28.12.2014 Views

BURJUVAZİNİN YOZ KÜLTÜRÜNE KARŞI - Yürüyüş

BURJUVAZİNİN YOZ KÜLTÜRÜNE KARŞI - Yürüyüş

BURJUVAZİNİN YOZ KÜLTÜRÜNE KARŞI - Yürüyüş

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Halkların Bütün Acılarının<br />

Hesabını Sormak İçin<br />

Sınıf Kini<br />

SINIF KİNİ, HAYATIN İÇİNDE<br />

BİRİKİR...<br />

"Süper Dolar Milyonerleri Kulübüne 26 Türk Daha Girdi."<br />

(Milliyet, 3 Haziran 2012)<br />

Milliyet’in haberine göre, 2010 yılında ülkemizde 318<br />

dolar milyoneri varken, bu sayı 2011'de 344'e çıkmış.<br />

Şöyle diyor: “ABD'li Boston Consultira Graup'un<br />

(BCG) Dünya genelinde yaptığı ‘Global Servet Araştırması’<br />

Türkiye'de 100 milyon dolar ve üzerinde kişisel serveti<br />

olanların sayısının 2011 yılında toplam 344'e çıktığını<br />

ortaya koydu."<br />

Bahsedilen "Süper Dolar Milyonerleri"nin nasıl ortaya<br />

çıktığını anlamak için, özel araştırmalar yapmaya gerek<br />

yok. Bunun için, söz konusu gazeteyi sadece bir sayfa<br />

çevirmek yeterlidir.<br />

Ve bakın aynı gazetenin 12. sayfasının manşetinde ne<br />

yazıyor: "9 yılda iş kazalarında 10 bin 804 kişi öldü."<br />

Hayat denilen terazinin bir kefesinde dolar milyoneri<br />

olan 344 burjuva asalak, diğer kefesinde binlerce emekçinin<br />

"iş kazası" denilen cinayetler sonucu katledilmesi<br />

duruyor.<br />

Sınıfların gerçeği ve uzlaşmaz çelişkisi, işte bu denli<br />

çıplak ve kanlı yaşanıyor.<br />

Ekonomi-Politik kitapları, bu çıplak ve kanlı gerçeği teorize<br />

ederek, şöyle özetler: Burjuvazi için sermaye birikimi<br />

demek, emekçiler için sefalet birikimi demektir.<br />

Marks'ın ifadesiyle söylersek: "...Bir kutupta servet<br />

birikimi, öbür kutupta, yani kendi emeğinin ürününü<br />

sermaye şeklinde üreten sınıfın tarafında, sefaletin, yorgunluk<br />

ve bezginliğin, köleliğin, bilgisizliğin, akli yozlaşmanın<br />

birikimi aynı anda olur."<br />

İşte bu gerçeklikten yola çıkan sosyalist şair Bertold<br />

Brecht bir şiirinde şöyle diyor: "Cennet ile Cehennem /<br />

Tek ve aynı kent olabilir / Cennet mülksüzler için cehenemdir."<br />

Hayatın "süper dolar milyoneri" asalaklar için "cennet"<br />

olması demek, emekçilerin "cehennem"e defedilmesi<br />

anlamına gelir.<br />

O "süper" asalakların varoluşu demek, emekçilerin düşük<br />

ücret alması, boğaz tokluğuna çalışıp geçim sıkıntısı<br />

çekmesi, sosyal güvenceden uzak kalması, borç-harç<br />

içinde bunalması ve "iş kazası" denilen cinayetlerde katledilmesi<br />

demektir. Bu koşulları yaşayanlar bilir, biz biliriz.<br />

Cehennem işte bu koşulların ta kendisidir.<br />

Erzurum’da buz gibi suyun içinde, gelmeyecek olan<br />

yardımı saatlerce beklerken donup ölmektir cehennemi<br />

emekçinin.<br />

Esenyurt' ta çadırın içinde yanıp gitmektir emekçinin<br />

cehennemi. Bu koşullara mahkum edilmektir.<br />

Maden ocaklarında, fabrikalarda, tersanelerde, inşaatlarda,<br />

baraj şantiyelerinde, atölyelerde, yüksek gerilim hatlarında<br />

ölüp giden emekçilerin ardından "güzel öldüler"<br />

Erdal'a, Engin'e...<br />

Köroğlu'nu gördüm<br />

Şahlandırıp iradesini Kırat<br />

misali<br />

Yalın kılıç davranıp<br />

Dayandı zulüm kapısına<br />

Ve hayali hatıraya<br />

çevirerek<br />

Çarpıştı olanca<br />

hakikatiyle...<br />

Köroğlu'nu gördüm<br />

Al kanlar içinde<br />

vuruşuyordu<br />

Şehitlerin hesabını<br />

şehitlerle<br />

Sorarızın eylemindeydi o<br />

gece...<br />

Köroğlu'nu gördüm<br />

Hıncında Engin vardı<br />

Ve tarihe<br />

Halkın da bir adaleti<br />

olduğunu<br />

Şakağından şafağa sızan<br />

Kanıyla yazıyordu...<br />

Köroğlu'nu gördüm<br />

Kara toprak kadar yaşlı<br />

Bir kızıl karanfil kadar<br />

genç<br />

Ve ol sebepten<br />

Kavganın ölümsüz<br />

delikanlısıydı...<br />

Köroğlu' nu gördüm<br />

Yanardağ ağzı gibiydi<br />

yaraları<br />

Ve anısı<br />

Ateşli nehirlerin şiddetiyle<br />

Nasıl da akıyordu<br />

yumruklarımızın içine<br />

Nasıl da yazıyordu<br />

zalimin alın yazısını<br />

Patladı ha patlayacak<br />

Kabzasını kavradığımız<br />

sabrın kara taşı...<br />

Köroğlu' nu gördüm<br />

Ortasına koymuştu<br />

hayatın<br />

O pervasız narasını<br />

Ve çağırıyordu<br />

Omuzlarının üstünde onur<br />

Göğsünde yürek<br />

taşıyanları :<br />

" Köroğlu' yum kayaları<br />

yararım<br />

Halkın kılıcıyım hakkı<br />

ararım<br />

Şahtan, padişahtan hesap<br />

sorarım<br />

Uykudan uyanan katılır<br />

bana..."<br />

Köroğlu' nu gördüm<br />

Kırklara karışırken<br />

" Yine geleceğim "<br />

diyordu<br />

Yine !<br />

Geleceğim...<br />

Ve ellerimle vereceğim<br />

Halkın kanını içmişlerin<br />

Cezasını<br />

Gök ekini biçmişlerin<br />

Cezasını<br />

Enginler'e kastetmişlerin<br />

Cezasını<br />

Ellerimle vermek için<br />

Yine !<br />

Geleceğim...<br />

Ümit İlter<br />

24<br />

08 Temmuz 2012 / Sayı:21<br />

<strong>BURJUVAZİNİN</strong> <strong>YOZ</strong> <strong>KÜLTÜRÜNE</strong> <strong>KARŞI</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!