Kitap Tanıtan Kitap (2)
Kitap Tanıtan Kitap (2) - Blogdan.Net
Kitap Tanıtan Kitap (2) - Blogdan.Net
- No tags were found...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>Kitap</strong> tanıtan kitap (2)<br />
Demokrasiye ve hukuk devletine yakışmayan 1982 Anayasası’yla yargı ve üniversitelerin düzeni; hak<br />
ve özgürlükler askerin tekeline kaldı. Kürt sorununda, din eğitimiyle ilgili meselelerde, din ve laiklik<br />
sorununda son sözü hep asker söyledi bu ülkede. Çünkü asker sivillere güvenmiyordu ve bu yüzden<br />
87 yıl önce kurduğu devleti “halkın seçimle iş başına getirdiklerine” bırakmadı ve bırakmak da<br />
istemiyor. Daha fazla özgürlüğün, demokrasinin ve hukukun bölücülük getireceğine, irticayı<br />
güçlendireceğine inanıyor asker ve bu yüzden Avrupa Birliği yolundan da hazzetmiyor.<br />
Yunanistan ve İspanya gibi ülkeler darbecilerinden hesap sorarken, darbecilerini cezalandırırken<br />
Türkiye’de 27 Mayıs darbesini yapan cuntanın lideri cumhurbaşkanı seçildi. 12 Mart’ı yapanlara<br />
dokunulmadı. 12 Eylül’ü gerçekleştirenlere de şimdiye kadar dokunulamadı ve hatta 12 Eylül<br />
darbecilerinin anayasası 28 yıl bu ülkede ‘demoklesin kılıcı’ gibi sallanıp durdu halkın üzerinde.<br />
Türkiye’yi 30 yıl sonra yine bir 12 Eylül’de 12 Eylül ‘darbe anayasasından’ büyük ölçüde kurtaran yeni<br />
anayasa paketi halk oylamasına sunuldu ve %58 ile kabul edildi. Yaş kararlarına yargı yolu açıldı,<br />
memurlara yeni haklar getirildi, memurlara toplu sözleşme hakkı tanındı, gazilere, engellilere,<br />
kadınlara pozitif ayrımcılık getirildi, darbecilere yargı yolu, komutanlara ise yüce divan yolu açıldı,<br />
HSYK’nın yapısı değiştirilerek yargı ve yargıç güvenliği oluşturuldu, Anayasa Mahkemesi geniş tabanlı<br />
hale getirildi yeni anayasa paketi ile ve böylece demokratikleşme yolunda büyük bir adım atılmış<br />
oldu.<br />
Özellikle 2007′de İstanbul Ümraniye’de bulunan el bombalarıyla başlayan Ergenekon süreci ve daha<br />
sonra yaşanan gelişmeler, yeni bir medyanın ortaya çıkması ve halkı birçok konuda bilinçlendirmesi<br />
Türkiye’de “vesayet sisteminin” yavaş yavaş çözüldüğünün, Türkiye’nin daha çok demokrasiye ve<br />
hukuka yanaştığının sinyallerini verdi. İşte bu sinyalleri yazının da başlığını oluşturan Milliyet gazetesi<br />
yazarı, 41 yıllık gazeteci Hasan Cemal’in Doğan <strong>Kitap</strong>’tan Mayıs ayında piyasaya çıkan, yaklaşık 600<br />
sayfa olan ancak diğer 7 kitabı gibi kolay okunabilen “Türkiye’nin Asker Sorunu: Ey asker siyasete<br />
karışma!” adlı kitap çok güzel bir şekilde anlatıyor. “Bilgisayarın başına ilk oturduğum zaman adını<br />
şöyle koymuştum kitabın: “Türkiye siyasetinin kayıp yılları… Asker sorunu, sivil sorunu!” Çok kısa bir<br />
süre sonra sevgili Hrant Dink öldürüldü 2007′nin ocak ayında ve acısı gitgide derinleşti. Balyoz, Sarıkız,<br />
Ayışığı, Yakamoz, Eldiven isimli darbe tertipleri sürecinden geçerken Ergenekon sahneye çıktı.<br />
2007′nin “Çankaya Savaşları”, Cumhuriyet Mitingleri derken bir gece 27 Nisan Muhtırası geldi<br />
askerden. Bitmedi bu sefer de, 2007′nin yazında yüzde 47 oyla seçimleri kazanmış Ak Parti’yi kapatma<br />
davası, bir başka deyişle “rejim içi darbe” ya da “yargısal darbe” girişimi kapımızı çaldı 2008′in mart<br />
ayında. Askerin toplumu şekillendirmeye ve Ak Parti’yi etkisizleştirmeye yönelik Lahika isimli çalışma<br />
çıktı Genelkurmay’dan. 2009 yılı da farklı değildi. Mart ayında Deniz Kuvvetleri içindeki cuntalaşmayı<br />
ve gayrimüslimler üzerinden Türkiye’de darbe ortamı oluşturmayı hedefleyen, daha vahimi Hrant<br />
Dink ve Rahip Santoro cinayetleri ile Malatya’daki misyoner katliamından “operasyonlar” diye söz<br />
edebilen Kafes Eylem Planı sahne alacaktı. 2009′un nisan ayında ise Ak Parti ile Gülen Cemaati’ni<br />
bitirmeyi öngören ve Genelkurmay karargâhında hazırlanan Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek’in<br />
“ıslak imzalı” “İrticayla Mücadele Eylem Planı” ortalığı karıştıracaktı. 2010 da sürprizleriyle geldi.<br />
Türkiye’deki “askeri vesayet sistemi” ya da Tayip Erdoğan’ın deyişiyle ” bürokratik oligarşi” belki de<br />
en ölümcül darbesini 2010 yılı 22 Şubat günü Balyoz Operasyonu’yla birlikte patlayan büyük gözaltı<br />
dalgasıyla yiyecekti. Bir gün içinde, aralarında iki kuvvet komutanının, iki ordu komutanının da<br />
bulunduğu 17 emekli general, 4 muvazzaf amiral, 27 subay gözaltına alınacaktı. Türkiye Cumhuriyeti<br />
tarihinde ilk kez kuvvet komutanları, ordu komutanları sivil savcılar tarafından sorgulanacak,<br />
tutuklanacaklardı. Ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez Ergenekon Davası’yla birlikte bir darbe<br />
girişimi yargı sahnesine çıkacaktı. Türkiye’de 28 Şubat postmodern darbesinin ardından, Ak Parti’nin<br />
2002 yılı kasım ayında seçimleri yüzde 35′le tek başına kazanmasıyla birlikte askerin içinden<br />
www.derindusunce.org<br />
Fikir Platformu<br />
160