18.03.2013 Views

InsanVeEkmek

InsanVeEkmek

InsanVeEkmek

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İnsan ve Ekmek 111<br />

Nitekim bunun bir örneğini İhsan Cora, Ahilik Örgütünün Osmanlı Toplumundaki Yeri ve<br />

Ahilik Örgütü İlkelerinin Günümüz Esnaf ve Zanaatkarlarına Uyarlanabilirliği isimli yüksek lisans<br />

tezinde yer alan“1665 yılında İstanbul fırıncıları tarafından yapılmış bir müracaatta” görüyoruz.<br />

Özetle esnaf, kendi kendini kontrol ediyor ve şikayette bulunabiliyordu.<br />

Ahiler Birliğinin Müslümanlara özgü yapısı 17’nci yüzyıla kadar sürmüştür. Osmanlı Devletinin<br />

Müslüman olmayan egemenlik alanı genişledikçe, çeşitli dindeki kişilerin birlikte çalışma zorunluluğu<br />

doğmuştur. Bu şekilde din ayrımı yapılmadan kurulan, eski niteliğinden bir şey kaybetmeyen yeni<br />

organizasyona “gedik” denilmiştir. Gedik kelimesi Türkçe’dir. Tekel ve imtiyaz anlamına gelir. Resmi<br />

terim olarak gedik kelimesine 1927 yılında rastlanır. Ama gediğin tekelci karakteri çok daha eskilere<br />

uzanmaktadır.<br />

GEDİK TEŞKİLATI<br />

Gedik sistemi, 1860 yılına kadar sürmüştür. O zamanlar, bir kişi çıraklıktan ve kalfalıktan yetişip<br />

de açık bulunan bir ustalık makamına geçmedikçe, yani gedik sahibi olmadıkça, dükkân açarak sanat<br />

ve ticaret yapamazdı. Ancak, ellerinde imtiyaz fermanları olan kişiler, sanat ve ticaret yapabilirdi.<br />

Bu fermanlar, esnafın sayılarının artırılıp eksiltilmesi, mülk<br />

sahiplerinin kiralarını artırmaması, gediği olmayanların sanat<br />

ve ticaret yapamaması, açık olan gediklerin esnafın çırak ve<br />

kalfalarına verilmesi, dışardan esnaflığa kimsenin kabul edilmemesi<br />

gibi hükümleri kapsıyordu.<br />

Gedikler, sabit veya seyyar olmak üzere iki türlüdür. Seyyar<br />

veya havzi gedikler, kişiye özgü olup, sahibinin istediği<br />

yerde sanatını ve ticaretini yapmasını sağlıyordu. Sabit gedikler<br />

ise dükkân, mağaza, atölye gibi yerlere ait olduğundan,<br />

sahipleri başka bir yerde sanat ve ticaret yapamazlardı.<br />

Tanzimat’ın ilanından ve yabancı devletlerle ticaret anlaşmaları yapılmaya başlandıktan sonra,<br />

öteden beri sürüp gelen tekelci uygulamaların sanat ve ticaretin gelişmesinde zararlı olduğu anlaşılmış,<br />

ticaret ve sanayiinin gelişmesi gerektiğinden ve istendiğinden, artık gedik düzeni ile tekelci<br />

uygulamalar kuralının sürdürülmesinde hükümetçe yarar görülmeyerek kaldırılmıştır.<br />

Osmanlı döneminde esnaf ve sanatkarlık, 18’inci yüzyıla kadar altın çağını yaşamıştır. Ahilik gelenekleri<br />

ve daha sonra kurulan lonca teşkilatları bu sınıfı gerek nicelik ve gerekse nitelik yönünden<br />

geliştirmiştir. Bu gelişmeye devlet de katkı vermiş, derbendci denilen memurlar vasıtasıyla ticaret<br />

yollarının bakım ve güvenliğini sağlamıştır. Osmanlı İmparatorluğunun çöküşünden Ahilik de payına<br />

düşeni almış, giderek yozlaşmıştır. Sonuçta giderek, loncalar bozulmuş, gediklere töreye göre değil,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!