You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
45<br />
Türkiye’de çalışanların<br />
haklarının gelişimi nasıl<br />
olmuştur<br />
Türkiye’de 1930 öncesi izlenen liberal iktisat<br />
politikalarının başarısızlığı devletçi iktisat politikalarına<br />
geçilmesine neden olmuştur. Kamu<br />
iktisadi teşekkülleri aracılığıyla devlet bizzat sanayileşme<br />
çabalarının merkezine yerleşmiştir. Sanayi kuruluşları<br />
çevresinde bir işçi sınıfı oluşumu bu dönemdedir.<br />
Yani Türkiye’de topraktan ve geleneksel üretim<br />
ilişkilerinden kopuk emek olgusu şekillenmeye başlamıştır.<br />
1940’lara gelindiğinde 300 bini İş Kanunu’na<br />
tâbi olmak üzere toplam 500 bin dolayında işçinin<br />
bulunduğundan söz edilebilir. Doğal olarak siyasal,<br />
sosyal ve ekonomik açılardan tarım toplumu emekçileriyle<br />
sorunların farklılaşması da başlamıştır.<br />
Bizde gerek son dönem Osmanlı ve gerekse Cumhuriyet<br />
dönemi devlet eliti, Avrupa ülkelerinde sanayileşme<br />
döneminin kanlı sınıf savaşlarını biliyordu. İş ve<br />
emek meselelerinin sınıf esaslı bir biçime dönüşmesi<br />
halinde kırılgan siyasal zeminin derin faylarını harekete<br />
geçireceği endişesine neden olmuştur. İttihatçı<br />
devlet eliti, “Türk toplumunda çıkarları birbirleriyle<br />
çelişen farklı toplumsal sınıflar yoktur, çıkarları birbirleriyle<br />
uyumlu ya da uyumlaştırılabilecek olan,<br />
farklı işlerde çalışan değişik meslek erbabı vardır”<br />
şeklinde bir retorik üretmiştir. Bu retorik, Ziya Gökalp<br />
ve Atatürk’ün de bakışını yansıtır. Atatürk, 1923’te<br />
Türkiye’nin birçok yerinde yaptığı konuşmalarda,<br />
Türkiye’de toplumsal sınıfların olmadığını, ancak<br />
değişik meslek erbabının bulunduğunu ve bunların<br />
çıkarlarının da birbirinden farklı olmadığını sürekli<br />
vurgulamıştır.<br />
Uluslaşma sürecinin endoktriner kampanyalarıyla<br />
işçiler, çıkarlarının işvereninki ile bir olduğuna ikna<br />
edilmiştir. 1909’da Tatil-i Eşgal Kanunu’nda sofistike<br />
ifadelerle yasaklanan grev ve lokavt, 1936’da İş<br />
Kanunu’nun 72. maddesinde; “Grev ve lokavt yasaktır.”<br />
şeklinde açık ve kesin bir dille yasaklanmıştır.<br />
Cumhuriyet döneminde çok partili hayata geçinceye<br />
kadar, “farklı fikirlere gerek yoktur”, “tek parti yeter”,<br />
“işçi ve işverenin çıkarları birdir. O yüzden grev ve<br />
lokavta da gerek yoktur”, cümlelerindeki anlayışın<br />
egemen olduğu bir sosyal ve ekonomik hayat yaşanmıştır.<br />
1938’de “Cemiyetler Kanunu” çıkartılarak işçi,<br />
köylü gibi sınıf esasına dayanan her türlü cemiyet kurulması<br />
yasaklanmıştır.<br />
II. Dünya Savaşı’nın olumsuz etkileriyle gayrisafi milli<br />
hasılada %40’lara varan daralmalar yaşanması, köylü<br />
ve emekçi kesime yoksulluk ve sefalet olarak yansımış<br />
ve geniş kitleleri olumsuz etkilemiştir. Devlet her<br />
dönemde iç ya da dış meseleleri gerekçe göstererek<br />
geniş kitlelerin haklarını kısma veya ilga yoluna gitmiştir.<br />
Hemen hiçbir zaman emek, ücret ve hak meseleleri;<br />
ahlak, hakkaniyet, adalet ve kıst olarak ele<br />
alınmamıştır.<br />
1950’lerin Türkiye’sinde devlet destekli olsa da<br />
bir sermaye sınıfından söz edilebilir. Cemiyetler<br />
Kanunu’nda 1946 yılının Haziran ayında değişiklik yapılarak,<br />
farklı siyasi partiler ve cemiyetlerin kurulması<br />
yasal olarak mümkün hale getirilmiştir. 1947 yılında<br />
çıkarılan Sendikalar Kanunu’yla devletin sendikalar<br />
üzerinde kontrolünü sağlayacak idari ve adli mekanizmalar<br />
kurulmuştur.<br />
Demokrat Parti, ilk yıllarında çalışma hayatına ilişkin,<br />
daha sonraki yıllarda, özellikle 1955’ten sonraki<br />
uygulama ve görüşlerine göre, çok daha esnek ve<br />
hoşgörülü bir yaklaşım içerisindedir, ama daha sonra<br />
yavaş yavaş parti programında da yer alan grev hakkı<br />
konusundaki tartışmalar rafa kaldırılır. Öğle Dinlenmesi<br />
Kanunu, Yıllık Ücretli İzin Kanunu ve İşçi Sigortaları<br />
Kurumu Kanunu, kamu kesiminde çalışanlara<br />
yılda bir maaş tutarında ilave ödeme yapılmasına ilişkin<br />
düzenlemeler gibi bireysel hakları muhtevi önemli<br />
yasaların yapılması da bu dönemdedir. Demokrat<br />
Parti iktidarları döneminde işçi ücretlerinde önemli<br />
artışlar olmuş, çalışan sınıfın refah düzeyi artmıştır.<br />
68