Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Deniz Fenerleri
Rodos Heykeli’nin yapımına Heykeltıraş
Chares of Lindos tarafından M.Ö.282 yılında
başlanmış ve 12 yıl sürmüştür. Temeli
beyaz mermerden yapılan bu heykel, 56
yıl sonra M.Ö. 226 yılındaki şiddetli bir
deprem sırasında yıkılmıştır. Bunun dışında,
İtalya'daki en eski fener Messina’dadır.
İmparator Caligula tarafından M.S.40 yılında
inşa edilen Boulogne Feneri, 17. yüzyıla
kadar kullanılmıştır. “Herkül” Sütunu adıyla
bilinen La Coruna'daki (İspanya) fenerler
aynı dönemdedir.
ANADOLU ANTİK DENİZ FENERLERİ
Homeros’un “İlyada” ve Midillili Lesches’in
“Küçük İlyada” adlı eserlerinde, Sigeion’da
(Gelibolu-Çanakkale) bulunan bu fenerden
bahsedilmektedir. M.Ö. 6. yüzyıla tarihlendirilen,
Antalya/Patara Feneri de Türkiye
kıyılarındaki en eski fenerlerdendir. Heraklia
(Karadeniz Ereğlisi), Aigai (Mersin), Abydos
(Çanakkale), Germenica (Bursa), Kelenderis
(Mersin) ve Coracesium (Alanya), Anadolu’da
fener bulunan antik limanlardır. Yine
İstanbul Boğazı’nda bugünkü Kız Kulesi’nin
yerinde 4-5. yüzyılda bir fenerin bulunduğu
bilinmektedir.
Işığı daha uzaklara ulaştırmayı başaran kişi,
genç bir Fransız mucit olan Augustin Fresnel’dir.
1790’larda henüz çocukken, Normandiya’da
evinden ve diğer evlerden süzülen
ışıklardan büyülenmiştir. Paris’te mühendislik
okuduktan sonra Napolyon için yollar inşa
etmiş ve ışık ile ilgili matematik denklemleri
üzerinde çalışmayı sürdürmüştür. Deniz feneri
genellikle dikey bir yüzeye, yatay bir ışık
kaynağından gelen ışınları yansıtma ilkesi
ile çalışır. Dikey yüzeyde, devasa Frasnel
mercekleri vardır ve ışık kaynağını bir ışık
demeti şeklinde yansıtır. Deniz feneri sahilde
yer alıyorsa, mercek genel olarak 180 derece
döner. Denizin ortasındaki bir kaya üzerine
kuruluysa, mercek 360 derece dairesel olarak
saat yönünde hareket ederek sürekli döner.
Mercekler o kadar güçlüdür ki, sisli havalarda
bile ışık demeti uzaklardan kolayca görülebilir.
Şimdi gelelim, antik dönemlerin en eskilerinden
biri olan ve Anadolu’nun Akdeniz
kıyılarında yer alan, arkeolojik kazılarda
ortaya çıkarılan bir fenere…
PATARA FENERİ
12 metrelik bir kum dağının altından ortaya
çıkarılan Patara Deniz Feneri’nin M.S. 65
yılında, İmparator Neron tarafından inşa
edilen bir saygınlık yapısı olduğu anlaşılıyor.
2005 yılında Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji
Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Havva İşkan
Işık tarafından Patara antik kazılarında gün
ışığına çıkartılan bu deniz fenerinin, arkeoloji
dünyasının son yıllardaki en önemli
buluntusu olduğunu söyleyebiliriz.
Patara Deniz Feneri, aslı gibi eski görkemiyle
yeniden inşa edildiğinde, bu önemli turizm
bölgemiz yeni bir antik eser kazanmış
olacak ve deniz fenerleri tarihine ışık tutacaktır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde
inşa edilen ilk fener, Fenerbahçe Feneri’dir.
Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1562
yılında inşa ettirilmiştir. Osmanlılar, deniz
fenerlerine önem vermiş ve Kızıldeniz'den
Romanya kıyılarına kadar 200'ün üzerinde
deniz feneri inşa etmişlerdir. Ahırkapı Deniz
Feneri, Sultan III. Osman zamanında, 1755
yılında inşa edilmiştir. 1853-1856 Kırım Harbi
yılları ve sonrasında da çok sayıda fener
yapılmıştır. Anadolu ve Rumeli fenerleri,
Karaburun, Yeşilköy, Çimenlik, Kumkale ve
Gelibolu fenerleri bu dönemin yapılarıdır.
Evliya Çelebi, 17. yüzyılda Rumeli Feneri
için yüksek bir kulenin tepesinde, büyük bir
fener içinde yunus balığı yağının yakıldığından
bahsetmektedir. 1755 yılında İstanbul’a
gelen Fransız Mühendis Baron de Tott,
İstanbul Boğazı’nın Karadeniz çıkışında
Anadolu ve Rumeli kıyısında iki büyük fener
bulunduğunu, fenerin bekçilerinin maaşlarının
ve yakılan yağın devlet tarafından
sağlandığını belirtmektedir. Osmanlı Devleti’nin
Türkiye dışındaki topraklarında da
fener yapımına önem verdiği bilinmektedir.
Gelin şimdi en yakından başlayarak, yurdumuz
kıyılarının bir başka güzelliği olan
Fenerbahçe Feneri’ni turizm etkinliği olarak
gezelim, görelim:
FENERBAHÇE FENERİ
Günümüzde Kadıköy’ün Fenerbahçe
Burnu’nda yer alan ve bu yöreye adını veren
fenerin Kanuni Sultan Süleyman tarafından
1562 yılında yeniden inşa ettirildiğini biliyoruz.
Eski Osmanlı kaynaklarında, Kapıağası
Yakup Ağa’nın Kadıköy Kelmiç Burnu’nda
(Kalamış-Fenerbahçe) yaptıracağı fener için
izin verileceği belirtilmektedir.
Fenerbahçe Feneri’nin 16. yüzyılda faal
olduğu anlaşılmakla birlikte Bizans döneminde
de burada bir tapınağın ve fenerin
bulunduğu düşünülmektedir. Eremya
Çelebi Kömürcüyan, 1650’li yıllarda Fenerbahçe
Feneri’nden deniz içindeki bir temel
üzerinde yüksek bir kule şeklinde bahsederken;
1672 yılında İstanbul’a gelen Guillaume
Joseph Grelot, fenerin büyük olduğundan
ve İstanbul’a gelen gemilere geceleri yön
gösterdiğinden bahsetmektedir. Fenerbahçe
Burnu’nda bulunan ve semte adını veren
bugünkü Fenerbahçe Feneri, 1857 yılında
Fenerler İdaresi tarafından yenilenmiş
olup, hâlen eski güzelliğini korumaktadır.
Cumhuriyet döneminde 3302 sayılı kanunla
Fenerler İdare-i Umumiyesi satın alınmış ve
1 Ocak 1938’de Denizbank'a devredilmiştir.
Birçok yönetim ve isim değişikliğinden
sonra fenerlerin yönetimi, 12 Mayıs 1997’de
kurulan Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri
Genel Müdürlüğü’ne bağlanmıştır.
Bu dönemde eski fenerlerin yenilenmesine
ve modern fenerlerin yapımına da devam
edilmiştir.
Bir rota feneri olan Fenerbahçe Feneri’nin
400 yıllık bir geçmişi var. Fenerin sis düdük
binası 1932 yılında kurulmuş. Mercek yapısı
sabit kristal olan fenerin ışığı, 15 deniz mili
uzaktan görülmektedir. İstanbul’un işgali
sırasında İngiliz askerleri kuleye çıkmak
istemişler, ancak Fenerci Mediha Hanım
ve annesi, içkili askerleri ellerinde sopayla
kovalamıştır. İkinci Dünya Savaşı yıllarında
siyah perde ile kapatılarak karartılan fenerin,
Cumhuriyet’in 10. yıl kutlamalarında ise
ışıklandırılıp süslendiği biliniyor.
Ekim / Kasım / Aralık | 2021
October / November / December
89