0235-Muzik_Tarixi-Ilhan_Mimaroghlu-1995-233s
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
du. Görülüyor ki yasak sökmemiş ve çalgılar kilise kapısından içeri girmiş,<br />
bu ara org yedinci yüzyılda kilise yöneticilerinin de hoş görmeye başlamasıyla,<br />
dinsel törenlerde koronun sesini desteklemek amacıyla kullanılmaya<br />
başlanmıştı.<br />
Din dışı uzanımlar doğrudan doğruya Gregor melodilerinde de görülüyordu.<br />
Tropus ve sequentia1at bir Gregor melodisine eklenen sözlere verilen<br />
addır. Melodinin başma ya da ortasına eklenen sözlere tropus, sondaki<br />
alUluia melodisinin notalarına uydurulanlara da sequentia denir. Önceleri<br />
bu ek sözler için kutsal yazılar kullanılırdı. Fakat yavaş yavaş kutsallığın<br />
sınırlan aşıldı ve dindışı şiirler de Gregor melodilerine sızdı. Öylesine<br />
ki hangi tropus ve sequentiaharm kullanılması gerekeceğini belirtmek ve<br />
geri kalanlarım yasak etmek için kilise yöneticileri kararlar aldılar.<br />
Onuncu yüzyıldan bu yana müzik artık, kilise duvarlan içinde gelişen,<br />
fakat evrimini dinsel kaygılann değil, dinle ilintisiz kişisel davranışların<br />
yönelttiği bir sanat dalı olmuştur<br />
ÇOKSES GELİŞİYOR<br />
Organum'un getirdiği "birden fazla ses" anlayışım geliştirmek ve çoğalan<br />
seslere özgürlük kazandırmak amacıyla yapılan deneyler önce discant’a<br />
ulaştı. Bu kere artık sesler cantus fırmus’a, yani baş ses'e, yani Gregor melodisine<br />
koşut olarak değil, ters yönde de ilerleyebiliyorlardı; biri inerken<br />
öteki çıkabiliyordu. Sonra, ikinci ses artık ille de baş ses’in altmda değildi;<br />
üstünde de olabiliyordu. Derken İngiltere’den cantus gemelli, "ikiz şaıkı"<br />
Avrupa’ya ulaştı. Birbirlerine üçüncü aralık bağıyla ilintilenmiş sesleri<br />
olan ikiz şaıkı, discant'a katılan öğelerden biri oldu; Fransızlar buna fauxbourdon<br />
dediler. Gün geldi ki Gregor melodisinin kullanılmadığı, da oldu;<br />
bağımsız biçimin bu türlüsüne de conductus dendi.<br />
Çoksesin evrimi notalama yöntemlerinde kesinliğe doğru bir gelişme<br />
gerektiriyordu. Guido d’Arezzo’nun, notaları adlandırmış ve porte üstündeki<br />
yerlerini belirtmiş olması, bir yandan kullanılan "neuma" yazısıyla birlikte<br />
gerçi, geçmiş yüzyıllar boyunca kulaktan kulağa ulaşan Gregor melodilerinin<br />
ve sonradan bunlara, icrada çok kere doğaçtan söyleyiş yoluyla<br />
eklenen seslerin anılması için, ilk adımlar da yetebilirdi ama, ses artışındaki<br />
gelişmeler artık yalnız kulağa ve kulak anısmı destekleyen ilkel bir notalama<br />
yöntemine uymuyordu. Her şeyden önce nota değerlerinin, kesin sürelerin<br />
belirtilmesi isteniyordu. Müzikte zaman öğesinin sağlamlaştırılması<br />
gerekiyordu. Bu yolda ilk adımlan atanlann üç kişi olduğu tanınır: Garlandialı<br />
Johannes ve iki Franco, biri Parisli öbürü Kolonyalı... Notaların süre<br />
değerlerini belirttikleri yıllar da 1100 yılı çevTesindedir. O zamana kadar<br />
"ritim makamı" adı altmda, kilisece, "ikili zaman” ölçüsü tanınıyordu. Daha<br />
sonra üçlü zaman yaygınlaştığında, önceleri üçlü zamanı dindışı sayıp<br />
tanımak istemeyen kilise, daha sonra bu yaygınlığı, bir kulp takıp "kutsal<br />
22