10.03.2016 Views

Gündem Güncel

Bulten120

Bulten120

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

MAKALE<br />

22<br />

Filmde geçen kareler gerçek midir kurgu mudur<br />

bilinmez ama gerçek olan şu ki insanoğlunun<br />

en saf ve temiz halini resmediyor yüreklere.<br />

İnsan insana ihtiyaç duyar. İnsanoğlu öncelikle<br />

maddi ve manevi her ihtiyacı için kendisini<br />

yaratan Rabbine, daha sonra O’nun yeryüzüne<br />

gönderdiği ve birbirlerine emanet ettiği diğer<br />

insanlara muhtaçtır. Bu ihtiyaç; bazen hüzünleri,<br />

sevinçleri, hayatın rutin akışı gibi manevi<br />

durumları paylaşma isteği şeklinde tezahür<br />

ederken, kimi zaman da ihtiyaç sahiplerinin<br />

hayatını idame ettirmek için maddi ihtiyaçlarının<br />

karşılanması şeklinde kendini gösterir.<br />

Yardımlaşma duygusu insanın özünde var<br />

olan ve zamanla insanda yeşeren bir filiz gibidir.<br />

Adına ömür dediğimiz süreçte beslenme<br />

şeklimiz o filizi ya büyütür ya da kurutur.<br />

Dünya hayatının zorlu ve baş döndürücü telaşesinde<br />

kendimizi merkeze koyduğumuz her<br />

an, bizleri Yaratanın kodlarımıza itinayla yerleştirdiği<br />

o naif yardımlaşma duygusuna ket<br />

vuracaktır. Dolayısıyla bu ruhun çocukluktan<br />

itibaren büyük bir özenle beslenmesi gerekmektedir.<br />

Onlara daha erken yaşlarda hayatın<br />

bizler dışında insanlarla hatta canlılarla daha<br />

anlamlı olduğu, yardım duygusunun kişinin<br />

bencilliğine ve kötülük potansiyeline en büyük<br />

set oluşturacağı devamlı bir sabırla öğretilmelidir.<br />

Bu bilinç kazandırılmaya çalışılırken<br />

“yardım etme” duygusunun bir üstünlük hissine<br />

yahut kaba bir yönteme kurban verilmemesi<br />

gerekir. Çünkü yardımlaşma ruhu kişinin<br />

sadece temel ihtiyaçlarını teknik anlamda gidererek<br />

bir hiyerarşi kurmak değil, aksine ona<br />

mevcut ahengin bir parçası olduğunu, bütün<br />

yoksunluklarına rağmen değerli ve herkesle<br />

eşit olduğunu hissettirmektir. Aksi takdirde<br />

gerek dini gerekse vicdani mecburiyetlerimizle<br />

gerçekleşen yardımlar naiflikten ve empatiden<br />

uzak teknik bir görev duygusundan öteye<br />

gidemeyecektir.<br />

Yardımlaşma duygusu kişi için bir erdem olduğu<br />

kadar aynı zamanda bir gereksinimdir. Zira<br />

bu duygudan mahrum insanlar her şeyin en<br />

iyisini kendisi için istemeye devam edecek, bu<br />

hırs onu giderek zalim yapacak, birlikte yaşadığı<br />

diğer canlıları sömürmeye ve onlara zulmetmeye<br />

götürecektir. Dolayısıyla yardımlaşma<br />

ve paylaşma duygusu bizleri kendimize ve<br />

diğer canlılara karşı naif kılarak birlik olmanın<br />

huzurunu yaşatır. Çünkü yardımlaşmak insanı<br />

tok tutar ve huzurlu kılar. Bu duygudan uzaklaşmış<br />

her insan doymanın ne demek olduğunu<br />

hiç bilemeyecek ve sürekli bir sahip olma<br />

hırsının ve kaybetme korkusunun dayattığı<br />

huzursuzlukla yaşamak zorunda kalacaktır.<br />

Bu ruhun bize kazandırdığı bir başka özellik;<br />

sahip olduklarımız üzerinde tasarruf hakkımız<br />

olsa da bir gün ömür sermayemizi tamamlayarak,<br />

amellerimiz dışında hiçbir birikimi yanımızda<br />

götüremeyecek olmamızın idrakine<br />

varabilmektir. İnsanoğlu ölümlüdür ve sahip<br />

olduğu sağlığı, malı, mülkü ve daha nice kazanımı<br />

bir sabah aniden azalabilir, zarar görebilir<br />

yahut yok olabilir. Haliyle sonsuza kadar<br />

kendisinde kalacağını zannettiği ve başkasından<br />

esirgediği bu kazanımlar büyük bir<br />

kayba dönüşecektir. Fani olmanın bir anlamı<br />

da Allah’tan başka hiç kimseye ait olmayan

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!