sosyalizm kurtuluş umudumuz... - Yürüyüş
sosyalizm kurtuluş umudumuz... - Yürüyüş
sosyalizm kurtuluş umudumuz... - Yürüyüş
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Bağımsızlığın modası geçti mi?<br />
Sayı: 261<br />
<strong>Yürüyüş</strong><br />
27 Mart<br />
2011<br />
‘90’lı yılların başlarından itibaren burjuva ideologlarının<br />
ve burjuva demagoglarının ağızlarında çiğnedikleri<br />
bir sakız vardı: “Dünya artık global bir köy”... Bu teoriye<br />
göre bu “köy”de artık ülkelerin iç işleri diye bir şey<br />
yoktu. Bir ülkede olan, başka ülkeleri de ilgilendirirdi. Bir<br />
ülkede olana başka ülkeler de müdahale edebilirdi!<br />
Bu sakızı uzun süre çiğnediler. Sonra bu teori çiğnenmekten<br />
çürümüş bir sakız, nasıl olursa ona dönüştü.<br />
Bu çürümüş sakızı bazı burjuva ideologlar ve demogoglar<br />
ve 1990’ların başındaki yenilmişlik ruh halinden çıkamayan<br />
küçük-burjuvalar hala çiğnemeye devam ediyor.<br />
Dünyanın “global bir köy olduğu” ve ona bağlı tezler<br />
kanıtlanamayıp iflas etmiştir. Çünkü, öyle bir köy de yoktu.<br />
Bu, onların kafalarındaki köydü. Dünyada ise değişen<br />
bir şey yoktu. Gerçek, emperyalizmin, ‘90’ların başında<br />
sosyalist sistemin yıkılmasıyla birlikte daha da dizginsizleşmiş,<br />
daha da pervasızlaşmış olmasıdır.<br />
“Ülkelerin iç işleri diye bir şeyin olmadığı”, söylemi<br />
safsatadır. Bu mekanizma tamamen tek taraflı işlemektedir.<br />
Bu “Yeni Dünya Düzeni”nde Amerika ve Avrupa<br />
emperyalist devletleri, öteki ülkelerin içişlerine istedikleri<br />
gibi müdahale edebilmektedir. Hem de öyle bir<br />
müdahale ki, eskiden emperyalizm sömürge ülke halklarının<br />
tepkisini çekmemek için bu tür ilişkileri gizli kapaklı<br />
sürdürürken, bugün karşılarında geçmişteki gibi sosyalist<br />
ülkeler olmadığı için yeni-sömürgelerin iç işlerine çok daha<br />
açıktan müdahale etmektedirler.<br />
Askeri, ekonomik, sosyal her türlü politikaların belirleyicisi<br />
emperyalizmdir. Örneğin ülkemizde; emeklinin<br />
aylığından memurun maaşına yapılacak zamma, asgari ücretin<br />
belirlenmesinden tarlaya ekilecek ürüne, verdikleri<br />
borcun nereye harcanacağından eğitim, sağlık politikalarına<br />
kadar her şeye karışmaktadır emperyalistler. Peki dünya<br />
“global bir köy” ise bunun tersi mümkün mü?<br />
Türkiye, Amerika’ya ya da Avrupa’da bir emperyalist<br />
ülkenin iç işlerine karışabilir mi? AB sürekli çeşitli konularda<br />
Türkiye hakkında raporlar hazırlıyor. Türkiye Avrupa’nın<br />
her hangi bir ülkesi hakkında rapor hazırlayabilir<br />
mi?<br />
Amerika’sı, Avrupa’sı tüm emperyalistler birlik oldu.<br />
Libya’da “artık Kaddafi gitmeli” diyor. Başka bir ülkenin<br />
liderine “gitmeli” diyecek kadar kendilerini her şeye muktedir<br />
görmektedirler. Peki bunun tersi mümkün mü? Mesela<br />
yeni-sömürge ülkeler toplanıp İtalyan Başbakanı Silvio<br />
Berlusconi “sapıktır” diyerek “gitmesini” isteyebilirler<br />
