Füsun Sayek TTB Raporları 2008: SaÄlık Emek-Gücü
Füsun Sayek TTB Raporları 2008: SaÄlık Emek-Gücü
Füsun Sayek TTB Raporları 2008: SaÄlık Emek-Gücü
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
timinden farklı kılan önemli özelikler<br />
bulunmaktadır. Örneğin, teknolojik<br />
gelişmeler sanayi sektöründeki gibi<br />
emek-gücüne olan bağımlılığı azaltmamış,<br />
aksine nitelikli emek-gücüne<br />
olan gereksinim devam etmiştir. Bu<br />
nedenle, sağlık sektöründe yeni ve<br />
gelişmiş teknolojiler kullanılsa dahi, bu<br />
sektör halen emek yoğun bir sektördür.<br />
Sağlık sektöründeki emek-gücü,<br />
sanayi üretimindeki emek-gücü gibi<br />
birbirine benzer nitelikte değil, çok<br />
yönlü, çok farklı meslek grupları ya<br />
da aynı meslek grubundaki çok farklı<br />
uzmanlık alanlarına sahiptir. Bir emek<br />
etkinliği sırasında emek-gücünün<br />
sayısının ve çeşitliğinin fazla olması,<br />
belirli oranda emek-gücünü birbirine<br />
bağımlı kılabilmektedir. Bu durum<br />
ayrıca, sağlık hizmetlerinin üretiminde<br />
ekibin de temel gerekçelerinden bir<br />
tanesidir. Sağlık hizmetlerinin diğer bir<br />
ayırt edici özelliği de özellikle tedavi<br />
ve bakım hizmetlerindeki emek etkinliğinde<br />
sağlıkçıların hastalarla/kişilerle<br />
sürekli yüz yüze olmak durumunda<br />
kalmasıdır.<br />
Seksenli Yıllardan Günümüze<br />
Sağlık Sektörü ve<br />
Sağlık <strong>Emek</strong>çileri<br />
Geniş toplum kesimleri tarafından<br />
kaybedildiğinde/hastalandığında<br />
gereksinim duyulan sağlık hizmetleri,<br />
yaklaşık otuz yıl öncesine kadar<br />
kapitalist ülkelerde büyük oranda<br />
kamusal olarak desteklenir ve yürütülürken,<br />
o tarihlerden günümüze<br />
halen devam eden kapitalizmin büyük<br />
depresyonuyla, sermayenin ihtiyaçları<br />
doğrultusunda piyasalaşmış ve ticarileşmiştir.<br />
Kapitalizm ile birlikte dolaylı<br />
olarak meta üretimine dahil olan sağlık<br />
hizmetleri, küreselleşen kapitalizm<br />
ile birlikte metalaşmış ve doğrudan<br />
sermaye denetimine tabi olmuştur.<br />
Ülkelerin kapitalist üretim sürecine<br />
eklemlenme biçimine göre 1970’li<br />
yılların sonlarından itibaren, piyasasının<br />
ön gördüğü finans (cepten ödeme<br />
ve özel sağlık sigortacılığı), örgütlenme<br />
(desantralize örgütlenme, birinci basamaklarının<br />
yok edilip hastanelere<br />
dayalı basamaksız sağlık hizmeti) ve<br />
hizmet (koruyucu sağlık hizmetlerini<br />
yok sayan, tedaviye dayalı hizmet)<br />
modelleri oluşturulmaya başlanmıştır.<br />
Bugün, Türkiye de dahil bütün kapitalist<br />
ülkelerde egemen eğilim budur.<br />
Bu eğilimle kamu hizmetleri özelleştirilmeye,<br />
kamu kaynakları özel sektöre<br />
transfer edilmeye, kar oranı görece<br />
daha yüksek alanlar uluslararası/<br />
ulusal sermayeye yeni yatırım alanı<br />
olarak sunulmaya başlamıştır. Sağlık<br />
hizmetlerinin metalaşması ya da<br />
doğrudan sermaye denetimine tabi<br />
olması, bu alanda önemli bir sermaye<br />
birikimine yol açmıştır. Sağlık sektörünün<br />
uluslararası ekonomiye giderek<br />
artan oranda eklemlenmesi, sağlık<br />
emek-gücünün de piyasaya entegrasyonunu<br />
hızlandırmış-kolaylaştırmıştır.<br />
Bugün, dünyada uluslararası ticaretin<br />
yaklaşık beşte birini hizmet sektörü<br />
oluşturmakta olup bunun içinde sağlık<br />
sektörü en hızlı büyüyen sektör olarak<br />
kabul edilmektedir. Örneğin, dünyada<br />
sağlık alanında son yirmi yılda doğrudan<br />
yabancı sermaye yatırımı 20 kat<br />
artarak, 27 trilyon dolara ulaşmıştır.<br />
OECD ülkelerinde sağlık sektöründen<br />
yılda dört trilyon dolar kar edildiği,<br />
