04.11.2021 Views

TOURMAG / Sonbahar 2021

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Rota

DÜNYANIN EN ESKİ VAFTİZHANESİ

Mor Yakup Kilisesi, ayakta kalmış dünyanın

en eski vaftizhanesi olarak da anılıyor.

Tarihi mabet, 8. yüzyılda kiliseye çevrilmiş.

Bu alan, 15 Nisan 2014’te alınan kararla

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne

ilave edilmiş. Diğer yandan, bölgede bir

başka UNESCO sevinci daha yaşanıyor.

Mardin’de Turabdin (Tanrının Hizmetkârları

Dağı) olarak adlandırılan bölgedeki antik

çağlardan kalma dokuz ibadethanenin UN-

ESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ne

alınması, Süryanileri sevindirmiş. Yeni hedef

ise daimi listede yer almak.

PATRİKLİK MERKEZİ

Mor Yakup Ortodoks Kilisesi, Nusaybin

Piskoposu olarak görev yapan Mor Yakup

tarafından M.S. 313-320 yılları arasında

yaptırılmış. Episkopos Mor Yakup ve

öğrencisi Mor Efraim ile birlikte M.S. 325’te

İznik Konsili’ne katılmış, ardından burayı

üniversiteye dönüştürmüşler. Zamanında

burada yatılı 800-1000 öğrenciye Süryanice

başta olmak üzere teoloji, felsefe,

mantık, edebiyat, geometri, astronomi,

tıp ve hukuk dersleri verilmiş. Bugün

gördüğümüz mekân ise büyük oranda

M.S. 300 yıllarından, yani Roma döneminden

kalma. Kilisenin içinde Mor Yakup’un

türbesi ve dünyanın ilk vaftizhanesi yer

alıyor. Mor Yakup’un mezarının yer aldığı

bir kat alttaki bölüme, aynı noktadaki iki

kaya merdiveninden inilebiliyor. Kare planlı

yapı, zaman içinde kuzey-güney yönünde

genişletilerek, mekân eklemelerine maruz

kalmış. Mekânların eklenmesiyle üç nefli

dikdörtgen bir yapıya dönüşmüş. Her nef

arasındaki geçişlerde bulunan kapılar

üzerinde kabartma teknikli dörder kapı yer

alıyor. Tarihte üniversite düzeyinde eğitim

verilen Mor Yakup Manastırı, 8. yüzyılda

metropolitlik merkezi, 1364-1839 yılları

arasında Turabdin manastırları bölgesinin

patriklik makamı olmuş.

12. YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE

İslam ordularının Nusaybin’e girmesinden

itibaren yörede mimari bir unsur olarak

cami ve mescitlerin kendini gösterdiğini

görüyoruz. Bunlar arasında kent mimarisinin

önde gelen yapılarından biri olup,

yakın zaman öncesine kadar bir mescit

olarak işlev gören Zeynel Abidin Camii’nden

bahsetmemiz gerekiyor. Bu cami, yerli ve

yabancı seyyahların seyahatnamelerinde bir

mescit olarak geçiyor. Günümüzde yapının

üzerinde inşa tarihini belirten bir kitabe

bulunmuyor. Ancak Diyarbakır salnamelerinde

12. yüzyılda Nusaybin’de bir caminin

yer aldığını bilme imkânı buluyoruz.

Zeynel Abidin Mescidi’nin Mort Fabrunya

Manastırı kalıntıları üzerinde kurulduğu

düşünülüyor. Daha sonra küçük bir mescide

ilaveten, güneybatı tarafında medrese

odaları eklenmiş. Zamanla ihtiyaca cevap

veremeyen mescide eklemeler yapılarak,

mabet bugünkü şeklini almış. Zeynel Abidin

Türbesi, üzerindeki kitabeye göre 12. yüzyılda

yapılmış. Külliye, yapı olarak bahçeli

açık avlulunun içerisinde şekillenmiş olup,

genel olarak L plan şemasında kesme taş

malzemeyle inşa edilmiş. Avlunun doğu

kısmındaki minare ise 1956 yılına tarihleniyor.

Cami, ibadet mekânının güneybatı

köşesinde taş basamakla inilen ve kubbe

ile örtülü kare planlı mekânda yer alıyor.

Yapının batı bitişiğinde ise Zeynel Abidin’in

kız kardeşi Seyyidete Sitti Zeyneb’e ait bir

türbe mevcut.

KARTAL YUVASI GİBİ

Nusaybin’i geride bırakıp 30 kilometre kadar

ilerledikten sonra, Girmeli Köyü sapağına

ulaşırsınız. Sizi kartal yuvası Mor Evgen

Manastırı’nın kalıntılarına ulaştıracak yoldur

burası. Tur Abdin’in başlangıç yükseltilerinde,

Mezopotamya’nın gizem dolu uçsuz

bucaksız ovalarına bakan bir kartal yuvasını

anımsatıyor Mor Evgen. Günümüzde manastır

olarak kullanılmıyor ama yüzyılların izini

duvarlarında taşımayı sürdürüyor. Turabdin

böyle işte... Gezdikçe bırakıp gitmek

istemeyeceğiniz bir bilgelik rotası. Kutsal

dönemlerin dillerini konuşan, dünyanın ilk

üniversitelerini kurup; filoloji, tıp, kimya,

matematik, tarih, felsefe ve mantık gibi temel

bilimlerin hemen her alanında büyük bilginler

yetiştiren Süryani bilginlerinin kutsal dağı

burası. Yunan felsefesi ile Müslüman Araplar

arasında kültür köprüsü kuran bilginler, bu

tarihi yapılarda vermişler eserlerini. Ve şimdi

Doğu’nun bu bilge insanlarının hatıralarını

yaşatan mabetler sizi bekliyor; onlarla

tanışmanız ve keşfetmeniz için...

BAŞKA NELER VAR?

Tarih boyunca kadim uygarlıklara

ev sahipliği yapan Nusaybin’de

gezip görmeye değer çok yer var.

Selman-i Pak Türbesi, Hamidiye

Şehitliği, Kışla Camii ve Minaresi,

Alman Köprüsü, Nusaybin Kışlası,

Nusaybin Hanı, Abdulkadir Paşa

Konağı, Bağdat Köprüsü ve Çağ Çağ

Vadisi, ilçe merkezindeki ziyaret

adresleri arasında. İlçenin yakın

çevresindeki en gözde gezi mekânı

ise Dara Antik Kenti. Mardin-Nusaybin

arasında yer alan ve geçtiğimiz

günlerde restorasyonu tamamlanarak

yeniden açılan ören yeri,

“Mezopotamya’nın Efes’i” olarak

tanınıyor. M.Ö. 530-570’te Pers Kralı

Darayuvaşi tarafından kurulan kent,

daha sonra Romalıların garnizon

kenti olmuş, ardından da Emevilerin

ve Abbasilerin egemenliğine

geçmiş. Nusaybin çevresinde eski

çağlardan yaşam izleri barındıran

Hesın Meryem, Yandere, Kuruköy,

Serçehan ve Zıvınga Anter ile Hop

mağaraları bulunuyor. Ayrıca;

Nusaybin Kent Müzesi, Marin Kalesi,

Serçhan Kalesi, Kalecik, Cihangir

Bin Kasım Camisi, Ramanus

Harabeleri, Mor Abrohom ve Mor Yuhana

Manastırları ile Dibek köyü de

gezi listenize dahil edebileceğiniz

yerlerden.

Ekim / Kasım / Aralık | 2021

October / November / December

67

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!