You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
MAKALE<br />
124<br />
bilmek de çok önemli. Bu noktada ebeveynlere<br />
ciddi bir sorumluluk düşüyor. Anne ve babalar<br />
doğru davranışlarıyla çocuğa örnek olarak ve<br />
evlatlarına sevgiyle yaklaşarak böyle bir değerler<br />
sisteminin oluşmasına katkı sağlayabilirler ki,<br />
geleneksel eğitimde bu yöntem daima önemli<br />
bir yer tutmuştur. Unutmamalıdır ki, birlikte<br />
oyun oynayarak bile çocuğun dünyasında iyiliğe<br />
büyük bir yer açmak mümkün. Böyle yetiştirilen<br />
çocukların, gün gelip birer yetişkin olduğunda<br />
toplum için büyük bir kazanıma dönüşeceklerine<br />
şüphe yok.<br />
Elbette ki kadın dediğimiz şey annelikten ibaret<br />
bir varlık değil. Günümüzde ve tarih boyunca<br />
her toplumda, birbirinden çok farklı pozisyonlarda<br />
görüyoruz kadınları. Bir avukat, bir doktor,<br />
bir STK temsilcisi, bir lider ya da bir garson, bir<br />
temizlikçi, bir çiçekçi… Yapılan iş ne olursa olsun<br />
daha fazla insanla temas etmek, daha fazla insanın<br />
ruhuna dokunmaya olanak tanıyor. Çalışma<br />
hayatına dâhil olan bir kadın mizacına yabancılaşmadığı<br />
sürece ve iyi bir mümin olmanın sorumluluğunu<br />
hissediyorsa elini değdirdiği şeyi<br />
yeşertme potansiyelini de barındırıyor. Artık “kadın<br />
eli değmesi” diye bir tabir kullanılıyor” bunun<br />
için. Bu söz, kadın bakış açısının yapıcı ve pozitif<br />
katkısını da ifade ediyor.<br />
Geçmişe dönüp baktığımızda kendini insanlığa<br />
hizmete adamış çok özel kadın örnekleri karşımıza<br />
çıkıyor. Bizler için en anlamlısı şüphesiz<br />
Hz. Hatice Validemiz. Kendisi mal varlığını Allah<br />
yolunda harcamakla kalmayıp, muhtaç durumdaki<br />
kızlara evinin kapılarını açmış, açları doyurmuş,<br />
hastaların bakımını üstlenmiş, ilmini<br />
onlarla paylaşmış. Kıymetli yazar Sibel Eraslan,<br />
validemizi anlattığı çalışmasında “Hatice annemiz<br />
Müslümanların ilk vakfiyesidir. Sadece malını<br />
değil, hayatını vakfetmiştir. Bugün dünyada ne<br />
kadar bereketli bir hareket varsa bunun altında<br />
Haticevari bir kendini vakfetme anlayışı vardır.”<br />
diye bahsediyor ondan.<br />
Nitekim kendini insanlığa vakfetme geleneğinin<br />
devamını Osmanlı örneğinde görünüyoruz.<br />
“Vakıf Medeniyeti” diye adlandırılan Osmanlı<br />
zamanında, iyilik adeta “kurumsal” bir kimlik kazanıyor.<br />
Gücü yeten kimselerin kendi aralarında<br />
kurmuş olduğu vakıflar, akla hayale gelmeyecek<br />
konularda halka hizmet veriyorlar. Mesela;<br />
tarihimizde göçmen kuşların ihtiyaçlarını karşılamak<br />
ve yaralı olanların bakımını yapmak, cildi<br />
bozulmuş kitapları tamir etmek, hamam ve çamaşırhane<br />
yaptırmak, hastalara ilaç hazırlamak,<br />
tarihi eserlerin bakımını yapmak, Müslim ve gayrı<br />
Müslimlere mezar yaptırmak gibi amaçlarla<br />
kurulmuş pek çok vakıf mevcut. Burada dikkat<br />
çeken husus, vakıfların hizmet kapsamındaki sınırsızlık…<br />
Hayvanlar, bitkiler, yapılar, eşyalar ve<br />
tabi ki dinine ırkına bakılmaksızın insanlar bu<br />
kapsama giriyor.<br />
Tabi burada vakıf geleneğinde önemli rol üstlenen<br />
hanım sultanları da es geçmemek lazım.<br />
Sultanların yaptırdıkları vakıflarda hanımlara has<br />
incelikler hemen göze çarpıyor. Mesela, Hürrem<br />
Sultan’ın yaptırdığı Haseki Sultan Külliyesini ele<br />
alalım. Külliyede hastalara, fakirlere ve öğrencilere<br />
kol kanat gerecek hastane, mektep ve imarethane<br />
bulunmasının yanı sıra bir de kadınlar<br />
hapishanesi var. Hapishanenin külliyeye dâhil<br />
edilmesinden maksat, bir şekilde hata yapıp buraya<br />
yolu düşen kadınları topluma kazandırmaya<br />
yönelik bir kurum olarak düşünülmüş olması.<br />
Nitekim o dönemde hapishaneden tahliye olan<br />
pek çok kadın bu şekilde yeni bir başlangıç yapma<br />
şansı elde etmiş.<br />
Yine bugün hala ayakta kalan Bezm-i Âlem Hastanesi,<br />
Pertevniyal Mektebi, Validebağ Sanataryumu<br />
ve saymakla bitmeyecek kadar cami,