18.11.2014 Views

sosyalizm kurtuluş umudumuz... - Yürüyüş

sosyalizm kurtuluş umudumuz... - Yürüyüş

sosyalizm kurtuluş umudumuz... - Yürüyüş

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Sayı: 261<br />

<strong>Yürüyüş</strong><br />

27 Mart<br />

2011<br />

Halk<br />

Düşmanı<br />

AKP<br />

Başbakan<br />

Tayyip Erdoğan,<br />

“basına baskı yaptıkları”<br />

eleştirilerine karşı, TBMM’deki grup<br />

toplantısında şu cevabı verdi: “8 yıl<br />

boyunca manşetine karıştığımız<br />

bir gazete var mı?”<br />

Onun basın özgürlüğünden anladığı<br />

buydu işte: Lütfedip, manşetlere<br />

karışmamışsa basın özgürdü!<br />

Ama manşetlere karışmadığı da<br />

doğru değildi.<br />

*<br />

Habertürk Genel Yayın Yönetmeni<br />

Fatih Altaylı, 2007’de Sabah gazetesindeyken,<br />

Başbakan'ın danışmanının<br />

kendisini arayarak Cumhurbaşkanı<br />

Ahmet Necdet Sezer'in konuşmasının<br />

birinci sayfada küçük gösterilmesini<br />

istediğini açıkladı.<br />

Adam başlıkların büyüklüğüne<br />

kadar müdahale etmiş, hala diyor ki,<br />

kimin manşetine karıştık?<br />

Sedat Ergin anlatıyor:<br />

“Erdoğan'ı rahatsız edecek bir<br />

manşet attığınız zaman ertesi günü<br />

şiddetli bir misillemeyle karşılaşacağınızı<br />

önceden tartmanız gerekir.”<br />

Nitekim, Milliyet 2006’da<br />

AKP’nin bir toplantısında “haremlik<br />

selamlık” uygulanmasını birinci sayfadan<br />

vermiş ve “Başbakan'ın hiddetli<br />

bir tepkisiyle karşılaşmış”...<br />

Erdoğan, yine Milliyet’in din dersi<br />

kitabında “abdest suyunun kandaki<br />

alyuvarları artırdığı” ifadesini<br />

“Hurafe” diye manşete taşıyınca,<br />

Erdoğan buna da tepki göstermiş.<br />

*<br />

Örnekler devam ediyor: Akşam<br />

Gazetesi, 2008’de İstanbul'da hava<br />

kirliliğini manşet yapıyor. Erdoğan<br />

ertesi günü gazeteyi “yalancılıkla”<br />

suçlayıp gazetenin patronuna şöyle<br />

diyor: “Ya gazeteni kapatacaksın ya<br />

da yalan yazmayacaksın!”<br />

*<br />

Tayyip’in “basın özgürlüğü”nden<br />

ne anladığını, daha doğrusu aslında<br />

Manşetlere Karışmıyormuş!<br />

Bir soru daha: Ferhat Gerçek’i sırtından kurşunlamak, Engin Çeber’i dergi dağıtırken<br />

gözaltına alıp işkencede katletmek, basın özgürlüğüne saldırı sayılmıyor mu?<br />

