Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
ihlal edenler ve yavaşlayanlar üç ihtardan sonra<br />
konvoyu takip eden askerler tarafından vurulurlar.<br />
Sadece en sona kalabilen kişi ödülü alabilecektir.<br />
Kitaptaki deyimle hantal devlet mekanizması buna<br />
göz yumuyor, organize ediyor, halk da izliyor ve<br />
alkışlayarak gençleri özendiriyor. Üstelik katılımcılar<br />
arasında kendi çocukları da var. Dahası muhtemel<br />
birinci üzerine ülke çapında 2 milyar dolarlık<br />
bahis dönmektedir. Öykü en sona kalarak Azrail’le<br />
kurşun yemeden tanışan Garraty adlı genç katılımcı<br />
merkezli anlatılıyor. Harika bir teknikle yazılmıştır ve<br />
S. King’in en orijinal öykülerinden biridir.<br />
NOT: Koushun Takami’nin 1999’da<br />
yayımladığı, 2000’de Kinji Fukasku<br />
tarafından filme çekilen Battle Royale’ın<br />
20 yıl önceki nüshasıdır Garraty’nin<br />
öyküsü. 1969 doğumlu Takami’nin<br />
The Long Walk adlı öyküyü okumamış<br />
olabileceğini hiç sanmıyorum. Bu çok<br />
güçlü ve özgün distopik öykünün ABD’de<br />
filme çekilmemiş olması da Japonlar için<br />
büyük bir şans olmuştur.<br />
Battle Royale, Uzun yürüyüş’ün 20 yıl<br />
sonraki bir versiyonu gibidir. Mekân<br />
ABD’den (Maine) Japonya’ya taşınmıştır.<br />
Öykünün vurucu gücü hafiflemiştir.<br />
Çünkü her şey izole edilmiş bir adada<br />
olup bitmektedir ve katılım hür iradeyle<br />
yapılmamaktadır.<br />
Azrail Koşuyor’da (The Running Man)<br />
diğer kitaplara oranla en ağır distopik ortamı ve<br />
sömürüye karşı koyuşun en şiddetli halini buluruz.<br />
Yıl 2023. Ben Richards işsiz, fakir, devlet ianesiyle<br />
geçinen bir gençtir. Evlidir. On sekiz aylık kızı<br />
gripten hastadır. Ona ilaç alacak paraları bile yoktur.<br />
Yağlı pizza dilimleri ve devletin dağıttığı yosun<br />
haplarıyla yaşamaktadırlar. Karısı bazen bu nedenle<br />
fahişelik yapmak zorunda kalmaktadır. Ülke çapında<br />
inanılmaz bir hava kirliliği vardır. Çok ucuza imal<br />
edilip satılabilecek burun filtreleri halkı kırıma<br />
uğratmak için ancak orta sınıfın edinebileceği fahiş<br />
bir fiyatla satılmaktadır.<br />
Ben Richards kitlesel işsizlik nedeniyle<br />
iş bulabilmekten ümidini kesmiştir. Karısına ve<br />
hasta kızına daha iyi bir gelecek kurabilmek için<br />
insanların öldükleri, sakat kaldıkları televizyon<br />
programlarından birinde yer almak için başvurur.<br />
Ölmek ya da ağır yaralanmak karşılığında para<br />
kazanmak da sanıldığı kadar kolay değildir. Richards<br />
bir sürü testten geçer. İçinde bulunduğu gruptaki<br />
insanların yüzde doksanı elenir. Fizik güç, zekâ,<br />
kurnazlık, refleks, mukavemet, inatçı ruh ölçümleri<br />
yapılır ve Ben Richards biraz da geçmişindeki<br />
anarşik çıkış kayıtları nedeniyle de The Running Man<br />
programı için seçilir.<br />
Program yönetmeni Dan Killian, Richards’ı<br />
bürosuna çağırır. Bu özel katılımcıyı tanımak<br />
istemektedir. Ona altı yıldır süren programda<br />
şimdiye kadar hiç kimsenin sağ çıkmadığını anlatır.<br />
