Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Sayı: 365<br />
<strong>Yürüyüş</strong><br />
19 Mayıs<br />
2013<br />
dara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin<br />
varlığı iddiasında değiliz. Fakat<br />
hiç bir hiyerarşik üst de tanımıyoruz.<br />
En kıdemsizin, en kıdemliden veya<br />
isim yapmış olandan farkı yoktur.<br />
Avukatlar esir kullanmadılar, fakat<br />
efendileri de olmadı" sözü avukatın<br />
mesleğini “özgür ve bağımsız” yürüttüğünü<br />
anlatmaktadır, fakat hayatın<br />
kendisi hiçde öyle değildir.<br />
Avukatlar müvekkillerin istediği<br />
işi yapmakla yükümlülerdir. Avukatların<br />
iş seçme özgürlüğü kulağa hoş<br />
gelen bir laftan ibarettir. Yoksulluk sınırları<br />
içersinde yaşayan ama mesleğinin<br />
getirdiği kibir ve gurur nedeniyle<br />
bunu kabul edemeyen avukatların<br />
iş seçme özgürlüğü yoktur. Müvekkilin<br />
talimatıyla çalışırlar. Müvekkil<br />
istediğinde hacze çıkmak zorundadır,<br />
haciz mallarına el koymak<br />
zorundadır. Müvekkili haksız ise<br />
haklılığını kanıtlamak zorundadır.<br />
Sadece müvekkiline bağlı değillerdir,<br />
özellikle ceza davalarında hakimlerin<br />
eteklerini öperek davayı kazanmak isterler.<br />
Hakimleri kızdırmak, onlarla<br />
çatışmak risk demektir. Kendi doğruları<br />
üzerinde diretemez, yazılı hukuk<br />
kurallarına rağmen hakimlerin yarattığı<br />
statüyü dağıtacak güçte değillerdir.<br />
Bozuk olan bu çarkta mahkeme<br />
kararları keyfidir, lehine olan bir<br />
dava her an aleyhine dönebilir ve müvekkil<br />
kaybedebilir. Bu nedenle avukat<br />
hakimi kızdırmak, öfkelendirmekten<br />
kaçınmak zorundadır. Yine<br />
yargının avukat, savcı, hakimden<br />
oluştuğu söylenir. Oysa yargı, hakim<br />
ve savcılardan oluşur, avukatların<br />
yargı işlemlerine zorla katılmaya çalışır.<br />
HHB avukatları davalarda hakime<br />
yalakalık yapmadan, ezilmeden<br />
haklı ve doğru olanı savunurlar. Müvekkillerinin<br />
haklarını sosyalist meşruluk<br />
bilinciyle savunurlar. Savunma<br />
hakkında taviz vermezler, haklı ve<br />
doğru olanı anlatmaktan vazgeçmezler.<br />
Bu nedenle duruşma salonunda<br />
atıldıkları da olmuştur. Müvekkilleri<br />
duruşmaları boykot ettiklerinde<br />
onlarda mahkemeleri boykot<br />
etmişlendir. İdam kararlarının verildiği<br />
mahkemelerde cüppelerini mahkeme<br />
heyetini fırlatmışlardır.<br />
Hukukun piyasallaşması ile birlikte<br />
avukatlar sanıldığının aksine<br />
hiç bir zaman özgür ve bağımsız<br />
olamazlar. Müvekkil ve dava seçme<br />
özgürlüğü olmayan, en çok okuyanlar<br />
arasında bulunmaları gerekirler, kitap<br />
ve kültür dünyasına ulaşmayan,<br />
yeteneklerini geliştirecek zaman ve<br />
imkanlardan yoksun olan avukatlar<br />
özgür olabilirler mi? Özgürlük yaşamı<br />
tümüyle yaşamak demektir. Yeterli<br />
beslenme, giyinme ve barınma konusunda<br />
bedenin gereklerini karşılamak<br />
