27.12.2020 Views

Kırktuğ Dergisi 11. Sayısı

"Zikr eder cinnü-melek hem insan, Yaşasın devletü #Azerbaycan. Hür azade yaşatsun hamunu, Hem hukuk olsun er ile nisvan."

"Zikr eder cinnü-melek hem insan,
Yaşasın devletü #Azerbaycan.
Hür azade yaşatsun hamunu,
Hem hukuk olsun er ile nisvan."

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Havariyum Kilisesi tepeler üzerlerindeki anıtlardır.

Osmanlı döneminde kentin görünümü

bu dönemde başlayan sürecin devamı olmuştur.

Şehrin en önemli anıt eserlerinden bazıları

İustinianos döneminde yapılmıştır. Roma

mimarisi ile Helen kültürünün karması eserler

ortaya konmuştur. Bu dönemin en önemli

eseri Ayasofya Kilisesi olmuştur. İustinianos

döneminin mimari özelliği yükseltilmiş kubbeyle

örtülmüş merkezi mekanlardır. 11. yüzyıldan

itibaren kentte Akdeniz ve Karadeniz

ticaretinin artmasıyla yabancı cemaatler

yayılmıştır. Yabancılar imtiyazlar kazanmaya

başlamıştır. İtalyanlar, Venedikliler, Cenevizliler,

Araplar ve başka yabancılar yerleşmeye

başlamışlardır. Arapların ilk kuşatmasından

13. yüzyıla kadar kentte üç cami yapılmıştır

(Çelik, 2019).

Kent 30 Mayıs 1453 tarihinde Osmanlı

Devleti’nin egemenliğine girmiştir. Fatih Sultan

Mehmet merasimle kenti payitaht ilan

etmiş, imparatorluğun idari, iktisadi ve dini

merkezi yapmak için yeni bir imar süreci

başlatmıştır. Fatih Sultan Mehmet’in yaptığı

ilk faaliyet Theodosios Surları’nın onarımı ve

kentin yeniden iskanı olmuştur. Fatih kenti

aldığında kentin nüfusu 50.000 idi. Fatih

kaçakları evlerine geri yerleştirmiş ve esirlerin

bir bölümünü Haliç’te iskân ettirmiştir. Kente

imparatorluğun çeşitli yerlerinden Müslüman,

Hristiyan ve Yahudi nüfus nakletmiştir. Ticari

hayatı canlandırmak için pek çok tacir kente

göç etmiştir. Fetihten sonraki temel hedef

Müslüman cemaatlerin İslami gereklere göre

yaşayabileceği gibi bir şehir yaratmak olmuştur.

Külliyeler çevresinde mahalleler gelişmiştir.

Ayasofya Kilisesi camiye dönüştürülmüştür.

Fatih kenti on üç nahiyeye ayırmıştır.

Nahiyeler çeşitli mahallelerden oluşmaktadır.

Bizans’ta geniş meydanlar ve arterler vardı

ama 15. Yüzyılda bunların önemi azalmıştır.

Amaç İslam kenti yaratmak olduğu için en

büyük yatırımlar dini binalara yapılmıştır.

On yedi kilise camiye çevrilmiştir. Ebu Eyyub

el-Ensari’ye türbe yapılmıştır. Dördüncü tepedeki

Havariyun Kilisesi’nin yanına Fatih Külliyesi

yapılmıştır. Fatih döneminde 190 cami,

24 mektep ve medrese, 32 hamam, 12 han

10

ve bedesten inşa edilmiştir. Kapalıçarşı’nın

merkezi kısmı Fatih zamanında tamamlanmıştır

(Çelik, 2019). İslam kentinin önemli iki

unsuru vardır. Bunlar cami ve pazar alanıdır

(Kuban, 1968). Bu cami ve bedesten Ayasofya

ve Kapalıçarşı’da vücut bulmuştur. Osmanlı

imparatorluk sarayının inşası da Fatih

dönemindedir (Çelik, 2019).

16. yüzyılda İstanbul’da hızlı nüfus artışı

görülmüş olmakla birlikte Müslüman- gayrimüslim

oranı sabit kalmıştır. Mahalleler

genişlemiştir. Bizans’tan kalan caddeleri eritmişlerdir.

Bu yüzyılda inşaat sayısı artmıştır.

Anadolu-Türk mimari unsurları ve Bizans motifleri

karışımından İstanbul’un güzide mimarisi

oluşmuştur. Kanuni’nin uzun saltanatına

denk gelen bu süreçte kente birçok anıt inşa

edilmiştir. Mimar Sinan’ın etkisiyle Osmanlı

mimarisi zirveye ulaşmıştır. Süleymaniye Külliyesi

bu dönemde inşa edilmiştir. Süleymaniye

Külliyesi cami, beş medrese, bir darüşşifa,

bit tıp mektebi, bir imaret, bir kervansaray,

muhtelif türbeler, dükkanlar ve çeşmelerden

oluşmaktadır. Sinan Ayasofya’nın sistemini

Süleymaniye’de taklit etmiştir. Bu dönemde

İstanbul’un Osmanlı İmparatorluğu’nun merkezi

olduğu algısı yerleşiklik kazanmıştır. Bu

dönemde ayrıca Sultan Selim Külliyesi, Şehzade

Külliyesi, Kara Ahmed Paşa Külliyesi,

Edirne Kapıdaki Mihrimah Sultan Külliyesi ve

Sokullu Mehmed Paşa Külliyesi, Sinan tarafından

inşa edilmiştir. Sinan’ın eserleri sadece

İstanbul olarak bilinen bölgede değil Üsküdar

ve Haliç’te de bulunmaktadır (Çelik, 2019).

17 ve 18. yüzyılda İstanbul her ne kadar

önceki dönemlerin seyrinde ilerlemeye çalışsa

da ekonomik yetersizlikler baş göstermeye

başlamıştır. 17. yüzyıl İstanbul’a Sultanahmet

Külliyesi ve Eminönü’ndeki Yeni Cami’yi

kazandırmıştır. 18. Yüzyıl kente anıtsal bir

yapı kazandıramamakla birlikte Avrupa

mimari modasının benimsenmesine yönelik

adımların atılmaya başlandığı yüzyıl olmuştur.

Yirmisekiz Mehmet Çelebi Fransa ziyaretinden

döndükten sonra Paris’teki askeri,

teknik yapıları incelemenin yanında park,

bahçe, sarayları da inceleyip bunlarla ilgili

yazı yazmıştır. Bu dönemde birçok yabancı

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!