Avrupa Ä°nsan Hakları SözleÅmesi Kapsamında Pozitif Yükümlülükler
Avrupa Ä°nsan Hakları SözleÅmesi Kapsamında Pozitif Yükümlülükler
Avrupa Ä°nsan Hakları SözleÅmesi Kapsamında Pozitif Yükümlülükler
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
NO. 7: POZITIF YÜKÜMLÜLÜKLER<br />
usûlî ve esasî yükümlülükler arasındaki etkileşimin genişliği<br />
fikrini vermekte ve – baştan sonra olmasa da – <strong>Avrupa</strong> Mahkemesine<br />
sunulan bu müthiş kaynağı tanımlamaktadırlar.<br />
En yaygın davada Sözleşmenin belirli bir maddesinin yerine getirilmesinin<br />
sırası ile iki aşamada örneğin geniş çaplı ikili bir soruşturmaya<br />
tabi tutarak değerlendirilmektedir. Burada, tarafların<br />
şikayetlerini talimata göre formüle edebilmeleri imkanı sağlanmıştır.<br />
Mahkeme esasî bir hakkın (Örneğin, mülkiyet hakkının)<br />
ihlal edilip edilmediğini kontrol etmekle tatmin olmayacaktır.<br />
Mahkeme ayrıca ulusal makamların bu hakkı ihlal ettiği ileri<br />
sürülen olaylar ile ilgili olarak etkili bir soruşturma yürütüp<br />
yürütmediklerini veya tahmin edilen mağdur(lar)a etkili iç hukuk<br />
yolu sağlayıp sağlamadığını da kontrol edecektir. Mahkeme ileri<br />
sürülen madde uyarınca – 1. No’lu Protokol’ün 1. maddesinin ilk<br />
cümlesi – bir veya her iki düzeyde bir ihlalin söz konusu olabileceğine<br />
hükmedebilir.<br />
Fakat usûlî gereklerin yerine getirilmeleri veya getirilmemeleri<br />
ayrıca esasî hakkın ileri sürülen ihlalin değerlendirilmesinde bir<br />
rol oynayabilir. Tanış ve diğerleri – Türkiye kararı 52 buna bir örnektir;<br />
burada Mahkeme iç hukuk prosedürlerindeki eksiklikler ve<br />
makamların soruşturmada üzerlerine düşen özen görevini yerine<br />
getirmemiş olmaları nedeniyle kaybolan bir kişinin hayatına<br />
müdahale edildiği sonucuna varmıştır.<br />
Devletten yerine getirmesi gereken usûlî eylemlerdeki bir eksiklik<br />
– örneğin etkili bir soruşturma yürütme – ayrıca Mahkemenin<br />
devleti hem esasî hakkın ihlal edilmesinden dolayı hem de usûlî<br />
yükümlülüklerin yerine getirilmemiş olduğundan dolayı sorumlu<br />
tutmasına yol açabilir. Bu durum Kurt - Türkiye kararından 53 bu<br />
yana 3. madde kapsamında yapılan başvurulularda karşılaşılan<br />
özel bir hipotezdir. Burada etkili bir soruşturmanın bulunmaması<br />
kendiliğinden bir yerine getirmeme anlamına gelmektedir. Fakat<br />
bu durumun kaybolan kişinin ailesini etkilediği durumda, buna ek<br />
olarak insanlık dışı ve/veya onur kırıcı muamele anlamına gelebilir.<br />
Son olarak eklenmesi gerekir ki, farklı temellerin doğrulanması<br />
<strong>Avrupa</strong> Mahkemesinin pozitif usûlî yükümlülüklerinin artarak<br />
dikkat gerektiren görüşününün bir sonucudur. Bu görüş nihayetinde<br />
6 §1 ve 13. maddelerinin gereklerini Sözleşmenin esasî maddelerine<br />
dahil etmektedir ve bunun yaparken de esasî maddeler<br />
hala uygulanabilir haldedirler. Bu durum genellikle tek ve aynı<br />
şikayetin sırası ile iki farklı açıdan incelenmesine ve her iki<br />
durumda da Sözleşmenin ihlal edildiği sonucuna varılmasına yol<br />
açmaktadır. Usûlî yükümlülüklerin bu kademeli etkisi en iyi bir<br />
şekilde yukarıda değinilen Tanış davasında örneklenmiştir. Bu<br />
kararda yukarıda belirtildiği gibi, yaşam hakkının ihlal edildiği<br />
fakat ayrıca başarılı bir şekilde 2. maddeden kaynaklanan usûlî<br />
gereklerle ile ilgili (daha çok soruşturma yükümlülüğü), 3. madde<br />
de yasaklanan kötü muamele (yakınlarına yapılan) ile ilgili ve son<br />
olarak 13. madde temelinde şikayetin esasının incelenmesini bir<br />
parçası olarak bu yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediği ile<br />
52. 2 Ağustos 2005 tarihli karar. 53. 25 Mayıs 1998 tarihli karar.<br />
I. Genel Meseleler 17