için ekonomik olanak, ayrıca aklın<br />
etkinlik alanını genişletmek, kişiliği<br />
geliştirmek ve kişiliğimizi ortaya<br />
koymak için etkin fırsatlara sahip olmak<br />
demektir. Siyasal, felsefi, ahlaki,<br />
kültürel düşüncelerine uygun olarak<br />
yaşamaktır.<br />
Örneğin Halkın Hukuk bürosu<br />
avukatları, “herkesin savunma hakkı<br />
var” diye düşünüp işkencecilerin,<br />
çeteçilerin, fuhuş yapanların, halka<br />
karşı suç işleyenlerin avukatlığını<br />
üstlenmez. Savunma hakkı denilerek<br />
işkence, fuhuş, çeteçilik meşrulaştırılamaz,<br />
masumlaştırılamaz.<br />
Bu suçlar sistemin yarattığı ve beslediği<br />
suçlardır. Bunu da teşhir etmek,<br />
bunlara karşı mücadele etmek adalet<br />
mücadelesinin bir parçasıdır.<br />
Sonuç olarak, Halkın Hukuk<br />
Bürosu halkın tarafındadır, halkın<br />
adalet savaşının tarafında ve hizmetindedir.<br />
Taraf olmak ilerleyen tarihsel<br />
mücadeleye katılmak demektir,<br />
orada mevzi yaratmak demektir, bir<br />
kültür ve gelenek yaratmak demektir.<br />
Avukatlık mesleğinin getirdiği küçük<br />
burjuva kültürü aşıp statükoları yırtmak<br />
demektir. Ve evet, önemli olan<br />
statüleri kırmaktır. Yalnız insanlık<br />
dışı, hukuk dışı uygulamalara karşı<br />
değil, anti-demokratik yasalara, insanlık<br />
onurunu ayaklar altına alan tüm<br />
uygulamalara karşı kendine ilerici demokrat-devrimci<br />
diyen hukukçular<br />
birleşerek, aydın ve hukukçu sorumluluğuyla<br />
hareket etmekten vazgeçmeyelim<br />
diyoruz. Mücadelemize<br />
güç katmanızı istiyoruz.<br />
Sürecek<br />
HATAY REYHANLI DA PATLAYAN BOMBALARIN SORUMLUSU<br />
EMPERYALİSTLER VE İŞBİRLİKÇİ AKP İKTİDARIDIR!<br />
Basına ve Halkımıza,<br />
Halk Cephesi 12 Mayıs günü Hatay’ın Reyhanlı İlçesi’nde<br />
patlayan bombalı katliamla ilgili yaptığı basın açıklamasında;<br />
"Gün geçmiyor ki Suriye sınırındaki illerimizde bombalar<br />
patlamasın, halkımızın kanı akmasın. Gözü dönmüş<br />
halk düşmanı AKP iktidarı emperyalistlerden<br />
aldığı güçle 2 yıldır Suriye<br />
halkına karşı yapılan tüm saldırıları<br />
destekliyor.<br />
Bugün Hatay’ı, tüm Suriye sınırındaki<br />
şehirleri patlayan bombalarla<br />
yaşanmaz hale getiren ve Hatay’da<br />
dökülen her damla kanın sorumlusu<br />
işbirlikçi AKP iktidarıdır. AKP her gün yeni yalanlarla<br />
Suriye halkını daha fazla nasıl katlederim planları<br />
yapıyor. Tayyip Erdoğan bunun için ABD dışişleri bakanıyla<br />
özel görüşmeler tertipleyip emperyalistlerin Suriye’ye<br />
saldırması için çığırtkanlık yapıyor.<br />
AKP’nin tüm işbirlikçiliğiyle Suriye halkına saldırdığı<br />
böyle bir dönemde 80 bine yakın<br />
mültecinin kaldığı 89 bin nüfuslu Hatay’ın<br />
Reyhanlı ilçesinde bombalar<br />
patlıyor bir kez daha halkımız ölüyor.<br />
Reyhanlı’daki patlamada yaşamını<br />
yitiren insanlarımızın ailelerine<br />
baş sağlığı, yaralılara geçmiş olsun diyoruz.<br />
22<br />
“SÜREÇ” DİYEREK, “ÇÖZÜM” DİYEREK AKP’NİN