mi? Berlusconu “gitmezse” savaş uçaklarıyla İtalya’yı<br />
bombalayabilir mi?<br />
O zaman hangi “global köy”den bahsediliyor?<br />
“Bağımsızlığın modası geçti” diye, artık “dünya global<br />
bir köy” diye, emperyalist bir ülkenin içişlerine karışabilir<br />
misiniz?<br />
Emperyalizmle halklar arasındaki çelişkide değişen<br />
ne var?<br />
Birincisi, emek ile sermaye<br />
arasındaki çelişki var<br />
olduğu sürece halklar lehine<br />
değişen hiçbir şey olmayacaktır.<br />
Emek sermaye<br />
arasındaki çelişki ortadan<br />
mı kalktı? Hayır. Tam tersine<br />
bugün çok daha dizginsiz<br />
bir şekilde sömürü sürmektedir.<br />
Ve bunun içindir ki, bugün dünyada<br />
açlık oranı son yirmi yılın en üst seviyesine<br />
çıkmıştır.<br />
Açlığın tek sebebi emperyalist sömürüdür. Açlığı<br />
önlemenin tek yolu da emperyalist tekellerin sömürüsüne<br />
son vermektir.<br />
İkincisi, bugün dünyanın baş çelişkisi emperyalizm ile<br />
halklar arasındaki çelişkidir. Emperyalizm ile sömürge ve<br />
bağımlı ülkelerin halkları arasındaki bu çelişki çözülmüş<br />
müdür? Hayır. Sosyalist ülkeler ve kısmi ilerici nitelik taşıyan<br />
ülkeler dışında, emperyalist yağma ve sömürünün dışında<br />
tek bir karış toprak parçası yoktur. 1 milyarın üzerinde<br />
açlığın, 4 milyarın üzerinde, yoksulluğun nedeni de budur.<br />
Emperyalist yağmaya, sömürü ve işgale son vermeden<br />
halklar için <strong>kurtuluş</strong> yoktur. Emperyalist yağma, işgal<br />
ve sömürü sona ermeden de bağımsızlığın modasının<br />
geçtiğinden bahsedilemez?<br />
Bu çelişki ve çatışmalar varolduğu sürece de bağımsızlığın<br />
‘modası’ geçmez.<br />
‘Bağımsızlığın modası geçti’ demek;<br />
halklara, ‘direnmeyin, teslim olun’ demektir<br />
Esasında bu teorilerin amacı, 1960’lar 70’ler boyunca<br />
dünyayı emperyalizme dar eden ulusal ve sosyal <strong>kurtuluş</strong><br />
savaşlarının mahkum edilmesidir. Bu teori, ulusal ve<br />
sosyal <strong>kurtuluş</strong> savaşlarının “gereksizliğinin” teorisidir.<br />
Bu gereksizlik kabul ettirildiğinde bağımsızlık için savaşan<br />
tüm anti-emperyalist, devrimci, vatansever güçlerin savaşları<br />
da gayri meşru ilan edilmiş olacaktır. Buna rağmen<br />
devam eden mücadeleleri de “terörizm” olarak yaftalayacaklardır.<br />
“Bağımsızlığın modası geçti, diyenler emperyalizm ve<br />
işbirlikçileridir. Çünkü bağımsızlık istemek; emperyalizmin<br />
soygun ve sömürüsüne direnmektir. Bağımsızlık demek<br />
emperyalizme karşı savaşmak demektir. Bağımsızlık demek<br />
halkların <strong>kurtuluş</strong>u demek; “bağımsızlığın modası geçti”<br />
demek ise emperyalist soygun ve sömürünün devam<br />
etmesi demektir.<br />
Asıl modası geçen bu teoriyi hala çürük sakız gibi<br />
çiğneyenlerdir. Tüm dünya haklarının emperyalist sömürüye,<br />
işgale, bağımlılığa karşı her türlü yöntemle savaşması<br />
hala ve zafere kadar haklı ve meşrudur.<br />
26<br />
SOSYALİZM KURTULUŞ UMUDUMUZ...