Kitap Tanıtan Kitap (2)
Kitap Tanıtan Kitap (2) - Blogdan.Net
Kitap Tanıtan Kitap (2) - Blogdan.Net
- No tags were found...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>Kitap</strong> tanıtan kitap (2)<br />
tartışılmazdır. Ekonomi o güne kadar kendisinin hem bir zihnî faaliyet hem de bir hayat alanı olarak<br />
sınırlarını tayin eden, muhtevasını belirleyen dinî ve ahlâki değerler sisteminin normlarından, prensip<br />
ve hedeflerinden tamamen koptu. Bu süreç aynı zamanda pozitivizmin, rasyonalizmin, materyalizmin,<br />
modern toplumların ve ulus-devletlerin ortaya çıkış süreciyle örtüşür. Aydınlanmanın epistemolojik,<br />
sosyal ve siyasal bütün etkilerinin iyiden iyiye görünürleştiği bu süreci, “kutsaldan kopuş” olarak da<br />
tanımlayabiliriz. Modernitenin belkemiğini oluşturan Aydınlanma felsefesi, hakikat bilgisinin tekelini<br />
Kiliseden alarak bireyin aklına vermiş, bilme ile inanma birbirinden ayrılmış, yeni düzenin temelleri<br />
naklî değil aklî bilgi üzerine atılmıştır. Bu son cümleyi özellikle zikretmemin sebebi, ekonominin, din<br />
ve ahlâktan bağımsızlaşmasının tümüyle Batının şartları ve dinamikleri ile ilgili bir durum olduğunu<br />
vurgulamak içindir. Fakat bu durumun etkileri gitgide kültürel hegemonya yolu ile bütün dünyaya<br />
uzanacaktır. Modernite, modern kıldığı Batı toplumları aracılığıyla ve elde ettiği ekonomik/teknolojik<br />
üstünlüğe dayanarak, dinî dünya tasarımlarının yerini dünyevi/seküler bir kültürün almasıyla ilgili katı<br />
direktiflerini, insanlığa adeta dayatacaktır.<br />
-Ahlâk ve ekonominin bağımsızlaşması İslam’ın düşünce evreninde mümkün olabilir<br />
mi?<br />
Yukarıdaki soru ve cevaplar, elbette bu soruyu başka bir izaha gerek kalmadan olumsuzlar. Fakat<br />
İslam düşüncesinin varlık-bilgi-değer sisteminin temelindeki tevhid inancı, Peygamberinin güzel<br />
ahlâkı tamamlamak üzere gönderilmesi, insanın iyiyi, doğruyu ve güzeli bir arada ikame eden eşitlikçi<br />
bir nizamı mamur etmek üzere devraldığı ilahi bir emanetle dünyaya geldiği ve bu nizamda yegâne<br />
gücün “abd statüsü” yani Allah’a ahlâken yakîn olmak, yegâne hedefin ise insanı-kamil seviyesine<br />
ulaşmak olduğu gibi bir çırpıda sıralanacak imânî daha pek çok şey hatırlandığında da bu soruya yine<br />
bir çırpıda hayır denilebilir.<br />
- Acaba konuya İslam düşünce tarihinde nasıl bakılmıştır?<br />
Güzel bir soru, cevabını bildiğimizde bizim için düşünce planında pek çok şey çözümlenecektir. Gazali,<br />
bu sorunun net bir cevabı için başvuracağımız isimlerin başında gelir. Pek çok diğer vasfı yanında bir<br />
iktisatçıdır Gazali. İktisada, gerek bu konudaki faaliyetler, gerekse bu faaliyetleri konu alan bir ilim dalı<br />
olarak bakalım, karşımıza her iki alanı da çağına hatta çağımıza göre mükemmel bir şekilde analiz<br />
eden bir isim olarak çıkar. Eğer aynı çağda yaşamaları şartını aramamış olsaydım, bu kitapta Adam<br />
Smith’in karşısına dikilecek isim ya Gazali ya da İbn Haldun olurdu. Şimdi Gazali’nin asırlar önce<br />
ürettiği fakat etkisi asırlar sonraya uzanan mükemmellikteki görüşünü Sabri Orman’dan iktibasla<br />
kitabımızın 470. sayfasından alıntılayalım: “Gazali’nin ana endişesi, insanların iyi bir dinî/ahlâkî hayata<br />
nasıl kavuşabileceklerinin araştırılmasıdır. Diğer her şey, bu temel gaye ile olan ilgileri derecesinde<br />
onu ilgilendirir. İktisadî hayat ve meseleleri de, böylece, dinî hayatla olan ilgilerinin derecesine ve<br />
gereklerine göre ele alınmışlardır. Başka bir ifadeyle, Gazali, dinî hayatı iktisadî hayat açısından değil,<br />
iktisadî hayatı dinî hayat açısından ele almış ve değerlendirmiştir.” Bilmem, bu sözler üzerine başka<br />
bir söz koymaya gerek var mı?<br />
-Kapitalist ekonominin kendi ahlâkî değerlerini dayatan doğasını eleştirmek, fakirliğe, geri<br />
kalmışlığa rıza göstermek olarak takdim ediliyor…<br />
Evet ediliyor, fakat buna karşıt bir fikir öne sürmek oldukça kolay. Nedir bu değerler? Sadece Pazarı<br />
değil her türlü serbestiyi mübah kılan “bırakınız yapsınlar” mantığı mı, bütün ahlâki sınırları iptal eden<br />
“bırakınız geçsinler” parolası mı, yoksa kazanç için her türlü ihlali meşru kılan, her yola başvurmayı en<br />
doğal hak olarak kutsayan, değeri kendinden menkul sahte ahlakî normlar mı? Bu durumda, sadece<br />
www.derindusunce.org<br />
Fikir Platformu<br />
40