24.11.2012 Views

Download as PDF [10.6 MB]

Download as PDF [10.6 MB]

Download as PDF [10.6 MB]

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

073 Issue # 11/11 : PublIc Issues<br />

Projesi yerine "koms¸usu" ile çalıs¸an bir Oda Projesi<br />

yapısı öneriyorum.<br />

Derya: Koms¸u derken burada fizikî bir koms¸uluktan deg˘il,<br />

daha farklı bir s¸eyden bahsediyorsun sanırım. Yani<br />

sadece kapı koms¸usu deg˘il. Dog˘ru anlıyor muyum? Çes¸itli,<br />

çatıs¸malı, deg˘is¸ken bir dünyada farklı birarada olus¸<br />

halleri gibi mi?<br />

Özge: Kendinin "nerede" bulundug˘unu daha iyi görmenin bir<br />

yolu <strong>as</strong>lında "yanındakine bakmak". Koms¸u, r<strong>as</strong>tlantısal<br />

ya da deg˘il, aynı mekânı payl<strong>as</strong>¸an, birbirinin yüzüne bakan<br />

insanlar demek, ilk anlamıyla. Bu mekân payl<strong>as</strong>¸ımı y<strong>as</strong>¸amı<br />

s¸ekillendiriyor. Tek b<strong>as</strong>¸ımıza bir y<strong>as</strong>¸am kurmuyoruz <strong>as</strong>lında.<br />

Mesela mimarinin gücü, bu y<strong>as</strong>¸antıları birbirinden ayıran<br />

sınırlarda ortaya çıkıyor. Bu bazı mekân ve durumlarda<br />

daha da keskinles¸iyor, mesela bu sınır evin duvarı olarak<br />

kars¸ımıza çıktıg˘ında. Oda Projesi bu keskin ayrımları<br />

silikles¸tirmek istiyor. Bu anlamda koms¸uluk mekâna is¸aret<br />

eden veya mekânın kendisini s¸ekillendiren bir olgu. Orada<br />

özel y<strong>as</strong>¸amın sınırlarının ne olacag˘ına herkes kendisi<br />

karar veriyor: bazı koms¸ular daha gizli saklı olma isteg˘iyle<br />

farklı bir mekân kullanma biçimi yaratıyor, kimisi<br />

daha dıs¸a dönük bir yapı kuruyor. Mesela kimisi perde<br />

kullanıyor, kimisi kullanmıyor; ve bunlar tamamen dıs¸<br />

dünyayla ve öncelikle de mekânsal konumu sana yakın olan<br />

kis¸iyle ne kadar ilis¸ki kurmak istedig˘ine bag˘lı olarak<br />

deg˘is¸iyor. Bu anlamda koms¸uluk ilis¸kisi dedig˘imiz s¸ey<br />

kamusall<strong>as</strong>¸manın ilk adımı <strong>as</strong>lında. Bu noktada, Oda Projesi<br />

için önemli olan, kamusal/özel alan ve onu biçimlendiren<br />

mimariye ek olarak koms¸uluk biçimlerini tartıs¸mak belki<br />

de... I ˙ ki kis¸inin koms¸ulug˘u kadar, kentte iki mekânın<br />

koms¸ulug˘u da buna dahil.<br />

Derya: Burada "kamusall<strong>as</strong>¸ma" derken olumlu bir imâ<br />

hissediyorum. Bu da bana, kamusal olanın otomatik olarak<br />

"iyi" oldug˘unu varsayan ve sorunlu buldug˘um bir bakıs¸ı<br />

hatırlatıyor. Acaba kolektifles¸me, ortak y<strong>as</strong>¸ama veya orta-<br />

klık (commonality) gibi bir kavram burada daha mı uygun<br />

olurdu diye soruyorum.<br />

Müelliflik<br />

Derya: Bishop, Hirschhorn örneg˘i üzerinden müelliflik<br />

(authorship) meselesini tartıs¸ırken, Hirschhorn'un sana-<br />

tsal müelliflig˘i elden bırakmayarak dog˘ru bir s¸ey yaptıg˘ını<br />

söylüyor. Burada Bishop müelliflig˘i tartıs¸ıyor gibi<br />

yapıyor ama onun es<strong>as</strong>ını sorgulayacak bir tartıs¸maya<br />

yan<strong>as</strong>¸mıyor <strong>as</strong>lında diye düs¸ünüyorum. Bana Oda Projesi'<br />

nin is¸lerinde çekici gelen ise tam da bu: müelliflig˘in<br />

tartıs¸maya açılıyor olm<strong>as</strong>ı. Müelliflikten vazgeçmek, sanat-<br />

