA’da gerçekleştirilen katliama bağlıolarak Ağustos 1993’te gözaltına alındı veo zamandan beri kendisinden haber alınamadı.16–17 Nisan direnişinin yaşandığı günlerdi. Birliğimizemisafir olarak birisinin geleceği söylendi. Uzun süredir farklıbir yoldaş görmediğimiz için gelecek olan yoldaşı merakediyorduk. Randevuya beni gönderdiler. Buluşma saati geldiğindebaktım birisi bana gülümsüyor. Tanıyor muyum diyedikkat ettim, hayır, tanıdık bir sima değil. Ama bana nedengülümsediğini merak etmeye başlamıştım. O arada kalkıpyanıma gelip selam verdi. Kendisini tanıttı. Beklediğimiz yoldaştı.Bir süre sonra, “Beni tanıyıp da mı gülümsedin. Benseni daha önce hiç görmemiştim” dediğimde, “Hayır ben deseni ilk defa görüyorum. Ama sen içeri girince birisini arargibi dikkatlice etrafını kontrol ettin. Ama bunu öylesine acemiceyaptın ki anında fark edilecek bir durumdu. Buraya gelirkende en son A. sokağından geçtin. Yine etrafa belirgincebaktın. Ama biraz dikkatli olsaydın o sokaktaki bakkalınönündeki insanlardan birisinin ben olduğumu fark ederdin“deyince utandım. Bu kadar dikkatli bir yoldaşın yanında benimdikkatsizliğimin durumu. Bunu fark eden Vehbi yoldaş,“Bak yoldaşım, bizim yapacağımız bir hata son hatamız olur.Bunun da ne olduğunu biliyorsun. Yoldaşlarımızın şehit düşmesineneden oluruz. Buna da hakkımız yok değil mi?” cevabınıvermişti.Vehbi sanki içimi okumuş gibi, “Bak yoldaşım şimdi seniçinden diyeceksin, ne ukala birisi, gelmeden, daha doğrudürüst tanışmadan bir eksikliğimizi yüzümüze vurmaya başladı.Öyle değil, birbirimizi hiç görmesek de aslında birbirimiziçok iyi tanıyoruz. Hepimizin eksikliği birbirimizin benzeriaşağı-yukarı. Birbirimizi uyarmak, eleştirmek yoldaşlıkgörevimiz” demişti.Esprisi, konuşması, yaklaşımı yeni dersler veriyordu, eleştirileriniöyle bir dille yaklaşımla yapardı ki, kimsenin “itiraz”edecek hali kalmazdı. Bir yoldaşımız üsse aldığımız gazeteninişimize yarar bölümlerini kesmiş, ortaları kesilmişgazeteleri kahvaltı masasının üzerine sermişti. Buna ogüne kadar sakin görünüşlü Vehbi yoldaş tepki göstermiş,kızarak böyle bir yanlışı nasıl yapabildiğini, “Gazeteyikim keser. Arşiv yapan birisi keser. Herkes anlayabilirbunu. Sen bunu götürüp çöpe atacaksın değil mi?” diyekızmıştı.Vehbi yoldaş bir eylemden sonra yaralanmıştı. Eylembölgesi düşmanca kuşatılmış, çekileceği yere çekilememişti.Hemen bir ara sokağa girerek bir kapıyı çalmış, “Osmanabi burada mı?” diye sormuş. Kapıya çıkan kadın “Hayır,burada Osman diye biri oturmuyor. Ama 2 sokak aşağıdaOsman diye birisi var.” deyince Vehbi, “Ben onun inşaatındaçalışıyorum. Koluma çivi battı. Eczaneye gideceğimde, haber vereyim demiştim. Varsa bana bir bardak suverir misin” diye kadınla bir süre sohbet ederek polisin bölgedengeçeceği zamanı kazanmıştı. Üsse döndüğünde gülümseyerek“Yaralandım, bir leğen getirin de kanı boşaltalım”demişti. Biz gülerek “Geç dalganı“ deyince Vehbi “gerçektenyaralıyım” demişti. Yaralı olduğunu görünce bayağışaşırmıştık. Bize sakin olmamızı söylüyor, bizi teskin etmeyeçalışıyordu. Bu kadar sakin, soğukkanlı olabileceğini düşünemiyorduk.Vehbi yoldaşı bir süre için bir halk ilişkisine bırakmamızgerekmişti. Ama elimizde hazır bir ilişki yoktu. Bir tek evimizvar. O evin kadını da sürekli memnuniyetsizliğini dilegetiriyordu. Bunu Vehbi’ye anlatıp mecburen o eve götürdük.Birkaç gün sonra yanına uğradığımızda Vehbi’yievin iki çocuğu ile odada oyun oynarken bulduk. Evin kadınıbize neden sık gelmediğimizi soruyordu. Bizim için canınıverebileceğini söylüyor, eski yaklaşımları için özür üstüneözür diliyor. Vehbi, aile ile öyle bir kaynaşmış ki kadın“Ali artık benim kardeşim, bu evden birisi“ çocuklar ise“dayı, dayı“ diye yanından ayrılmıyorlar. Bir süre sonra evdenalıp götürdük. O eve her gidişimizde sürekli Vehbi’yisoruyorlardı. Kadın, “Devrimcileri asıl olarak Ali ile tanıdım“diyordu.Vehbi yoldaşın yaşamı şimdi Halk Kurtuluş Savaşçılarıiçin örnek oluyor. Kendi deyimiyle “Yoldaşlarımın bana
