You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
23<br />
Marksizm’in işçi sınıfı ve<br />
sendikacılıkla ilgili görüşleri<br />
nelerdir<br />
Marksizm, modern çağda bir taraftan zenginliğin<br />
artmasına, sermayenin temerküzüne rağmen<br />
refahın topluma dağılmadığı, işçi sınıfının<br />
proleterleştiği bir zamanda ağır sanayi üretiminin en zor<br />
koşullarında XIX. ve XX. yüzyıl anlam evrenini derinden<br />
etkilemiştir. ‘Üretimin ve ulusların zenginliğinin artmasına,<br />
teknolojinin gelişmesine rağmen, işçiler neden hala<br />
M.Ö. iki binlerin Mezopotamyasındaki gelir dengi ücret<br />
alıyor’ diye soran Marks, kapitalist sistemi temelinden<br />
sorgulamış ve sarsmıştır.<br />
Marks; klasik liberallerin özel mülkiyet, servetin serbest<br />
dolaşımı ve rekabete açık sermayeye emanet<br />
ettikleri dünyanın nihai komünal hayata varıncaya<br />
kadar, mülksüz, işçi diktatörlüğü ve merkezi planlamaya<br />
emanet edilmesi gerektiğini savunmuştur.<br />
Bunu yalnızca savunmakla kalmamış, dünyayı değiştirmek<br />
için devrimci bir yol da önermiştir. Sendikalarla<br />
alaka da bu noktadadır. Marks, işçilerin ürettikleri<br />
değerin çoğuna el koyup azını işçilere veren sermayeye<br />
karşı mücadelenin nihai devrimin ilk aşaması<br />
olduğuna inanır. Sınırlı savaşları kazanmadan, genel<br />
savaşı zaferle sonuçlandırmanın mümkün olamayacağını<br />
düşünür. Sendikal mücadeleyi siyasal mücadelenin<br />
bir parçası olarak görür. Kapitalizmin yapısal<br />
özelliği olarak emek, arz ve talebin değişkenliğinden<br />
dolayı emekçilerin yaşam standartlarının korunmasının,<br />
örgütlü bir güç olmanın dışında mümkün<br />
olamayacağı için sendikayı zorunlu görür.<br />
Siyasal iktidarların arkasında mutlaka ekonomik<br />
ve sosyal güçlerin olduğunu ve bir sınıf<br />
için demokrasi olanın başka bir sınıf için diktatörlük<br />
olabileceğini söyler; tercihini işçi diktatöryasından<br />
yana yapar. Gerçek demokrasi<br />
olan ‘proletarya diktatörlüğü’ne ulaşabilmek<br />
için üretim araçlarının gerçek sahibi<br />
olan üreticilere ait olması; bunun<br />
için de tüm dünya işçilerinin<br />
birleşmesi gerekmektedir. Bunun için gereken sınıf<br />
bilincinin oluşmasında ve bazı tavizlerin alınmasında<br />
sendika önemlidir. Yani sendika bir okul ve nihai devrim<br />
için örgütlenme biçimidir. Nihai devrimin sağlandığı<br />
SSCB’de sendikaların ne olacağı konusunda farklı<br />
görüşler ortaya çıkmıştır.<br />
Birinci görüş: Sendikaların yeni toplumun temelini<br />
oluşturan işçilerin direkt ve tek temsil organları olduklarını<br />
savunan ve herhangi bir siyasal otoriteye<br />
bağlanmalarını imkânsız görenler.<br />
İkinci görüş: Sosyalist toplumda sendikaların eski<br />
fonksiyonlarını terk edip üretim birlikleri haline gelmesi<br />
ve devlet organları haline dönüşmesi gerektiğini<br />
düşünenler.<br />
Üçüncü görüş: Her iki görüşe de karşı çıkanlar. Bu görüş,<br />
sendikaların işçilerin iktisadi mücadelelerinde bir<br />
destek olarak emekçilerin devlet yönetimi ve işletme<br />
yönetimi öğrenmeleri için bir okul olarak görevleri<br />
olduğudur. Bu görüş kabul görmüştür. Devlet ve parti<br />
arasında ayrı bir yere sahip olduğu belirtilen sendikalar,<br />
komünizmin okullarıdır ve yeni sosyalist düzenin<br />
sağlamlaştırılmasında partiye ve devlete yardımcı<br />
olma görevini yüklenmişlerdir.<br />
40