çı ne yaparsa yapsın zaten mümkün deg˘il. Ama onu tartıs¸maya<br />

açmak anlamlı. Oda Projesi'nin is¸lerinde müelliflig˘in<br />

iki anlamda tartıs¸maya açıldıg˘ını düs¸ünüyorum: sanatsal<br />

müelliflik ve mekânsal müelliflik. Bence sorun (Bishop'un<br />

sandıg˘ı gibi) müelliflig˘in kimin elinde oldug˘u ya da<br />

sanatçıdan alınıp (gayet kolayca ve kahramanca) katılımcıya<br />

(veya mimarın/s¸ehircinin elinden alınıp mahalle ahâlisine)<br />

verilmesi deg˘il. Es<strong>as</strong> mesele müelliflig˘in kendisinin bir<br />

sorun olarak m<strong>as</strong>aya yatırılm<strong>as</strong>ı. Konu mekânsal müelliflik<br />

oldug˘unda bu iyice zorl<strong>as</strong>¸ıyor çünkü mimarlıg˘ın/s¸ehircilig˘in/t<strong>as</strong>arımcılıg˘ın<br />

bilgisi, verili kabul edilen, otoritesi<br />

sorgulanmayan, hâkim bir bilgi. Bu hâkim uzman bilgisi ve<br />

onun meslek ideolojisi, mekânın müellifinin kim oldug˘una<br />

dair herhangi bir tartıs¸manın açılm<strong>as</strong>ına zaten izin<br />

vermiyor.<br />

Burada bir de özerklik (autonomy) ile müelliflik (authorship)<br />

kavramlarını birlikte düs¸ünmek gerekiyor gibi<br />

geliyor bana. Müelliflik<br />

sanki bir tür otorite imâ<br />

ediyor. Aynı anda müellif<br />

ve özerk olmak mümkün mü?<br />

Belki "özerk"in tarifini de<br />

yeniden düs¸ünmek gerekiyor.<br />

Ki bu sorular bana Michael<br />

Hardt & Antonio Negri'nin<br />

yazılarını, Zapatista<br />

hareketini ve John Holloway'<br />

in change the world with-<br />

out taking power b<strong>as</strong>¸lıklı<br />

kitabını hatırlatıyor. 9<br />

Belki de özerklig˘i bireyin<br />

özerklig˘i olarak deg˘il de,<br />

tekilliklerin (singularity)<br />

kesis¸tikleri yerlerde olus¸an<br />

özerk alanlar olarak anlamak<br />

lazım. Bu anlamıyla özerklik<br />

acaba müelliflig˘i zorlayan<br />

bir kavram olarak düs¸ünü-<br />

lebilir mi?<br />

Özge: Aslında mesele, müelli-<br />

flikle yaratılmıs¸ durumlar<br />

içinde de otonomluk kurabilmek.<br />

Ancak o noktada belki<br />

otonomluk anonimlig˘i ve<br />

müelliflig˘i es¸it kılabilir.<br />

Evet, Oda Projesi bir imza<br />

ve projelerinin açık uçlulug˘unu<br />

korudug˘u sürece<br />

yarattıg˘ı alanlarda otonom-<br />

lug˘a yer var demektir. Sen<br />

de tekilliklerin kesis¸tig˘i<br />

yer derken buna mekânsal<br />

olarak bakmaktan bahsediyorsun<br />

sanırım.<br />

Derya: Evet, müelliflig˘in<br />

mekân üzerinden düs¸ünülmesini<br />

k<strong>as</strong>tediyorum.<br />

Özge: Bu <strong>as</strong>lında bir yandan<br />

da bag˘lam meselesi. Mesela<br />

Hirschhorn sanatçı olarak<br />

is¸ini yapıyor, sanat bag˘lamında<br />

hareket ediyor. Sanatçı<br />

is¸ini yaparken ahâliye para<br />

ödüyor ve sanatçı olarak<br />

kendisi de bu zincirin bir<br />

parç<strong>as</strong>ı, yani o da ödenekli.<br />

Oda Projesi'nin b<strong>as</strong>¸langıç<br />

dönemindeki farkı buradan da<br />

kaynaklanıyor <strong>as</strong>lında;<br />

Türkiye'de sanata para ayrıl-<br />

mıyorsa eg˘er, o zaman farklı<br />

stratejiler gelis¸tirilebilir<br />

demis¸tik. Hüseyin Alptekin'in<br />

dedig˘i gibi, "yakınmak fay-<br />

d<strong>as</strong>ız." Avrupa'daki sistemler<br />

içinde eyleyen bir sanatçının<br />

yaptıklarını bu durumu<br />

bilerek tartıs¸manın önemli<br />

oldug˘unu düs¸ünüyorum.Sanat-<br />

çıya devletin eles¸tirisini<br />

yapm<strong>as</strong>ı için destek olunuyor;<br />

ve bu durum Avrupa'daki<br />

telafi politikalarının bir<br />

ürünü. Sanatçılar, devletin<br />

9<br />

Holloway, 2002,<br />

Pluto Press.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!