08.12.2015 Views

353-goc

353-goc

353-goc

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

TÜRK İŞ DÜNYASININ TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİLER KONUSUNDAKİ GÖRÜŞ, BEKLENTİ VE ÖNERİLERİ<br />

GİRİŞ<br />

Türkiye, Mart 2011’de Suriye’de ortaya çıkan çatışma ortamından kaçan Suriyelileri,<br />

uluslararası hukuka ve insan hakları evrensel ilkelerine uygun bir biçimde “açık kapı politikası”<br />

ve “geri göndermeme” ilkeleri çerçevesinde “geçici koruma” sağlayarak ülkeye kabul<br />

etmiştir. Bu çerçevede Nisan 2011-Kasım 2015 arasındaki 4,5 yılda Türkiye’ye gelen Suriyeli<br />

sığınmacı sayısı, 1 2 Ekim 2015 itibariyle 2.072.290’dır. T.C. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi<br />

Genel Müdürlüğü tarafından sağlanan ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği<br />

(BMMYK) tarafından açıklanan bu sayı, kayıt altına alınan Suriyelileri göstermektedir. Ancak<br />

bir taraftan kayıt altına alma süreci, diğer taraftan da Suriye’den sınır geçişleri -azalmış<br />

olsa da- devam etmektedir. Bu çerçevede kayıt altına alınmamışlar da dikkate alındığında<br />

Kasım 2015 itibariyle Türkiye’deki Suriyelilerin sayısının en az 2,2 milyon olduğu söylenebilir.<br />

Yaşanan dinamik süreç ve kayıtlarda yaşanan sorunlar nedeniyle Türkiye’deki Suriyelilerin<br />

sayısı konusunda ilgili kurum ve kişilerce farklı değerlendirmeler ve açıklamalar<br />

yapılmaktadır.<br />

1<br />

Ülkelerindeki savaş ya da rejimin uyguladığı baskı-şiddet dolayısıyla ülkelerini terk ederek başka ülkelere<br />

gidenlerin adı “mülteci”dir. 1951 Sözleşmesi ve 1967 Protokolü’nün mülteci kavramı çok açık ve kapsayıcıdır:<br />

“Mülteci; ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden, zulme<br />

uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin<br />

korumasından yararlanamayan ya da söz konusu korku nedeniyle, yararlanmak istemeyen yahut tabiiyeti<br />

yoksa ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya<br />

söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen her şahıstır”<br />

Bu durum, gittikleri ülkedeki yasal-idari düzenlemelerden daha üst bir hukuki ilkedir. Ancak Türkiye’nin<br />

1951 Cenevre Konvansiyonu’na koyduğu “coğrafi sınırlama” ve ülkedeki mevcut yasal düzenlemeler nedeniyle<br />

Türk mevzuatında ve kamu kullanımında Suriyeliler bilinçli bir tercihle “mülteci” kavramı ile tanımlanmamaktadır.<br />

Kongo, Madagaskar ve Monako ile birlikte coğrafi çekinceyi uygulayan 4 ülkeden birisi olan<br />

Türkiye’deki Suriyelilerin yasal statüsü, en son yapılan “Geçici Koruma Yönetmeliği” çerçevesinde “geçici<br />

koruma altındakiler” olarak düzenlenmiştir. Yaygın kullanım ise “misafir”dir. Bu çalışmada Türkiye’deki<br />

Suriyeliler için, yasal-idari bağlamdan bağımsız bir biçimde, durumu sosyolojik olarak da daha iyi yansıtan<br />

bir kavram olduğu düşünülen “sığınmacı” kavramı tercih edilmiştir.<br />

7

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!