27.12.2020 Views

Kırktuğ Dergisi 11. Sayısı

"Zikr eder cinnü-melek hem insan, Yaşasın devletü #Azerbaycan. Hür azade yaşatsun hamunu, Hem hukuk olsun er ile nisvan."

"Zikr eder cinnü-melek hem insan,
Yaşasın devletü #Azerbaycan.
Hür azade yaşatsun hamunu,
Hem hukuk olsun er ile nisvan."

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

TARTIŞMALARIN ODAĞINDAKİ SÖZLEŞME:

İSTANBUL

SÖZLEŞMESİ

Banu Balıbey

Modern devletlerde hak ve kanun arasında sıkı bir ilişki vardır; haklar kanunlarla korunmadığı

sürece yok sayılmaktadır. Adil bir toplumsal düzen de ancak hakları korumaya yönelik

mevzuatların oluşturulması ile sağlanabilecektir. Adil kanunlar her zaman toplumsal düzeni

koruyan değil, zaman zaman toplumsal düzene karşı dahi olsa hak edene hakkını verebilen;

korunmasını gerekeni koruyabilen kanunlardır. Toplumsal düzene karşı olduğu miktarda direnişle

karşılaşılır bu düzenlemelere yönelik, ancak adalet elbette herkesi değil; hakkı çiğneneni

memnun etmektedir. Hukukun amacı popülizm değil, adalettir. Son zamanlarda, adil olmasına

rağmen bir kesim tarafından karşı çıkılan bir düzenleme sıklıkla gündeme gelmektedir:

İstanbul Sözleşmesi. Bu kadar gündemde olmasına rağmen, hakkında yapılan yorumların sıklıkla

bilgi temelinde uzak olduğu, birtakım önyargılara dayandığı görülmektedir. Bu yazıda,

sözleşmenin bilgi temelinde incelenmesi amaçlanmıştır.

Sözleşmenin giriş kısmında, böyle bir düzenlemeye neden ihtiyaç duyulduğu oldukça

güzel bir biçimde açıklanmaktadır. Giriş bölümüne kadına karşı şiddet ve ev içi şiddetin her

türü kınanarak başlanmış ve “Kadına karşı şiddetin yapısal özelliğinin toplumsal cinsiyete

dayandığını ve kadına karşı şiddetin, kadınların erkeklere nazaran daha ast bir konuma zorlandıkları

en önemli sosyal mekanizmalardan biri olduğu”na yönelik sahip olunan farkındalık

dile getirilmiş; “kadınların ve genç kızların erkeklerden daha fazla oranda toplumsal cinsiyete

dayalı şiddet riskine maruz kaldıklarının ve erkeklerin de ev içi şiddetin mağdurları olabileceği”

hususu da ifade edilmiştir. Dolayısıyla, sözleşmede “kadına karşı şiddet” ifadesi ile toplumsal

bir grup olarak kadınların maruz kaldığı şiddet tanımlanmış; özel alanda yaşanan şiddetin

erkek mağdurlarının da olabileceği gözden kaçırılmayarak sözleşmenin kapsamının bu şiddet

türlerindeki mağdurları koruyacak kadar genişletilmiştir. Sıkça çarpıtılan toplumsal cinsiyet

kavramı sözleşmenin 3. maddesinde “herhangi bir toplumun, kadınlar ve erkekler için uygun

olduğunu düşündüğü sosyal anlamda oluşturulmuş roller, davranışlar, faaliyetler ve özellikler”

42

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!