Bundan sonra da sağ çıkacağı sanılmamaktadır.<br />
30 gün dayanabilirse varisleri en büyük ikramiyeyi<br />
alacaktır. Richards bir yerde elinde para bırakılacak<br />
ve sonrasında deneyimli avcılar peşine düşecektir.<br />
Bulununca iptal edilecektir haliyle.<br />
Richards’ın koşusu beklenmedik gelişimlere<br />
gebedir. Kendine halktan yardımcılar bulur.<br />
Peşindeki avcıların bir kısmını öldürerek seyircilerde<br />
karmaşık duygular uyandırır. Sonra orta sınıftan bir<br />
kadını rehin alır. Onu kullanarak kendine bir uçak<br />
tahsis ettirir. Ve sonra Bedava V televizyon şirketinin<br />
tek kule şeklindeki binasına tam da Killian’la göz<br />
göze gelebilecek şekilde vurarak programı sona<br />
erdirir.<br />
İlginçtir! Müstear adla basılan bu 3 kitap da<br />
filme çekilmemiştir.<br />
Şimdi The Running Man filmi 1987 yılında<br />
vizyona girdi diyeceksiniz. Filmi ve kitabı bilenler<br />
bana hak verecekler. Sadece filmin başlığı ve baş<br />
karakterin ismi öyküdekine benziyor. The Running<br />
Man beyaz perdeye aktarıldığında kitabı okuyanları<br />
şiddetli bir hayal kırıklığı beklemekteydi. 1.85<br />
boyunda ve 75 kilogram olan verem hastası adayı<br />
Ben Richards’ı, 1.88 boyunda ve 115 kilo olan Arnold<br />
Schwarzenegger’in oynaması bile öykünün yeni<br />
hali üzerine fikir vermek için tek başına yeterlidir.<br />
Ağır distopik ortam, hava kirliliği, kitlesel fakirlik,<br />
inanılmaz gerçekçi totalitarian rejim tasvirleri yok<br />
olmuştur. Esas öyküden geri kalan trajikomik bir<br />
karikatürden başka bir şey değildir.<br />
Uzun Yürüyüş - The Long Walk. - Koşan<br />
Adam - The Running Man ve Hiddet – Rage ve hatta<br />
aynı çizgiden olan Ateş Yolu – Roadwork kitapları<br />
okuyanların beyninde TÖHAF yoluyla film oluyor.<br />
Neyse ki, böyle bir imkân mevcut.<br />
NOT: TÖHAF için lütfen Google’dan ‘Sadık<br />
Yemni Sözlüğü’ne bakınız.<br />
Çözücü (2003) – Kubbe Altında (2011)<br />
Son sözü baştan söylemeli. Stephen King’in<br />
Kubbe’nin Altında – Under The Dome adlı 1024<br />
sayfalı kitabını okuyunca ünlü yazarın yıllar önce<br />
yayımladığım Çözücü adlı eserimi okuyup çok<br />
etkilendiğini düşündüm. Fantezi bu haliyle, ama<br />
bana çok hoş bir duygu verdi.<br />
Stephen King, ünlü Bilimkurgu ve Fantezi<br />
serisi olan The Outerlimits’i çok beğendiğini<br />
söylemişti bir söyleşisinde. Ben de 7 sezonluk diziyi<br />
defalarca izlemişimdir. Bu dizinin bölümlerinden<br />
birinde bir kentin nezih bir mahallesi birden etrafı<br />
geçilemez bir sınırla çevrilir. Bütün komünikasyon<br />
araçları devre dışı kalmıştır. Mahalleli ne olduğunu<br />
araştırırken aslında uzaylılar tarafından dünya denen<br />
gezegenden incelenmek üzere koparılıp alınmış<br />
bir numune olduklarını ve ışık yılları uzakta başka<br />
bir dünyaya ait bir laboratuvarda bulunduklarını<br />
bulgularlar. Nefes alabilmeleri için bir miktar<br />
gökyüzü de ambalaja dahil edilmiştir. Episodun adı:<br />
Feasibility Study – Fizibilite Çalışması. Yayın tarihi: 11<br />
temmuz 1997.<br />
Ne diyorsunuz?<br />
