09.02.2013 Views

Enver Ziya Karal Osmanlı Tanzimat Dönemi indir - Tarihsuuru.com

Enver Ziya Karal Osmanlı Tanzimat Dönemi indir - Tarihsuuru.com

Enver Ziya Karal Osmanlı Tanzimat Dönemi indir - Tarihsuuru.com

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Rusya'nın Eflâk ve Buğdan'daki bu müdahalesi, oradaki nüfuzunun artmasına ve <strong>Osmanlı</strong><br />

nüfuzusunun silinmesine geniş ölçüde tesir etti.<br />

Türkler, Macar isyanları karşısında ilkin şiddetli bir alâka gösterdiler. Macarların, Hristiyan<br />

olmakla beraber, Türklerle ırk bakımından akraba oldukları, Avrupa'yı gören ve tanıyan<br />

gençler tarafından öğrenilmiş bulunuyordu. Bundan başka, Macaristan, Kanunî Sultan<br />

Süleyman devrinde bir Türk eyaleti idi. Sonradan, Avusturyalıların Türkler üzerine<br />

kazandıkları zaferlerin neticesi olarak, Avusturya egemenliğini tanımak zorunda kalmıştı.<br />

<strong>Osmanlı</strong> hükûmeti, Avusturya idaresinde bir Macaristan görmekten ise, egemen bir<br />

Macaristan tanımayı hem duygu, hem de çıkarları bakımından istemekte idi. Fakat bu isteğin<br />

gerçekleşmemesi mukadderdi (kaçınılmazdı). Rusların işe karışmaları yüzünden Macar<br />

şefleri, subayları ve erlerden bir kısmı Tuna'yı geçerek Türk misafirliğine sığındılar. Eski<br />

zamanlarda ataları da çok kere böyle hareket etmişlerdi. Türkiye onları bir an bile tereddüt<br />

göstermeden kabul etti. Hatta Macarlarla işbirliği yapmış olan Lehliler de hududa geldikleri<br />

vakit, onları da kabul etmekte tereddüt etmedi.<br />

Avusturya, Macarların, hükümdarlarına baş kaldırmış asiler olduğunu ileri sürerek Belgrad<br />

muahedesinin on sekizinci maddesi gereğince iadelerini istedi. Arkadan Rusya, kendi tebaası<br />

olan Leh mültecilerinin geri verilmeleri yolunda ısrarlarda bulunmaya başladı.<br />

<strong>Osmanlı</strong> hükûmeti, mültecilerin eşkıyalar olduğu yolundaki Rus ve Avusturya izahını kabul<br />

etmediği için, onları iade etmeye yanaşmadı. Bunun üzerine Sen-Petersburg ve Viyana<br />

hükûmetleri, ültimatom karakteri taşıyan notalar gönderdiler. Şayet mülteciler geri verilmezse<br />

siyasî münasebetlerimizi keseriz, tehdidini savurdular. <strong>Osmanlı</strong> Devleti, bu istek karşısında<br />

haklı bir yol tutmak için Macar mültecilerine İslâm olmayı teklif etti. Çoğu kabul ettiler ve bu<br />

suretle mültecilerin iadesi hakkında muahedelerde mevcut hükümlerin şümulü dışına çıkıldı.<br />

Fakat <strong>Osmanlı</strong> Devleti'nin İslâmlığı kabul etmiş olanlara yüksek subay rütbeleriyle uygun<br />

unvanlar ve ödevler vermesi, Avusturya'nın hiç hoşuna gitmedi. İngiltere ve Fransa'nın Bâb-ı<br />

âlî yanındaki elçileri, Bâb-ı âlî'nin mülteciler probleminde tuttuğu yolu haklı gördüklerini ilân<br />

ettiler. Macar ve Leh mültecileri problemi böylece devletlerarası bir hüviyet kazanmış oldu.<br />

Problem ilk bakışta ideolojikti. Rusya ve Avusturya, milliyetçilik prensiplerine dayanarak<br />

ayaklananları eşkıya sanmakta, İngiltere ile Fransa ise, aynı adamları kutsal bir davanın<br />

önderleri olarak tanımakta idi.<br />

<strong>Osmanlı</strong> Devleti, imparatorluk yapısı bakımından, İngiltere ile Fransa'dan çok Rusya ile<br />

Avusturya'ya benziyordu. Onda da türlü milletlere mensup topluluklar vardı. Milliyetçilik<br />

isyanları zaten on dokuzuncu yüzyılın başlangıcından beri Türk topraklarında yayılmakta ve<br />

hatta meyve vermekte idi. Böyle olmasına rağmen, genel siyaset icapları, <strong>Osmanlı</strong><br />

Devleti'ni İngiltere ile Fransa'ya daha bağlı bulunmaya zorlamakta idi. Zaten mültecileri geri<br />

vermek, egemen bir devletin şeref ve haysiyeti ile de uzlaşma kabul etmeyen bir hareketti. Bu<br />

sebepledir ki <strong>Osmanlı</strong> hükûmeti, mültecileri geri vermemeye ve gerekirse bunun için<br />

Avusturya ile Rusya'ya karşı koymaya karar verdi. Rusya ve Avusturya bunun üzerine<br />

elçilerini İstanbul'dan geri çağırdılar.<br />

Bâb-ı âlî, Avrupa'da yayımladığı bir rapor ile, merhamet ve insanlıktan doğan duygularla,<br />

mültecileri savunma hususunda yapmakta olduğu fedakârlığı belirtti.<br />

Raporun yayımlanması, Avrupa umumî efkârında büyük tepkiler yarattı. İngiltere ve<br />

Fransa'da Türkiye lehinde gösteriler oldu. O kadar ki, Londra'da Türk elçisi Mozorus Paşaya<br />

sokakta rastlayan İngiliz gençleri, atları sökerek sefarethaneye kadar arabasını kendileri<br />

çektiler.<br />

Lord Palmerston, Avusturya ve Rusya'nın <strong>Osmanlı</strong> İmparatorluğu ile siyasî münasebetlerini<br />

kesmeleri hakkında düşüncesini şöyle anlattı:<br />

''Ben öyle sanıyorum ki, iki imparatorluk sefirleri tarafından yapılan bu teşebbüs göz<br />

korkutmak için bir oyundur.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!