13 Ağustos 93’te İstanbulOkmeydanı’nda PER-PA iş merkezinde sorgusuzsualsiz infaz edildiler.Mehmet Salgın ve HakanKasa devrimci hare-Mehmet SALGIN Hakan KASAketin üyesi, Nebi Akyürekise taraftarıydı. Selma Çıtlakve Sabri Atılmış ise,devrimci hareketle hiçbirilişkisi olmayan, tek suçlarıo gün orada bulunmak olanNebi AKYÜREK Selma ÇITLAK halktan insanlardı.Mehmet Salgın, 1972 Dersim Mazgirtdoğumluydu. Kürt milliyetindendi.1991’de Devrimci Sol saflarına katıldı.Nurtepe’de mahalli çalışmalarda yeraldı.Sabri ATILMIŞHakan Kasa, 1975 Kars doğumluydu.İstanbul Alibeyköy’de büyüdü vedevrimci hareketle burada tanıştı. Son görevi milissavaşçılığıydı.OsmanOSMANAĞAOĞLUOsman Osmanaoğlu, aslen Artvin-Hopalı olup, 1957’de Karabük’te doğdu.1976’da örgütlü mücadeleye katıldı. İstanbulÜniversitesi’nde öğrenci iken, devrimcibir militan olarak mücadele içindeydi.Mahalli alan örgütlenmesinde görevliiken 1981’de tutsak düştü. Tahliye olduğundayeniden mücadeleye koştu. Çeşitli görevler üstlendive yeniden tutsak düştüğünde milis komutanıydı.Ölüm Orucu direnişçisi olarak şehit düştüğünde 44 yaşındaydı.Devrimciliği bir ömür boyu sürdürdü, onurlubir direnişte ölümsüzleşti.Ümraniye Hapishanesi’nde Ölüm Orucu direnişininbirinci ekibinde yer aldı. 19 Aralık katliamı sonrasındadirenişini Kandıra hücrelerinde sürdürdü. Tahliye edildiktensonra, direnişine kuşatma altındaki Armutlu’dadevam ederek 14 Ağustos 2001’de şehit düştü.Elif KARAMAN Aydın YILDIRIMdergisi dağıtımcısıydı.Elif Karaman,1981’de doğdu. Aslen Malatyalıolan Elif, İzmit doğumludur.İzmit DemokratikLise İçin MücadeleKomiteleri sorumlusu,aynı zamanda KurtuluşAydın Yıldırım, halkının mücadelesine gönül vermişbir devrimci, bir sanatçı adayıydı. Bağcılar’dakiKaranfiller Kültür Merkezi Müzik Topluluğu üyesiydiElif ve Aydın’ı 17 Ağustos 1999’da meydana gelenMarmara depreminde kaybettik.13 Ağustos 1992’de AnkaraMaltepe’de bulundukları evölüm mangaları tarafındankuşatıldı, faşizmin cellatlarınakarşı direnerek şehit düştüler.Onlar, adaletin olmadığı budüzende, halkın adaletinin uy-Vehbi MELEK Nurten ACARgulayıcılarıydılar.Nuri ASLANMetin KÖSEVehbi Melek, 1972 Dersim Hozat doğumludur. Kürt birişçi ailesinin çocuğu olan Vehbi ortaokul-lise yıllarındanitibaren devrimci mücadelenin bir parçası oldu ve şehitdüştü.Nurten Acar, 1965 Erzurum Hınıs doğumludur. Kürtbir ailenin kızı olan Nurten, devrimci mücadeleyle tanışmadanönce tüm yaşamı ev kadınlığıyla, evin işleriyle sınırlıydı.1989-90 yıllarında tanıştığı devrimci mücadele onuntüm yaşamını, kişiliğini değiştirdi. SDB savaşçısı olanadek, demokratik platformda, kadın örgütlenmesinde (DEM-KAD’da) faaliyet gösteren Nurten, ülkemiz kadınının mahkumedilmek istendiği “kader”e karşı mücadele etti.12 Ağustos 1980’de, Aybastı’daiki köy arasındaki çelişkilerindevrimcilerin müdahalesiyleçözülmesi sonucundadüzenlenen barış toplantısınagiderken, yolda geçirdikleritrafik kazasında kaybettik.13 Ağustos 1992’de AnkaraKüçükesat’ta bulundukları üskuşatıldı. Çatışarak ve devrimcihareketin direniş geleneğinisürdürerek şehit düştüler. Şehitdüşerken, umudun adını kanlarıyladuvara yazdılar.Arslan ARI Nurhayat BEYHANArslan Arı, 1963 Bursa Gemlik doğumludur.12 Eylül öncesinden beri mücadeleiçindeydi. 1991’de silahlı birliklerde görevalmıştı.Eyüphan Polat, 1966 Sivas, Zara doğumludur.Bir Kürt ailesinin çocuğuydu.Eyüphan POLAT1988 yılında devrimci mücadeleyle tanıştıktan sonra yaşamıbir bütün olarak kazanmak gerektiğini ve bunun içinyapılması gereken çok şey olduğunu gördükten sonra tümenerjisini yaşamı bütünüyle kazanma mücadelesine, devrimcimücadeleye verdi.Nurhayat Beyhan, 1969 doğumludur. İşçiydi Nurhayat,konfeksiyon atölyelerinde, tuğla fabrikalarında çalıştı.Emeğin, alın terinin ne olduğunu iyi bildiği gibi, dünyayısömürücülerden, zalimlerden kurtarıp, emeğin, alınterinin nasırlı ellerine verme mücadelesine atılırken, buyüzden en küçük bir tereddüt bile yaşamadı. Yaşamını, kişiliğinibu mücadelede buldu, tanıdı; sevgiyi, acıyı, saygıyı,sevinci, tüm gerçekliğiyle bu mücadelede yaşadı.