Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
MAKALE<br />
Cepheye Giden Askerlerimiz<br />
48<br />
hastane fakat hastanede doktor yok; benim<br />
gibi yedeklerle idare ediliyor, aslında kadro<br />
binbaşı kadrosu ama herkes orayı isteyip torpil<br />
yaptırdığı için hastane yedek subaylarla idare<br />
ediliyor. Hem hastanede yatanlara bakıyorum<br />
hem de civardan Dikimevi’nden gelenlere bakıyorum<br />
ayrıca hastanede on bir kişilik de nöbetçi<br />
sıhhiye mangası var. Bir gün kapıda bir<br />
gürültü var; bağrış, çığrış..<br />
Nöbetçi askerime seslendim; çocuğun adı da<br />
Şeker. “Şeker, ne oluyor?”<br />
“Komutanım bu dede geldi. Zorla torununa<br />
baktırmak istiyor. Ben de ‘Başıbozuklara burada<br />
bakılmaz başka hastanelere git’ diyorum.<br />
Bunun münakaşasını yapıyoruz. O illa burada<br />
bakılmak istiyor!” Çıktım, ihtiyara sordum: “Ne<br />
oldu dede? Derdin ne? Asker doğru söylüyor,<br />
burada yalnız askerlere bakılır”.<br />
Dede, ayağını açtı; koskoca bir yara! “Ben bunu<br />
Balkan Harbi’nde aldım!” Kolunu açtı, “Ben<br />
bunu 1. Dünya Harbi’nde aldım!” Parmaklarının<br />
yarısı yok. “Bunları Suriye cephesinde kaybettim!”<br />
Göğsünü açtı; “Bu, Çanakkale’de oldu! Ben<br />
asker değilim de kim asker!” Her tarafı delik deşik,<br />
dede haklı, “Beni ‘Divan-ı Harbe de verseler<br />
senin torununa bakacağım” dedim.<br />
Çocukta da sivilceler akneler çıkmış, antibiyotik<br />
falan yazdım gittiler. Bir hafta sonra dede tekrar<br />
geldi, bastonunun ucunda süzme yoğurt<br />
takılı. «Dede, buna rüşvet derler» dedim, «Yok,<br />
bu benim gönlümden sana hediye. Alacaksın,<br />
yoksam senlen bi daha konuşmam!” Aldık yo-