Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Kültürel Miras
Sümela Manastırı’nın kurulması sonrasında
Altındere Vadisi’nde yaşamakta olan
halkın hızla Hıristiyanlaştığını bilmekteyiz.
Esasında her ne kadar Trabzon kent merkezindeki
idareden bir günlük uzaklıkta,
döneme göre güvenli bir alanda olsa da
Sümela Manastırı’nın kurulduğu yer, kadim
İpek Yolu’nun Trabzon Limanı’na ulaşan
kollarının geçtiği lokasyondur. Kadim İpek
Yolu ve Onbinler'in Karadeniz’e ulaştığı
kadim rotalar, üç ana aks üzerinden geçmekteydi.
Diğer iki kol üzerinde Vazelon
ve Kuştul Manastırları bulunmakla birlikte
bunlardan Sümela Manastırı, iyi şekilde
korunabilmiştir.
Sümela Manastırı’nın günümüzde fotoğrafları
süsleyen anıtsal kısmının, Latinlerin
IV. Haçlı Seferi’nin istikametini değiştirerek
İstanbul’u işgali sonrasında 1204 yılında
kurulan üç Bizans ardılı prenslikten birisi
olan Komnenos Devleti döneminde, III.
Aleksios (1349-1390) devri ve sonrasında
inşa edildiği bilinmektedir. Diğer iki Bizans
prensliğinin birisi Selanik’te, diğeri İznik’te
kurulmuştur. Bu dönem, Malazgirt Zaferi
sonrasında Kars üzerinden Anadolu’ya giren
konar göçer Türk boylarının Karadeniz’e
ulaşmak için Komnenos Devleti’nin güneyde
Gümüşhane ile Trabzon arasındaki dağ
zincirinden geçen sınırları aşmaya başladıkları
dönemdir. Türk boylarının bir kısmı
hızla Hıristiyanlaşmış, fakat kabile isimlerini
ve dillerini büyük oranda korumuşlardır.
Vazelon Manastırı vaftiz kayıtlarındaki
Türkçe adlar, söz konusu keyfiyeti bilimsel
olarak tartışmaya yer bırakmayacak şekilde
kanıtlamaktadır.
Hıristiyanlığın Roma mimarisinden etkilendiği
bilinmektedir. Nitekim ilk büyük kilise
ve bazilikalar, Roma tapınakları stilinde
inşa edilmiştir. Bütün bu yapıların merkezi
bir planı vardır. Oysa manastır mimarisi,
büyük oranda Hıristiyanlığa özgüdür.
Genelde taşra yapılarında kare haç planlı
olan kilise mimarisinin aksine manastırlarda
belli bir merkezi plan uygulanamaz.
Mağara önlerinde küçük şapeller şeklinde
kurulan yapılar, zaman içinde nüfusun
artmasıyla belli bir planlamaya bağlı
kalınmadan, ihtiyaçlar doğrultusunda
genişletilirler. Sümela Manastırı da 4. yüzyıl
sonundan 19. yüzyıla kadar devam eden
inşa sürecinde belli bir merkezi planlama
uygulanamadan inşa edilmiş, genişletilip
büyütülmüştür.
Ortodoks Hıristiyanlığında manastırlar;
erkek manastırları, rahibe manastırları ve
karma manastırlar şeklinde inşa edilir. Zorlu
coğrafyası nedeniyle Sümela Manastırı,
erkek manastırı şeklinde inşa edilmiş,
keşişler tarafından idare edilen manastırda
rahibeler bulunmamıştır.
Sümela Manastırı inşa edilirken, dik yamacında
bulunduğu kaya kütlesinin üst kısımlarında
set duvarlar ve su akarları da inşa edilmişti.
Manastır 1923 yılında boşaldıktan sonra söz
konusu setlerin ve su dehlizlerinin bakımı aksatıldığından,
zaman içinde manastır avlusuna
yaklaşık 100 metreden taşlar ve molozlar düşmeye,
bunlar ziyaretçiler için tehlikeli olmaya
başlamıştır. Ayrıca kaya bloğundaki zamanın
etkisiyle gerçekleşen yarılma ve parçalanmalar
da ziyaretçilerle birlikte manastır kompleksini
de tehdit ettiğinden, 2016 senesinde başlanan
çalışmalarla kaya bloğunda iyileştirmeler
yapılırken, avlu üzerine çelik ağlar gerilerek
güvenlik sağlanmıştır.
Son söz olarak, ülkemizdeki en iyi korunmuş
manastır yapılarından olan Sümela, gerek
komünal yaşamın en nadide örneği keşiş
hücreleri, gerek eğitim alanları, gerek doksan
derece açılı dik kaya bloğundaki anıtsal
yapısı ile görenleri büyüler. Ayrıca manastır
içerisinde 11. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar
büyük kısmı çevrimli öyküleme sistemiyle
yapılmış, üç farklı döneme ait olağanüstü
güzellikte fresk örnekleri bulunmaktadır. Kullanımda
olduğu dönemde 100’e yakın keşişin
yaşadığı, Tanrı’ya adanmış bir hayat sürmeye
çalıştığı Sümela Manastırı, ziyaretçilerine
her daim beklentilerin ötesinde güzellik ve
unutulmayacak hatıralar sunar.
Ekim / Kasım / Aralık | 2021
October / November / December
65