onun kafasında öyle bir kavram olmadığını<br />

gösteren bir başka örnek:<br />

Bir televizyon kanalı, hastanelerdeki<br />

aksaklıkları haber yapmış.<br />

Başbakan kızıyor ve bakın ne diyor:<br />

“Medyanın görevi denetimdir.. ilgili<br />

bakanlığı ararsın... ilgilenmiyorsa<br />

gel başbakanı ara. Başbakan da<br />

duyarsızsa o zaman yaz...”<br />

Padişahın basınını tarif ediyor<br />

Erdoğan.<br />

*<br />

Ekonomideki gelişmeleri, gelir<br />

adaletsizliğini vb. eleştiren yazılar<br />

yazan köşe yazarları için Erdoğan patronlara<br />

şöyle diyordu:<br />

“Patronların (yazarlara) kusura<br />

bakma kardeşim bizim dükkânda<br />

sana yer yok diyebilmeleri gerekir.”<br />

*<br />

Manşete müdahale etmiyormuş!!!<br />

Adam tüm gazeteye müdahale ediyor.<br />

*<br />

Aydın Doğan Grubu’na yapılanlar<br />

ortada... Doğan Grubu’nun gazete<br />

ve televizyonları, Deniz Feneri hırsızlığıyla<br />

ilgili haber yapınca, Erdoğan<br />

aleni bir şekilde talimatını vermişti:<br />

“Onları yokluğa mahkûm edin.”<br />

Bu talimattan sonra, Doğan<br />

Holding’e bilindiği gibi, bir tekelin<br />

bile kaldıramayacağı ağırlıkta vergi<br />

cezaları kesildi. Burjuvazinin kendi<br />

içinde bile basın özgürlüğü olmadığının<br />

bundan açık kanıtı olabilir mi?<br />

Bu vergi cezaları ve tehditlerle<br />

Doğan Medya, süt dökmüş kediye<br />

döndü. AKP şu yazarı at diyor, onu<br />

atıyor; şunu al diyor, onu alıyor;<br />

şunu yaz diyor onu yazıyor; yazma<br />

diyor yazmıyor... Gazetenin “başyazarları”<br />

bol bol şaraptan şuruptan<br />

bahseden yazılar yazmaya başladılar..<br />

Manşetlerine karışmıyormuş!<br />

Bu kadarını yaptıktan sonra zaten<br />

karışmaya da pek gerek kalmıyor<br />

örnekte görüldüğü gibi...<br />

*<br />

Ek bilgi: Hapishanelerde şu anda<br />

68 basın emekçisi var. 150’ye yakın<br />

gazeteci hapishaneye atılma tehdidi<br />

altında... Gazeteciler hakkında<br />

2000’den fazla dava açılmış...<br />

Tutuklulara son olarak 5<br />

<strong>Yürüyüş</strong> çalışanı daha eklendi.<br />

*<br />

İçişleri Bakanı Beşir Atalay da<br />

başbakanı gibi, basının ne kadar<br />

özgür olduğunu anlatıyor: “Türkiye,<br />

dünyanın diğer demokratik ülkelerinde<br />

olmadığı kadar basın özgürlüğünün<br />

olduğu bir ülke. Türkiye’de<br />

basın özgürlüğü, en ileri demokratik<br />

ülkelerinkinden daha ileri bir<br />

seviyede.”<br />

Yalandan kim ölmüş!<br />

*<br />

2007’de düzmece belgelerle,<br />

muhalif yayın yapan Sabah<br />

Gazetesi’ne, Takvim Gazetesi’ne,<br />

Kanal 1’e, ATV’ye, Türkiye’nin en<br />

çok satan 20 küsur dergisine ve 2 radyoya<br />

el konuldu.<br />

Yargı bu el koymayı hukuksuz buldu.<br />

AKP onu da dinlemedi. El konulan<br />

Sabah, daha sonra Başbakan<br />

Erdoğan’ın yalakalarından Çalık grubuna<br />

-ve damadına- peşkeş çekildi.<br />

Başbakan manşetlere karışmıyormuş!!!<br />

*<br />

“Sınır Tanımayan Gazeteciler<br />

Örgütü” 2010 yılında, Türkiye’nin<br />

basın özgürlüğü sıralamasında dünya<br />

ülkeleri arasında 138’inci sırada olduğunu<br />

açıkladı.<br />

*<br />

Ve başbakana, AKP yalakalarına<br />

son bir soru: Bir dergi bürosuna helikopterli<br />

baskın basın özgürlüğüne<br />

müdahale sayılmıyor mu?<br />

Ya Ferhatlar, Enginler?<br />

Manşet’e karışmıyormuş; ne manşeti,<br />

derginin bürosunu hallaç pamuğu<br />

gibi atıyor, bütün basın yayın<br />

araçlarına el koyuyor, yetmediğinde<br />

dergileri toplatıyor, kapatıyor, hala<br />

diyor ki kimin manşetine karıştık?<br />

30<br />

SOSYALİZM KURTULUŞ UMUDUMUZ...

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!