You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Kültürel Miras
Sümela Manastırı
İSMAİL KÖSE
Bulunduğu sarp, zorlu coğrafyada, özellikle kış
aylarındaki sert iklim koşullarına rağmen ülkemizde
en iyi durumda korunmuş olan birkaç kadim yapıdan
birisi olan Sümela Manastırı’nın kuruluşuyla ilgili çok
sayıda söylence ve efsane mevcuttur. İlk kurucularının
İmparator I. Thedosius devrinde, 4. yüzyılın
sonlarında Sofronius ve Barnabas adlarında iki
keşiş olduğuna inanılan manastır Hz. Meryem’e ithaf
edilmiş, bu nedenle "Karadağ’ın Bakiresi" anlamına
gelen "Stou Melas" şeklinde isimlendirilmiştir. Stou
Melas ifadesi, halk dilinde "Sümela" ya da "Sumela"
formuna dönüşmüştür.
Manastırlar, Hıristiyanlığın doğuşundan sonra ortaya
çıkan yapılar olmakla birlikte putperest Roma’nın ilk
Hıristiyanlara karşı uyguladığı acımasız işkence ve
kovuşturmalar, ilk inanan komünyonları yer altında
saklanmaya ya da uzak mağaralara sığınmaya
mecbur bırakmıştır. Bu dönemin etkisiyle mağaralar
ve su kaynakları, ilk Hıristiyanlar tarafından dünyanın
merhamet kapısı, yaşamın kaynağı olarak kabul
edilip, Hz. Meryem ile özdeşleştirilerek kutsallaştırılmış,
bu alanlar zaman içinde kutsal mit alanlarına
dönüşmüştür. Kapadokya’da kurulan yer altı şehirleri,
bu durumun en güzel örneklerindendir.
Her ne kadar Milano Deklarasyonu ile 313 yılında
Hıristiyanlık serbest bırakılmış olsa ve 330 senesinden
günümüze Anastasis (Diriliş) sahnesinde Hz. Adem,
Hz. Havva ve İsa Peygamber ile birlikte resmedilen I.
Konstantin ve annesi Helena, Hıristiyanlığı resmi din
olarak kabul etmişse de Hıristiyanlara karşı baskı bir
süre daha sürmüştür. Anastasis sahnesinin çok güzel
üç örneği Kapadokya Karanlık Kilise’de, Trabzon Ayasofya
Apsisi’nde ve Karye’de görülebilir durumdadır.
64 Ekim / Kasım / Aralık | 2021
October / November / December