08.06.2013 Views

türkiye'de çocukların durumu raporu

türkiye'de çocukların durumu raporu

türkiye'de çocukların durumu raporu

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

görevlilerinin çok aktif oldukları, sosyoekonomik özellikleri değişken kimi illerde güçlü<br />

olduğu görülmektedir. Bu arada, ilkokul öncesi eğitime katılan kız çocuk sayısı erkeklerden<br />

biraz daha azdır. Milli Eğitim Bakanlığı 2009-2010 ders yılı için 3-5 yaş grubu okullaşma<br />

oranlarını erkekler için % 27,34, kızlar için de %26,4 olarak belirlemiştir. 4-5 yaş grubu<br />

içinse bu oranlar sırasıyla %39,17 ve %37,91’dir.<br />

İlkokul öncesi eğitimde yaygınlaşma: Milli Eğitim Bakanlığı ilkokul öncesi eğitimi<br />

evrenselleştirmeyi amaçlamaktadır. Öncelik, 60-72 ay yaş grubuna verilmektedir ve bu yaş<br />

grubunda okullaşma şimdiden yüzde 50’ye ulaşmıştır. 2009-2010 ders yılı itibarıyla Bakanlık<br />

81 ilden 32’sinde bu yaş grubunun tamamının okullaşmış olacağını ummaktadır. Bunlar<br />

çoğunlukla okullaşma oranlarının halen yüksek olduğu daha küçük illerdir ve Türkiye’de 60-<br />

72 ay yaş grubundan <strong>çocukların</strong> yalnızca yüzde 12’si bu illerdedir. Bununla birlikte Bakanlık<br />

2014 yılına kadar ulusal okullaşma oranını 60-72 ay yaş grubu için yüzde 100’e, 36-72 ay yaş<br />

grubu için de yüzde 50’ye çıkarma niyetindedir. İlkokul öncesi eğitimin bu şekilde<br />

yaygınlaşması, yatırım harcamalarında önemli bir artışı gerektirmektedir. Çocuklara uygun<br />

hizmet verebilecek tesisler ancak böyle kurulabilecektir. Yeni inşa edilen anaokulu ve ana<br />

sınıfı sayısı son yıllarda azalmaktadır (2004’te 884’ten 2008’de 505’e). Tahminlere göre<br />

hükümetin amaçlarına ulaşılabilmesi için her yıl eğitime 150-200 bin kadar çocuğun katılması<br />

gerekmektedir. Bu da hizmet sunumunun ötesinde, erken dönem çocukluk gelişiminin ve<br />

eğitiminin öneminin daha fazla kavranmasını gerektirir. Okul öncesi programlara<br />

katılanlardan alınan aylık 50 TL’nin de kaldırılması veya sübvanse edilmesi gerekebilir. Milli<br />

Eğitim Bakanlığı için UNICEF adına yapılan yeni bir araştırma, ana babaların ve başkalarının<br />

okul öncesi eğitime ilişkin görüşleri genel olarak olumluyken, kimi ailelerin <strong>çocukların</strong>ı<br />

ekonomik nedenlerle okula göndermeyebileceklerini göstermektedir. Ekonomik nedenler<br />

dışında, çocuğun böyle bir katılım için “çok küçük” görülmesi, bu dönemde asıl rolün anneye<br />

düştüğü inancı veya okula ve ulaşıma ilişkin kaygıların, ailelerin <strong>çocukların</strong>ı okul öncesi<br />

eğitime göndermemelerine neden olabileceği anlaşılmaktadır 71 . AB destekli yeni bir proje<br />

olan “Okul Öncesi Eğitimin Güçlendirilmesi” projesinin, talebi harekete geçirerek ve<br />

katılımın önündeki engelleri asgariye indirecek topluluk temelli bir hizmet modeli geliştirerek<br />

dezavantajlı topluluklardan ailelerin okul öncesi eğitime erişimini artırması beklenmektedir.<br />

İlkokul öncesi eğitimde kalite: İlkokul öncesi eğitimin yaygınlaşmasının verilen hizmetin<br />

kalitesinin düşmesiyle sonuçlanması olasılığı göz ardı edilmemelidir.. 2008-2009’daki artışın<br />

yüzde 82’sinin ilköğretim okullarına ek ana sınıflarında gerçekleşmesi soru işaretleri<br />

yaratmaktadır. Çünkü bu sınıflarda 38 öğrenciye bir öğretmen düşerken anaokullarında bu<br />

oran 26’ya birdir. Hükümet, öğrenci /öğretmen oranında herhangi birlumsuzlaşma<br />

yaşanmaksızın okul öncesi eğitimle ilgili hedeflerine ulaşmak istiyorsa, 30 bin yeni<br />

öğretmenin daha görevlendirilmesi gerekecektir. İlkokul öncesi eğitimin tüm çocukları<br />

kapsamasına ayrıca asgari standartlara uyumun izlenebileceği ve öğretimde kalitenin tüm<br />

ortamlarda güvence altına alınabileceği bir sistemin de eşlik etmesi gerekir.<br />

Ana dil konusu<br />

İlköğretime geçiş, anadilleri Türkçe olmayan çocuklar için özellikle güç olabilir. Türkiye’de ilköğretim<br />

sisteminde tek eğitim dili Türkçedir ve ana dilleri Türkçe olmayan çocuklar bu alanda herhangi bir ek destek<br />

almamaktadır. Kaldı ki bu <strong>çocukların</strong> önemli bir bölümünün, coğrafi dağılımlarına bakılırsa,<br />

evde en az bilişsel uyarı alan çocuklarımızın arasında yer almaları ve bu nedenle de okul<br />

yaşamına iyi hazırlanamamaları olasılığı yüksektir. Çocukların bu <strong>durumu</strong>, eğitim sisteminin<br />

bütün kademelerinde tekrarlananı kalıcı bir dezavantaja dönüşmesi olasıdır.İlköğretimde okul<br />

71 Eduser Danışmanlık Hizmetleri: Okul Öncesi Eğitimde Bilgi, Tutum ve Pratik Araştırması 2009

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!