Bu kadarı bile bir ilham fişeği ateşlemeye<br />
yeter. Sonra da her zeka kendi hayal tarlasını sürer.<br />
Biraz Çözücü’yü hatırlayalım: Bazıları yabancı<br />
turist olan 26 kişi İstanbul-Pera’da bir sabah<br />
uyandıklarını kendilerini yapayalnız bulurlar. Diğer<br />
herkes yokolmuştur. Üstlerinde şeffaf ve aşılamaz<br />
bir kubbe vardır. Dışarıya çıkılamamakta ve hiçbir<br />
şey içeriye girememektedir. Bu 26 kişi hayatta<br />
kalmaya gayret ederlerken olan biteni de kavramaya<br />
çalışırlar. Diğer insanlara ne olmuştur? Bu kubbeyi<br />
kim koymuştur üstlerine? Hangi cins bir teknoloji<br />
eseridir? Dış dünyayla ilişkileri sıfırlanmıştır.<br />
Televizyon, radyo, internet, telsiz yayınları kesiktir.<br />
Aralarında acımasız kimseler vardır. Bunlar maddi<br />
kazanç ve intikam saikiyle cinayet işlemeye<br />
hazırlanmaktadır. Ve bu arada zaman gittikçe<br />
azalmaktadır.<br />
Çok ilginç değil mi? Daha da ilginci bu iki<br />
kitap hakkında yazanların ortak çizgilere epeyce<br />
fazla temas etmeleri. Bunlardan biri çok karakterin<br />
mevcudiyeti meselesi. Kubbe Altında romanının<br />
temel özelliğinden biri baskın bir başkaraktere sahip<br />
olmaması. Bir kasaba dolusu karaktere yer ayırmak<br />
nedeniyle bu mümkün değildir. Bol ismin geçmesi<br />
nedeniyle eskiden Agatha Christie romanlarının<br />
giriş bölümünde olduğu gibi bir karakter listesi de<br />
sunuluyor.<br />
Bütün çok karakterli romanlarda olduğu<br />
gibi, bunlardan biri Ruhlar Evi – Needfull Things’ti<br />
örneğin; bir olayın farklı kişilerde yarattığı sonuçlar<br />
eşzamanlı bölümlerle anlatılıyor.<br />
Dönelim Çözücü’ye: Kitabın içinde benim de<br />
bir karakter listem var. Kendi elyazımla üstelik. Ve<br />
dahası; final bir aşağı bir yukarı ikimizin kitabında<br />
da aynı. Okuyanlar şaşıracaklar. Bana zaman zaman<br />
Türkiye’nin Stephen King’i diyenler çıkar. Under The<br />
Dome’den sonra bunu daha sık duyacağım sanırım.<br />
Çözücü adlı romanımı üstelik yeni bir<br />
finalle 2013 yılında Nar Kitap yayınları yeniden<br />
bastı. Karşılaştırmalı okuma sevenleri özellikle<br />
ilgilendirecektir.<br />
Son Kitap - Finders Keepers<br />
Stephen King üzerine kısa yazım burada son<br />
buluyor. Gölge’nin <strong>100</strong>. Sayısı için uyarlanmış bir<br />
metindir. Başlangıçtan bu yana yayımladığı önemli<br />
kitapların çoğuna değinilmiştir. Kara Kule dizisi yok.<br />
O ayrı ve upuzun bir denemeyi hak ediyor. Bir fi<br />
tarihinde artık inşallah.<br />
Şu anda elimde King’in Finders Keepers – Kim<br />
Bulduysa Onundur. Yeni başladım okumaya. Bay<br />
Mersedes romanınin devamıymış. Hele satırları bir<br />
arşınlayalım bakalım.<br />
Sadık Yemni’den 10 Stephen King kitabı<br />
1 - Medyum - The Shining<br />
2 – Ceset – The Body<br />
3 - Uzun Yürüyüş - The Long Walk<br />
4 - Hiddet – Rage<br />
5 - Mahşer – Stand<br />
6 - Kara Kule Serisi- The Dark Tower<br />
7- Sadist – Misery<br />
8 – Şeffaf - The Tommyknockers<br />
9- Düş Kapanı – Dream Catcher<br />
10- 11/22/1963<br />
154 155