You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
1031-1035’den elli sene kadar bir zaman<br />
sonra :Şemsi Bey, oymağıyla gelen Piri Şemsi<br />
Bey oymağında bulunan bugünkü sülale adı<br />
olarak da devam eden nesiller de şunlardır:<br />
1- FAKILAR<br />
2- HACIHALIMELER<br />
3- EMİNLER<br />
4- DAVUTLAR (Kazancılar)<br />
5- HACILAR<br />
6- ÇELİKLER<br />
Köy kurulmuş, Piri Bey oymağı toplanmıştı.Piri<br />
Şemsi Bey oymağına; “Gardaşlarım...<br />
Yeni bir yurt edindik, evler yapıp köy kurduk.<br />
Bu yurdumuzun da bir adı olmalı. Kendimizi<br />
bir bütün olarak köyümüzle tanıtmalıyız”.<br />
Onun bu sözleri oymağı tarafından coşkunlukla<br />
karşılandı. Oymadın en yaşlısı olan Mustafaların<br />
atası Hacı İbrahim Efendiden bir ad istediler. O da:<br />
Yeni yurdumuzda bizi huzura kavuşturan çalışkan<br />
Pirimizin evladı olmadığından, yerini kabul<br />
ederse bu köyün adım ve tüm köyü evlat<br />
ederek köyümüze Onun adım verelim. Adı Piri<br />
Kondu olsun. Köy adı coşkunlukla kabul edildi.<br />
Anadolu’da Selçuklu Hanedanı Arslan Yabgu,<br />
Resul Tiğin ve Kutalmış’la başlamıştı. Ayrıca<br />
bir devlet olarak kurulduktan sonra Türkün<br />
özelliği yine kendini gösterir: Sınırlarım genişletip,<br />
hükmetmek, işte bu idare Alaeddin<br />
Keykubat zamanında en sağlam ve en parlak<br />
devrini yaşar. Parlaklığın süslediği zaferlerden<br />
önemlileri: Moğollarla iyi geçinip, doğuyu güvenliğe<br />
alması ve Antalya’yı fethetmesidir. Yöremizle<br />
ilgili olan Antalya fetihidir. Çünkü Antalya<br />
fetihinde Piri Kondu yolu güzergahıdır.<br />
Bu hususta M. Ali Kemaloğlu’nun Alanya Tarihi<br />
eserinin 61. sayfasında aynen şöyle anlatılır:<br />
Bizzat hükümdarın kumar ettiği Türk Ordusu,<br />
en kısa yol olan Konya-Çumra-Dinek-Belviran-<br />
Hadim ve Pirlevkanda yoluyla Kalonoros’a (Antalya)<br />
inmiştir. Bu zaferin dönüşünde soğuk suyundan<br />
testisini dolduran kızın çeşmesine yaklaşır.<br />
Çeşmeden su içer ve kıza sorar: “Kızım köyünüz<br />
nerededir”?. (Asar Belini göstererek):<br />
“Şu tepenin arkasındadır Sultanım”. “Söyle köylülerine,<br />
sultanım bu çeşmenin yapılmasını istiyor”.<br />
Diyerek yoluna devam eder. Bunun üzerine<br />
o suyun bulunduğu mevkiye çeşme yapılır.<br />
Çam ağacından oyularak yapılmış su içme<br />
kabı (şapşak olarak bilinen) da konur. Çeşmenin<br />
yapılmasına vesile olan Alaeddin’e izafeten<br />
Sultan Çeşmesi denir. Çeşmenin adı hala Sultan<br />
Çeşmesi olup soğuk suyuyla meşhurdur.<br />
Bu arada efsane olarak bilinip anlatılan bir gerçeği<br />
anlatalım. Konya Eski Eserler Müzesi Müdürlüğünden<br />
alınmış, 1203 te yayınlanmış, zamanının<br />
resmî gazetesi şeklinde olan MEC-<br />
MUATÜL TEVARÎ-ÜL MEVLEVIYE adlı mecmuanın<br />
110. Sayfasındanalınmıştır. «Keramet-i Dar<br />
Karyeri Pirler-Konda» bu paragrafta beyan ediliyor.<br />
Hz. Mevlana Hadim civarına birkaç günlük<br />
istirahat ve teferrüç için gittiklerinde (Hicrî<br />
668 ki Hz. Mevlana 64 yaşında iken) O karyeden<br />
geçerken çamaşır yıkayan kadınlara tesadüf<br />
ediyor. 0l -o- kadınlardan su istediğinde<br />
bir tas su verilir. Suyun içine çam çöpü koyulur.<br />
Bunu niçin yaptığını suyu veren kıza sorduğu<br />
zaman: “Efendim terlisiniz. Soğuk su zarar verir<br />
diye attım” dedi. Hz. Mevlana: “Adım bağışla<br />
kızım” der. “Adım bağışlandı efendim” diyerek<br />
kız cevap verir. Bunun üzerine Hz. Mevlana: “<br />
Bir arzunuz var mı?” diye sordu. Dokuma bezlerinden<br />
LONCA (zamanın esnaf vergisi) mühürü<br />
basılıp, damga vergisi alınıyordu. Bez damgalayan<br />
memurların güçlük çıkardıklarından<br />
yakındılar. Canlarının yangın olması hasebiyle<br />
Hz. Mevlana bu iş zımnında tahsilat talebinde<br />
bulundular. Hz. Mezlana Tac-ül Vezir Süleyman<br />
Muiniddin Pervaneye bir kağıt yazıyor, bütün<br />
vergilerden muaf tutulması için «ÇAMINIZ KU-<br />
RUMASIN, KARINIZ FARIMASIN, SUYUNUZ ILI-<br />
MASIN VE BEZÎNÎZDEN DAMGA AKÇASI ALIN-<br />
MASIN» dediler. Bunu Pervaneye verdiler. O da<br />
cemî Tekaküften muaf tuttular.<br />
1974’ te basılmış olan TAŞKENT’ İN DO-<br />
ĞUŞU adlı kitabdan alınmıştır.<br />
48 • Bizbiriz Dergisi