Kitap Tanıtan Kitap (2)
Kitap Tanıtan Kitap (2) - Blogdan.Net
Kitap Tanıtan Kitap (2) - Blogdan.Net
- No tags were found...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
<strong>Kitap</strong> tanıtan kitap (2)<br />
‘Kimlik beni başka hiç kimseye benzemez yapan şeydir.‘ [2]diyor Maalouf ve her kişiyi farklı yapan<br />
kendi kimliğinin öğelerine doğru derinleşiyor. Kendi ifadesi ile ‘ruhun genleri’ denebilecek öğelere…<br />
Evet her insanın birbirinden farklı bir kimlik DNA sı vardır ve her ne kadar bu kimliği oluşturan öğeler<br />
aynı olsa da, kimliğin belirlenmesinde, kendi iradesiyle şifrelediği aidiyetler zinciri kişiyi diğerlerinden<br />
farklı kılar. Dinlerden, geleneklere, etnik gruplara, mesleğe, aileye, şehre, arkadaş<br />
çevresine,tutkulara… doğru uzanan bu aidiyetler her insanda farklı biçimlerde tezahür eder. Kimisi<br />
ailesiyle var olur, kimi gelenekleriyle kendisini bulur. Kimisi de dini olmazsa bir ‘hiç’tir. Ama her kimlik<br />
birbirinden koparılması güç halkalarlardan oluşur, sadece herkesin genişlettiği halka birbirinden<br />
farklıdır.<br />
‘Kimileri için ulus, kimileri içinse din ya da sınıf. İnançlarının tehdit altında olduğunu hisseden<br />
insanlar arasında bütün kimliklerini özetler gibi görünen şey dinsel aidiyet oluyor. Ama tehdit<br />
altında olan anadilleri ve etnik gruplarıysa, o zaman dindaşları ile kıyasıya savaşıyorlar.’[3]<br />
diyor Amin Maalouf ve tanıdık bir problemi bizlere yeniden hatırlatıyor.<br />
Amin Maalouf küreselleşme çağında yeni bir kimlik tanımlamasına duyulan ihtiyacı dile getirdikten<br />
sonra çağımızın en ağır basan özelliğinin, tüm insanları bir bakıma ‘göçmen’ ya da ‘azınlık’ haline<br />
getirmek olduğunu vurguluyor. Evet hepimiz dinsel değilse; dini inanış-uygulayış biçimleri, etnik ya da<br />
anadil bakımından olmasa da kültürel, yahut ahlaki kabuller gibi pek çok bakımından ‘öteki’ olmaya<br />
mahkumuz ve farklılıklarımız karşısında hoşgörülü davranmayı başaramadıkça azınlık olarak hor<br />
görülmeyi hak etmiş olacağız. İnsan dinamik bir varlıktır, iki günü birbiriyle farklı(olmalı)dır ve en<br />
büyük acizliği diğer güne aynı şekilde uyandığında yaşar. İşte bu yüzden insan gün geçtikçe<br />
farklılaşacaktır, dolayısıyla hem kendisi hem de diğer insanlar nazarında ‘öteki’ olması kaçınılmazdır.<br />
Ve bence farklılıklarımıza bir arada yaşama imkanı sağladığımızda sorun kalmayacaktır.<br />
II-MODERNLİK ÖTEKİNDEN GELİNCE<br />
Bu bölümde ise ‘İslamiyet özgürlükle, demokrasiyle, insan ve kadın haklarıyla bağdaşır mı?’[4]<br />
sorusuyla karşılıyor bizi Maalouf. Ve kendi penceresinden cevaplamaya çalışıyor yine kendi sorusunu.<br />
Dinler tarihine yolculuk yapıp sorunun aslında dinlerle değil değişen bakış açılarıyla ilgili olduğunu şu<br />
şekilde vurguluyor;<br />
‘Son yirmi yüzyıl boyunca din (Hristiyanlık) adına bol bol işkence yapıldığını, zulüm uygulandığını ve<br />
katliamlara girişildiğini, inananların ezici çoğunluğunun siyah köle ticaretini, kadınların ezilmesini,<br />
en kötü diktatörlükleri ve Engizisyon’u içlerine sindirdiklerini görmek için birkaç tarih kitabı<br />
karıştırmak yeter. Bu Hristiyanlığın özünde despot,ırkçı,gerici ve hoşgörüsüz olduğu anlamına mı<br />
gelmektedir?Hiç de değil, bugün Hristiyanlığın ifade özgürlüğü, insan hakları ve demokrasiyle iyi<br />
geçindiğini görmek için etrafınıza bakmanız yeter.’[5]<br />
İşte bu ifadelerle İslamiyet için sorduğu soruya Hristiyanlık üzerinden cevap verip, özgürlüklerin<br />
karşısında dinlerin değil insanların olduğunu dile getiriyor ve ekliyor;<br />
İslam tarihinde daha başlangıcından itibaren ‘öteki’ ile yan yana yaşama konusunda dikkate değer<br />
bir yatkınlık görülür. Geçen yüzyılın sonunda, en büyük İslam gücünün başkenti İstanbul’un nüfüsu<br />
www.derindusunce.org<br />
Fikir Platformu<br />
140