Kanada sağlık sistemine ABD dışındaki<br />
ülkelerden yılda 40 milyar dolar bir<br />
girdi sağlandığı görülmektedir. Güney<br />
Avrupa ülkelerinde ise mevcut özel<br />
yataklar kar getirici özel şirketlerin<br />
ortaya çıkmasıyla hastane gelirlerinin<br />
yaklaşık yarısını oluşturmaktadır.<br />
Böylesi bir ticarileşme; ileri tıbbi teknolojinin<br />
kullanılmasına ve geri teknolojilerin<br />
emperyalist ülkelerden onlara<br />
kaynak aktaran ülkelere yoğun olarak<br />
transfer edilmesine ve sağlık hizmetlerinin<br />
bu teknolojiyi tüketecek şekilde<br />
yapılandırılmasına yol açmıştır. Bu<br />
gelişmelerle, uzmanlaşmış sağlık hizmetleri<br />
emperyalist ülkelerden onlara<br />
bağımlı ülkelere ihraç edilmeye başlanmıştır.<br />
Çokuluslu, çok ortaklı şirketler<br />
öncelikle hastaneler olmak üzere,<br />
tıp merkezleri, evde bakım merkezleri,<br />
zincir eczaneler ve özel sağlık sigorta<br />
şirketleri kurmuşlardır. Sağlık emekgücü<br />
daha çok kent merkezlerinde ve<br />
hastanelerde çalışmakta, özel hastanelerin<br />
büyük bir bölümü sermayenin<br />
yoğun olarak biriktiği büyük kentlerde<br />
kurulmaya devam etmektedir. Öte<br />
yandan sağlık alanındaki ileri ve yoğun<br />
teknolojinin kullanımı ve bilimsel<br />
gelişmeler sağlık alanındaki ticarileşmeyle<br />
birlikte, bu piyasada rekabet<br />
edebilecek nitelikli sağlık emek-gücüne<br />
olan talebi artırmıştır. Bu nedenle,<br />
sağlıkçıların uzmanlık, hatta uzmanlık<br />
üstü (yan dal/ileri dal) eğitim almaları,<br />
mezuniyet sonrası sürekli sertifika ve<br />
kurs programlarına sahip olmaları<br />
öncelenir olmuştur.<br />
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünyada<br />
yaklaşık 59 milyon sağlık emekçisi<br />
vardır. Bunların yaklaşık 19 milyonunu<br />
idari personel ve hizmetliler oluşturmaktadır.<br />
Sağlık meslek gruplarının<br />
bilgi ve becerileri ile iş tanımları dünya<br />
genelinde tek bir standarda sahip<br />
değildir. Ülkeler arasında farklılıklar<br />
gösterebilmektedir. Hekimlerin %70’i<br />
erkek, hemşirelerin %70’i kadındır.<br />
Sağlık emekçilerinin %37’si küresel<br />
hastalık yükünün %10’una ve dünya<br />
sağlık harcamalarının %50’sine sahip<br />
Kuzey Amerika Bölgesi’nde çalışırken,<br />
yalnızca %3’ü küresel hastalık<br />
yükünün %24’üne ve dünya sağlık<br />
harcamalarının %1’inden azına sahip<br />
olan Afrika Kıtası’nda çalışmaktadır.<br />
Afrika Bölgesi’nde bir hekime karşılık<br />
sekiz hemşire çalışırken, Batı Pasifik<br />
bölgesinde 1.5, Kanada ve ABD’de 4,<br />
Şili, Peru, El Salvador ve Meksika’da<br />
birden daha az hemşire çalışmaktadır.<br />
Sağlık emekçilerinin yaklaşık %33’ü<br />
özel sektörde ve tedavi edici hizmetlerde<br />
çalışmaktadır. Hekimlik hizmetinin<br />
sunumunun hizmete olan talebin<br />
artışına neden olabilme özelliği vardır.<br />
Bu özelliği özellikle sağlık harcamalarını<br />
etkiler. Bunun için hekimlerin ücretlendirilme<br />
biçimleri önemlidir ve çok<br />
çeşitli biçimlerde yapılmakla birlikte<br />
belli başlı üç tipi vardır: Hekimin ürettiği<br />
hizmet başına ücret alması hizmet<br />
karşılığı ödeme olarak adlandırılır. Hekime<br />
bağlı her bir birey başına sabit<br />
ücret alması kişi başına ödeme olarak<br />
adlandırılırken üçüncü olarak da maaşa<br />
dayalı ödeme biçiminden söz edilebilir.<br />
Ödemeyi hekimi istihdam eden<br />
kuruluş yapabileceği gibi, doğrudan<br />
hasta da yapabilir ya da sigorta kurumu<br />
hizmet sunumundan bir süre sonra<br />
ödeme yapabilmektedir. Bunların<br />
yanı sıra özellikle son yılardaki reform<br />
18 FÜSUN SAYEK <strong>TTB</strong> RAPORLARI-<strong>2008</strong>